Riskler azalıyor

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI [email protected]

Bu kışı gırtlağımıza kadar  riske batmış konumda geçirdik. Bu günlerde risklerin azaldığı bir dönemden geçiliyor. İçeride ekonomiye ilişkin haber-veri akışı görece olumluya döndü. Dışarıda ise risk algısını biçimlendiren iki büyük riskten birisi (FED) geçici bir süre için geri çekildi, ötekinin de (Brexit) şu veya bu şekilde etkisini kaybetmesine bir iki gün kaldı. 

İyi algılanan, hayra yorulan haberlerin başında 2016 yılının birinci çeyrek büyüme verileri geldi. Yeni bilgiler ekonominin geçen yılın aynı dönemine kıyasla bu yıla daha hızlı bir başlangıç yaptığını gösteriyor. Görece daha hızlı olan büyüme performansının ayrıntısında bazı zafiyet işaretleri var ama manşet büyüme hızının yüksek olması iklimi düzeltmeye yetti. Dış ödeme dengesine ilişkin yeni bilgiler de cari açığın hem mutlak hem de ulusal gelire oran olarak daralmaya devam ettiğini gösterdi.  İhracattaki göreli kayba karşılık ithalatın da yavaşlıyor olması cari açığı gerileten önemli bir faktör olarak öne çıktı. İhracattaki daralmanın sonuçta dış talebi de küçülttüğü, büyüyememe sıkıntısı çeken bir ekonomi için bunun önemli bir handikap olduğu gerçeği geri plana itildi. Dış denge performansında, yani cari açıkta  gerilemenin devam ediyor olması bu bağlamdaki algının pozitif olarak devam etmesi için yeterli sayıldı. 

Aynı günlerde açıklanan istihdam-işsizlik verileri de iyimserliği besledi. Son aylarda yükselen işsizlik biraz keyif kaçırmıştı. Mart ayında  işsizlik oranının gerilemiş olması olumlu havayı takviye etti. Bu ölçümde işsizlik oranının gerilemesinin büyük ölçüde hizmetler sektöründeki  istihdam artışından kaynaklandığı buna karşılık sanayi kesiminde istihdamın gerilediği, bu durumun sürdürülebilir bir duruma işaret etmediği noktası  dikkate değer bulunmadı. Hazır işsizlik oranı gerilemişken iyimserliğin tadını çıkartmanın keyfi yaşandı.   İyimserliği destekleyen son bilgi merkezi hükumet bütçe verilerinden geldi. Bütçe performansı seçimler zinciri sonunda biraz disiplinden kayıyor izlenimi vermişti. Mayıs ayı bilgileri bu izlenimi değiştirdi. İlk beş ayda hem bütçe dengesinde hem de faiz dışı dengede büyük fazlalar olduğu anlaşıldı. Büyüyemeyen bir ekonomide böylesine sıkı bir bütçe fanatikliğine gerek olup olmadığı meselesi gündeme dahi gelmedi. Ekonominin önemli bir talep kaleminde kazık fren yapılıyor olması iyimserliği besledi. 

Sonuçta, haziran ayı ortası gibi bir noktada içerideki  iktisadi risklerin azaldığını söylemek mümkün. Dışarıdaki riskler ise bugün itibariyle yarı yarıya azalmış gibi görünüyor. ABD Merkez Bankası’nın (FED) bitmek bilmeyen “faiz yükseltme” niyetini bir kez daha ertelemiş olması önde gelen bir dış riski de bir süreliğine erteledi. Malum uzun süredir her ay  FED’in  kendi  faizine ne  yapacağı meselesi ile yatıp, kalkıyoruz.  Her seferinde faizin yükseltileceği beklentisiyle küresel risk algısı patlayacak noktaya kadar şişiyor, FED’in  faize  dokunmayacağı anlaşılınca iyimserlik geri geliyor. Bu defa da böyle oldu. Laf ebeliğini para politikasının esası  olarak belleyen FED yine pas geçti. Şimdi en az eylül ayına kadar bu mesele fiilen kapanmış oldu. 

FED meselesi yine iyiye bağlandı ama  gündemde hala  FED’e taş çıkartacak yeni bir dış risk var. Büyük Britanya (İngiltere) Avrupa Birliği ile olan bağlantısını kopartma, Birliğin dışına çıkma (Brexit)  talebini referanduma götürüyor.  Önümüzdeki  perşembe günü İngiliz halkı sandıklara gidip, Avrupa Birliğ’nin içinde ya da dışında olmayı  oylayacak. Mesele sadece İngilizleri ilgilendirse belki “ilginç” deyip geçmek mümkün olur.  Ama İngiltere’nin Avrupa Birliği’ni terk etmesinin  Avrupa’yı da aşan etkileri  olacak. Gerçekleşmesi halinde Avrupa blokunun dağıldığı izlenimini verecek olan Brexit’in  küresel ekonomik dengelerden uluslararası siyasete, stratejik konumlanmalardan  silahlı çatışma tehditlerine kadar geniş bir alanı etkisi altına alacak, köşe bucak her yere bulaşacak, değmediği hiçbir nokta bırakmayacak bir negatif etkileşim dinamiği yaratacağı düşünülüyor. Bu altından kalkılması zor bir küresel risk üretecektir.  Risklerin biraz azaldığı bir zaman aralığında böyle bir riskin doğmasının bizim türümüzdeki  ülkelerde daha da büyük hasar yaratacağını düşünüyorum.  

Bu hasar henüz belirsizlik taşıyor. Brexit oylaması Perşembe günü yapılacak.  Ortaya çıkması olası hasarın büyüklüğünün İngiliz halkı üzerinde caydırıcı etki yaratacağı kanısındayım.  Sonuç  Brexit’in  ret edilmesi şeklinde oluşursa “risklerin azalması” algısı sonbahara kadar devam edecektir. İngiliz oylamasını izleyin, Brexit ret edilirse hemen tatile gidin.  
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018