Riskler artıyor
Murat Berk / Yapı Kredi Yatırım
Ekonomi ve piyasalarda anlık bilgi bombardımanına maruz kaldığımız günümüz teknoloji çağında büyük resmi doğru görebilmenin, hem bireyler ve şirketler hem de devletler için olağanüstü derecede önemli olduğu görüşündeyiz. Büyük resmi doğru görebilmek için zaman zaman sürü psikolojisinden sıyrılıp olaylara aykırı bakabilmek gerekiyor. Tabii ki aykırı görüşler ortaya sürmenin de kişiler açısından ciddi riskler taşıdığı da bir gerçek. Ancak, genel kabul gören görüş ve klişeleştirilmiş söylemlerin en etkili olduğu zamanlar aslında aykırı bakış açılarının en önemli olabileceği dönemlerdir diye düşünüyoruz.
Örnek vermek gerekirse, 2009 başlarında ve özellikle Mart 2009'dan itibaren, genel görüşün son derece karamsar olduğu ve felaket senaryoları çizildiği bir ortamda, fırsatlara dikkat çekip iyimser bir tavır takındığımız için o zamanki yorumlarımız garip karşılanmıştı.
2010 yılına girerken ülke borç dinamiklerinin 2010 yılının en önemli temalarından biri haline geleceğini tahmin etmiştik. O zamanlar bu yorumlarımız da garipsenmişti. Bugüne döndüğümüzde ise Yunanistan'da başlayan ülke borçları sorunlarının genel kabul gören görüşlere göre, Yunanistan ve birkaç ülke ile daha sınırlı boyutta kalacağı şeklinde. Fakat hatırlayacak olursak, seneler süren düşük borçlanma maliyetleri sonrası piyasa bir anda Yunanistan aleyhine döndü. Dolayısıyla bu tip konularda zamanlamayı ve tetikleşen etkenleri bilmek mümkün olmayabiliyor.
Halbuki bizce büyük durgunluğa dönüşen 2007/2008 krizinden çıkarılması gereken derslerden biri de, mali piyasalar ve ekonomi arasındaki etkileşimin ve finansal sistemdeki kırılganlıkları daha fazla ciddiye alma ihtiyacı. Ayrıca, finansal varlıkların fiyatlarının temel değerlerinden değişik nedenler ile sapabileceğine tanık olduk. Bunun yanında, bu fiyatların yansıttığı düşünülen ekonomik temelleri ciddi oranda etkileyebildiği de bir kez daha görüldü.
Borç sürdürülebilirliği endişelerini ortadan kaldırmak için alınması tavsiye edilen mali tedbirlerin nispeten kırılgan bir görünüme sahip olan toparlanma eğilimini zayıflatıp zayıflatmayacağı konusu ise önemli bir soru işareti olmaya devam ediyor.
Hem mali şahinlerin bazı ülkelerdeki (çoğunluğu gelişmiş) borç sorunları konusundaki görüşleri hem de mali güvercinlerin ekonomik durgunluk içinde mali sıkılaştırma konusundaki endişeleri haklı olabilir. Ne yazıkki, içinde olduğumuz durumda kolay çözüm olduğunu düşünmüyoruz.
Bu bağlamda İrlanda'da yaşanan ama şu ana kadar çok da fazla dikkat çekmeyen bazı gelişmelerin oldukça önemli olduğunu düşünüyoruz. Anglo Irish isimli İrlanda Bankası'nın daha önce ECB (Avrupa Merkez Bankası) tarafından taahüt edilmiş 14,3 milyar Euro'ya ek 10 milyar Euro'ya daha ihtiyacı olduğu ortaya çıktı. Toplam 24,3 milyar Euro'nun İrlanda GSYH'nın yüzde 12'si civarına tekabül ettiğini belirtelim. İrlanda bono spreadlerinin geçen hafta 292 baz puana çıktığını not ediyoruz. Yine, İrlanda tahvillerinin temerrüt riskine karşı korunması maliyetini gösteren CDS'ler 300 baz puanla 2009 yılı Mart ayından bu yana en yüksek seviyeyi gördü.
Başarı öyküsü olarak alkışlanan İrlanda'nın şu an içinde bulunduğu durum, bizim dikkatini çekmeye çalıştığımız bazı ikilemleri yansıtıyor. Muhtemelen bu problemler ile karşılaşan son ülke de İrlanda olmayacaktır diye düşünüyoruz. İrlanda'da "çok başarılı" uygulanan ve gene örnek gösterilen kemer sıkma tedbirleri sonrası içsel deflasyon ile özel sektör maaşların ortalama yüzde12 azaldığı, GSMH'nın nominal olarak yüzde20 daraldığı, bütçe açığının yüzde18.7'ye ulaşmasının beklendiğini de not edelim.
İrlanda örneğininson derece ilginç olduğunu düşünüyoruz. Sebebi ise İrlanda'nın kısa zaman öncesine kadar özellikle yabancı yatırımcıların gözbebeği olması ve "Kelt Kaplanı" olarak nitelenmesi. Tabii bu kaplan benzetmesi, Asya krizi öncesi bölge ülkeleri için kullanılan "Asya Kaplanlarını" çağrıştırıyor. Birülkenin/sektörün/şirketin/piyasanın/kişinin en fazla övgü aldığı ve konsensüs tarafından en beğenildiği dönem, risklerin de en yüksek olduğu dönem olabiliyor (tabii bunun tersi de geçerli, yukarıda Mart 2009 örneğinde belirttiğimiz gibi).
Şu an pek konuşulmasa da İrlanda'nın önümüzdeki haftalarda gittikçe daha fazla gündeme geleceğini tahmin ediyoruz.
Daha önce de belirttiğimiz gibi: "Piyasanın trendinin aşağıya dönebileceğini düşündüren birçok sinyalin olduğunu düşünüyoruz."