Risk mi, o da ne imiş?

Şefik ERGÖNÜL
Şefik ERGÖNÜL İHRACAT SOHBETLERİ [email protected]

Değerli Arkadaşımız, Yurdagül Uygun "zülfü yâre" başka bir deyişle "sevgilinin saçının lülelerine" dokunan bir haber yapmış.

Elbette bizim sevgilimiz, yârimiz ve gözdemiz ihracat. Dün 4 Temmuz Pazartesi günü yayınlanan haberi, birçok ihracatçı dostumuzla ara sıra konuşup tartıştığımız ve oldukça önem verdiğimiz bir konu "uluslararası pazarlardaki riskler"

Alman "Euler Hermes" şirketi bir dünya haritası üzerinde, iş ve yatırım yapılması riskli olan bölgeleri derecelendirerek, çok düşük risk bölgelerinden, çok yüksek risk bölgelerine kadar altı risk bölgesine ayırmış.

Bu haritada bir de ne görelim dersiniz? Türk iş adamları, özellikle müteahhitlerimiz ve yatırımcılarımız hep fırtınalı denizlerde dolaşmıyor mu? Bu resme pek şaşırdığımızı söyleyemeyiz doğrusu. Yine dünkü gazetede Başyazarımız Sayın Osman Arolat'ın attığı başlıktaki gibi "Riski göğüsleyerek büyüdük amma…" diyerek, sonra neler olduğunu masaya yatıran kaç kişi ve devlet yetkilisi oldu acaba? İşler yolunda gittiği ve paralar kazanıldığı sürece, suyolunda kırılan bazı testilerin hesabını kimse tutmadı.

Ticaretin kuralıdır, "ne kadar risk, o kadar para." Biz kimsenin girmeye cesaret edemediği pazarlara girdik ve doğrusu da para kazandık. Bizim kapısını açtığımız pazarlara daha sonra, Batılı yatırımcılar ve iş insanları gibi ve belki de onlardan daha fazla tedbir ve devlet desteği ile Uzakdoğulu iş insanları geldi. İşin ince noktası burada, neden biz kapıyı açıyoruz da başkaları arkamızdan girip bizden daha rahat yerleşiyorlar.

Buraya başka bir noktadan bakarak yorum yapmaya çalışalım. Ara sıra seminerlerde veya panellerde birlikte olduğumuz iş insanlarından soru geliyor ve "siz ihracatın, dış ticaretin kurallarını vurguluyorsunuz amma bunların hiçbirini bilmeyen insanlar da ihracat yapıyor, bunun nedenini açıklar mısınız" diyorlar.

Buna cevap olarak, "Risklerin neler olacağını bilemediğimiz pazarlarda, uyuşmazlık çıktığı veya kontrol edemediğimiz olaylar olduğu zamanlarda, kendimizi haklı çıkaracak, haklarımızı korumamıza imkân verecek unsurların bu kurallar olduğu" açıklamasını yapıyoruz.

Hermes tarafından çizilen risk haritasında, ihracatçılar için can acıtıcı bir durum yok doğrusu. İhracat rakamlarımıza baktığımızda, en büyük ticaret ortağımızın Avrupa Birliği olduğunu görüyoruz. Riski yüksek ülkelere olan ihracatımız o kadar çok değil amma her geçen gün arttırmaya çalışıyoruz ve artıyor da.

Madalyonun müteahhitler ve yatırımcılar tarafında ise görünüm pek de iç açıcı değil. Bu dostlarımız ateşten gömlekle, her an parlamaya hazır ortamlarda çalışıyorlar. Teminat mektuplarından çektiklerini anlatmaya gerek yok. Mısırdaki sağır sultan bile duydu bunu. Son Libya olaylarındaki sonuçlar yavaş da olsa netlik kazanmaya başladı. Kaddafi ve diğer Libyalı yüksek yetkililerin ve kuruluşlarının mal varlıklarının dondurulması, riskleri şimdilik uzağa atmış görünüyor. Ancak ticari kayıplar netleşince, sıkıntıların boyutları da açıklığa kavuşacak.

Tüm bu olaylar DEİK bünyesinde tartışılıp, kalıcı ve etkin çözümlere gidilmesi ve devlete öneriler götürülmesi konusunda mutabakat sağlanmış. Yeni hükümetin kurulması ile bu konu Ankara'ya götürülecekmiş.

Gönül isterdi ki, tüm bunlar olmadan alınması gereken tedbirler alınmış olsa idi. Amerika'yı yeniden keşfetmenin âlemi yok. Bizim açtığımız kapılardan girip oraya daha rahat yerleşip, daha az risk alan ülkelerin iş insanlarına, kendi devletlerinin sağladıkları ortada. Yapmamız gereken, onların neler yaptığına bakıp, iş insanlarımızın sorunlarını dinlemek ve alınacak tedbirleri Türk iş insanının pazarlarına ve ihtiyaçlarına göre şekillendirmek.

Burada işin çoğu devletin sırtında görünüyor.

Biz iş insanlarına sorarlarsa söyleriz demek işi hafife almak olur ki DEİK bunu yapmayıp, kendisi Ankara sırtlarını zorlayacak.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
96 yılda ihracat... 29 Ekim 2019
Tahterevalliye Dikkat 15 Ekim 2019
İhracat ve Facebook 17 Eylül 2019
Promosyon mu o da ne? 10 Eylül 2019
Müşteriye Doğru Erişim 27 Ağustos 2019