Risk faktörleri abartılıyor
Aralık ayı normalde piyasalar açısından sakin geçer. New York ve Londra’daki piyasa profesyonelleri, ayın ortasına doğru tatile çıkarlar. Fiyatlar belli bantlar içinde hareket eder. Bu yıl gelenek bozuldu. Aybaşından beri özellikle Amerikan borsa endekslerinde ve petrol fiyatında sert dalgalanmalar gözleniyor. Petrol fiyatındaki çöküşün nedenleri bellidir. Piyasadaki arz fazlası, 2019’da dünyada ekonomik büyümenin yavaşlayacağı tahmini, enerji fiyatları üzerindeki baskı unsurlarıdır. Borsa endekslerindeki satışlar, ağırlıklı olarak Fed’in duruşuna bağlanıyor. Fed’in faiz artışları ile piyasalardaki finansal koşulları sıkılaştırdığı düşünülüyor. Başkan Trump’ın, Fed’e yönelik eleştirileri ve Fed Başkanı Powell’ı görevden alacağını ima etmesi de piyasaları tedirgin ediyor.
ABD’de borsa endekslerinde ne zaman sert düşüşler görülse, bu durum volatilite endeksi (VIX) ile açıklanır. Oynaklık endeksi, dünyanın en önemli borsa endeksi olan S&P 500’de, gelecek 30 günde beklenen yıllık değişimi gösteriyor. Kısacası, hisse senetlerinde beklenen getirilerle ilgili, çok kısa vadeli bir piyasa göstergesidir. VIX ile ilgili geçtiğimiz yıllarda yazılar yazdım. Uzun vadeli ve riskli yatırım araçları olan hisse senetlerinin getirilerini, otuz günlük bir gösterge ile açıklamaya çalışmak bir uyumsuzluktur. Türkiye’nin 10 yıl vadeli tahvilinin, gün içi grafiğe bakarak yorumlanması kadar saçma bir durumdur. Hisse senedi piyasalarının uzun vadede güçlü bir olasılıkla oynaklığı artar. Diğer taraftan, yine yüksek bir olasılıkla, hisse senedi piyasası aşırı derecede oynaklaştığında kısa vadeli fiyat hareketlerini tahmin etmek zorlaşır. Bu nedenle, volatilite endeksini bir öncü indikatör olarak kullanmanın pek bir anlamı yoktur.
Piyasalarda artan oynaklığı, Fed’in yarattığı konuşuluyor. Fed’in geçen haftaki faiz artırımı uzun zaman önce fiyatlara girmişti. Fed üyelerinin tahminlerinden yola çıkarak oluşturulan grafikte, 2019 için öngörülen faiz artırım sayısı zaten üçten ikiye düştü. Martta yapılacağı düşünülen faiz artırımının olasılığı iyice azaldı. Kaldı ki, Amerikan ekonomisinin performansı ortadadır. Dördüncü çeyrek büyüme tahmini yüzde 3 dolayındadır. ABD’de tatil dönemi satış rakamlarını, ocak ayının ikinci haftasında yayımlanacak ekonomik verilerde göreceğiz. Takip ettiğim bazı öncü göstergeler, ABD’de tatil dönemi satışlarının iyi olduğunu gösteriyor. Amerikalı tüketicinin tüketimini kısacağına dair bir emare yok. Fed yapması gerekeni yapıyor. Ekonomide bir resesyon ihtimali düşüktür. Finans medyasında, ‘‘Piyasalarda büyük ayı (düşüş) piyasası başladı mı’’ gibi haberler çıkıyor. Sert düşüş piyasaları, ekonomik büyümenin yerle bir olduğu ve ağırlık durgunluk dönemlerinde yaşanır.
Trump’ın, Fed Başkanı Powell’ı görevden alacağı spekülasyonu da bir faktör olarak önümüzde duruyor. Fed başkanını görevden alamaz demiyorum. Trump’ın bir stratejisi yok. 2020 yılı için başkanlık kampanyası yakında başlayacak. Sadece Trump değil, onu buraya getiren Cumhuriyetçiler de topun ağzında olacak. Gelişmiş ülkelerde, finansal panik ve resesyon dönemleri haricinde, ülkeyi yöneten kişinin söylemi ve aksiyonları ekonomik aktivite üzerinde pek etkili olmaz. Trump Powell’ı yarın görevden alsa, Amerikalılar tüketimlerini mi kesecek? Amazon ve Netflix gibi şirketler, ekonominin iyi performans gösterdiği bir ortamda, 2019 araştırma ve geliştirme bütçelerini mi kısacak? Koltuğunu kaybedeceğini anlayan Trump her tarafa saldırabilir.
Bunu göz ardı etmiyorum. Ancak adamın 2018’de yaptığı tuhaf işlere ve Amerikan ekonomisinin gidişatına bakın. Hisse senedi fiyatlarındaki düşüşlere fazlaca önem yükleniyor. Yıllardır süren yükseliş piyasasından sonra yaşanan geri çekilmeler sağlıklıdır.