Rindlerin Akşamı’nın getirdikleri

Rüknettin KUMKALE
Rüknettin KUMKALE [email protected]

Yahya Kemal Beyatlı’nın, Rindlerin Akşamı naif bir şekilde ölümden söz eder. İster istemez hüzünlenirsiniz, aklınıza size de böyle bir ölümün nasip olmasını dilersiniz sessizce. Kimse duymadan.

Hiçbirimizin aklına ölümden kaçamayacağımız gelmez. Mezarlıklardan ders almayız. Sonumuzun orada bir taş altı olacağını düşünmeyiz. Daha doğrusu düşünemeyiz. Çünkü işimize gelmez. Aklımızda bu dünyada kesemizi doldurmak vardır. Çoğumuzun aklına, bu dünyada bizden sonra kalacaklar için iyi bir şeyler yapmak gelmez. Gerek fikri ve gerekse mali birikimlerimizi bizden daha az imkânlı olanlara sunmayı düşünemeyiz. Düşünmeyiz. Çünkü önemli olan kendimizdir. Hatta son günümüze kadar, koltuğumuzu bırakmama çabası içindeyizdir.

Çoğumuz, gelecekte, öldükten sonra iyi anılmak için çaba harcamaz. O, içinde bulunduğu zaman için kafa yorar. Eğer geleceği düşünselerdi, köy enstitülerinin kapatılması için dedikodular çıkartmazlardı. Meclis kürsüsünden, ben tarihe köy enstitülerini kapatan kişi olarak geçeceğim cümlesini kullanmazlardı. Köy enstitüleri kapatıldı, köy gençlerinin gelecekleri karardı. Artık bırakın Dünya Klasiklerini okuyan kız çocuklarını, kızların çocuk gelin olup olmamasını tartışıyoruz. Atatürk’ün kurduğu, ilkelerini koyduğu cumhuriyetimizin altı oyuluyor.

Bütün bunlar anlık zevkler, ikballer, para hırsı için yapılıyor.

Halbuki en güzel şey, öldükten sonra anılmak, hem de güzel anılmak. Bunun için çaba göstermeliyiz.

Osmanlı padişahları boğaz’da saraylar yapmışlar. Hangisi yüz yıllarca yaşadı? Anadolu halkının fakir olması pahasına yapılan bu saraylar şimdi boş. Dolu olsa ne olacak. Birkaç günlük zevk, başka bir şey değil. Mezarlıklar doymaz insanların ölüleri ile dolu. Mezarları bile şanlarına (!) göre yapılmış.

Tek bir hayalim var. Seneler, seneler sonra torunlarımın sahaflarda kitaplarıma rastladıklarında, “Aaaa dedemin kitabı” diyecekleri. İşte o zaman kabrimde bir sarı çiçek bitecek ve ben gülümseyerek mutlu olacağım.

Bizi, geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan ve arkasında güneş doğmayan büyük kapı ve bu kapıdan geçince başlayacak olan bitmeyecek sükunlu gece bekliyor unutmayalım.
Önemli olan, arkamızda iyi olarak anılacak bir isim bırakmak. Uğur Mumcu’yu mu (Yüzünüzde ister istemez, hayranlık dolu bir tebessüm oluştu değil mi?) Yoksa. Ben, tarihe köy enstitülerini kapatan kişi olarak geçeceğim diyen kişiyi mi tercih edersiniz.

Karar sizin.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
İnovasyon 16 Ekim 2019
İşletme sermayesi 16 Temmuz 2019