Rica ederim yapmayın
Bir ülkede vergi ile oynamak bu kadar kolay olmamalı. 20 yılı aşkın bir süredir yazıyorum, kim bilir kaçıncı değişiklik.
Bu işin popülist bir yaklaşımla yapıldığı çok ortada. Kriz başında atılmayan adımlar, şimdi zorla, popülist olarak atılıyor. Hedef yıl sonu enflasyonunu düşürebilmek.
Bu yapılan indirimle her şeyden önce, tahmin edilebilirlik, istikrar ve tüketici güveni sarsılmıştır.
5 gün önce araç alan bir tüketicinin, otomobilinin ikinci el değeri bir anda sıfırın üstünde kalmıştır.
Düşünsenize bir otomobil alıyor ve 250 bin lira ödüyorsunuz, sonra bir karar çıkıyor 3 gün sonra o aracın satış değeri 220 bin lira oluyor. Bu firmaların suçu değil ama tüketicinin zararını, güvenini, uzun vadede nasıl tekrar kazanacaklar, bu soru firmaların sorunu olmalıdır.
Bu sorun, ÖTV indiriminin 15 dakika sonrasında, “Gel vatandaş, gel…ÖTV devletten, faiz bizden, daha bekleme araba almanın tam zamanı…” şeklinde açıklamalarla çözülmez herhalde.
“Patron çıldırmış olmalı”, “Batan geminin malları” gibi daha popüler sloganlar akla gelse de sonuçta bir kurumsal ağırlık var, söylemeyelim.
Yıllardır, Mühendis Ahmet Bey, Emekli Hüseyin Amca, Çiftçi Zeki Abi, Doktor Ayşe Hanım’a yatırım yapmayan, “tüm başarıları?” filo şirketleri ile pazarlık yapan otomotiv yönetimleri, bu filolar, batma aşamasına gelince bir anda vatandaşı hatırladılar.
Türkiye’deki perakende satışların yüzde 70’i, belki daha fazlası kredi ile yapılırken ve bu oranlar 2 yılda neredeyse arabanın iki katı faiz ödemeyi gerektirirken, nasıl olacak bu iş.
Tüm ülkenin en büyük sorunu, devalüasyon, enflasyon ve paralel yükselen faiz olmuşken, faizde sübvansiyon, nasıl verilebiliyor?
İşi para satmak olan bankada yüzde 20 faiz varken, işi araba satmak olan ve bu arabaları yerine koymak için bankadan kredi alması gereken otomobil firması, bu dönemde nasıl sıfır faiz verir?
Bugün vatandaş Ahmet, bankaya gitse 30 bin liralık bir krediye 12 ay sonunda 36 bin lira öder, yani her bir lirası için 1.2 TL, yüzde 20.
Şimdi bir otomobil firması benzer bir krediyi bu şartlarda sağlıyorsa, değirmenin kaynağını sormak lazım.
Otomotiv sektörünün bana göre en önemli sıkıntısı, yıllardır filoya yapılan yatırımla, tüketici unutuldu. Bu da tüm sistemin genetiğini bozdu.
Şimdi, tüketici hatırlandı ama, bu sıralar da onun para harcayacak takati kalmadı. Hesap kitap yapmayı bilen, kriz dönemi demeçlerini takip eden herkes, otomotivin satış iletişiminde bir sorun olduğunu anlayacaktır.
Son yılların en yüksek faiz oranlarının olduğu bir dönemde, sıfır faiz verebilecek gücü olanları, işler düzeldiği zaman, “Para kazanamıyoruz, kurtarmıyor zam yapmamız gerekiyor” dediklerinde, inandırıcılık katsayılarını siz tahmin edin.