Revize edilen Orta Vadeli Program

Tuğrul BELLİ
Tuğrul BELLİ GÜNDEM [email protected]

Geçen haftaki yazımın başlığı ‘2016’da Tünelin Ucunda Pek Bir Işık Yok’ idi. Nitekim haftasonunda açıklanan revize Orta Vadeli Program da bu tespitimi resmi ağızlardan teyit eder nitelikte. Denilebilir ki, GSYH artışı yüzde 4’ten yüzde 4.5’e çıkarılmış, bu kötü bir oran mı ki? Hayır, yüzde 4.5 kötü bir oran değil ama OVP’deki diğer makro ekonomik varsayımlara bakıldığında bu oranın tutturulmasının pek de mümkün olmadığı görülüyor. 

OVP’deki büyümenin kaynaklarına baktığımızda başı yüzde 8 artış öngörüsüyle özel sektörün sabit sermaye yatırımlarının çektiği görülüyor. Bugün hüküm süren iç ve dış konjonktürde bunun hiç de gerçekçi bir tahmin olmadığı ortada. Önceki OVP’de yüzde 6.1 daralma öngörülen kamu yatırımlarında da revizyon sonrasında yüzde 0.4 artış öngörülmüş. Aynı zamanda kamunun tüketim artışı da yüzde 4.1’den yüzde 4.7’e çıkarılmış durumda. Bunlara karşılık kamunun tasarruf oranındaki düşüş sadece yüzde 0.3. Bu durum vergi gelirlerindeki yüzde 12.5’lik artışla dengelenmeye çalışılmış. Önceki OVP’ye göre vergi gelirleri 15.2 milyar TL artırılmış vaziyette. Önceki OVP’de yer almayan yeni ÖTV artışlarından elde edilecek ek vergi geliri 3.6 milyar TL kadar. Geri kalanın da asgari ücret artışı sonrasında gelir vergisinde meydana gelecek artış olması gerek. (OVP’de bu detayda veri verilmiyor.) Ancak gene de 2015’te biraz da vergi borçlarının yeniden yapılandırılması sayesinde artmış olan vergi gelirlerinde 2016’da yüzde 12.5’lik artışın elde edilmesinin zor olduğu kanaatindeyim. Neticede, bütçe açığının öngörülen yüzde 1.3’ün üzerine çıkarak, yüzde 2’ye yaklaşması şaşırtıcı olmayacak. (Bu durumun hem faizler, hem de mali durum algısı yönünden menfi etkileri olacaktır.)

Daha sene başında 3.02 seviyelerinde olan, neredeyse hiçbir analistin 3.0’ın altına kalıcı olarak gerilemesini beklemediği, MB’nın politika faizini ısrarla mümkün olduğunca düşük tutmaya çalıştığı ve Fed faiz artışlarına paralel olarak doların parite olarak da değer kazanmasının beklendiği bir senede 2.99’luk bir ortalama kur tahmini yapmak ne kadar gerçekçi acaba? OVP’de gerçekçi olan yegane şey ise bu kur tahmini altında bile enflasyon oranının yüzde 7.5 olarak verilmiş olması. Daha gerçekçi bir tahmin olarak diyelim ki ortalama kur 3.10 olsun (ki, piyasada bunun çok daha üzerinde beklentiler de var). 2015 yılında ortalama dolar kuru 2.72 olmuştu. OVP’ye göre bu seneki kur artış oranı yüzde 10 olacak. Benim (makul) tahminime göre de yüzde 14. Devalüasyonun enflasyona yüzde 20 kadar geçişkenliği olduğunu varsayarsak, 3.10’luk bir kur tahmini, enflasyonun yaklaşık yüzde 0.8 daha yüksek, yani yüzde 8.3 gibi bir seviyede olacağını gösteriyor. Diğer bir ifadeyle, enflasyonla savaşımda bir kayıp yıl ile daha karşı karşıyayız. 

OVP’deki geçmişe yönelik en önemli revizyon ise 2015 yılı büyüme oranının yüzde 3.0’ten yüzde 4.0’e yükseltilmesi olmuş. Sadece 3 aylık bir sürede bu oranın bu ölçüde revize edilmiş olması, 2015 büyümesinin Hükümet açısından da bir sürpriz olduğunu gösteriyor. Ancak “istatistiki olarak” hiç de kötü sayılmayacak bir büyüme oranı elde edilmiş gözükmesine karşın, bu büyümenin hanehalklarının refahını artırdığı söylenemez. Nitekim, Kadir Has Üniversitesi’nin Salı günü açıkladığı Türkiye Sosyal-Siyasal Eğilimler Araştırması’na göre 2015 yılında “ekonomik olarak kötü durumdayım” ve “kendimi/ailemi geçindiremedim” diyenlerin oranı bir önceki yıla göre yüzde 10.3 artarak yüzde 61.4 gibi çok yüksek bir orana çıkmış durumda. (Şahsen bu “sürpriz” artışta 2 milyon Suriyeli mültecinin etkisi olduğu kanaatindeyim. Aslında bu etkinin GSYH rakamından düşülmesi gerekiyor, ancak bu ayrımın hakkıyla yapıldığını düşünmüyorum.) 

Diğer önemli bir revizyon ise ortalama petrol fiyatının 57.6 dolar/ varilden 39.7 dolar varile düşürülmesi olmuş. Açıkçası bu tahminde OVP yüksek bile kalmış olabilir. Bugün itibarıyle 2016 için 32 dolar/ varil daha gerçekçi duruyor. Bunun sonucunda enerji ithalat faturamız 6 milyar dolar kadar daha azalarak 27 milyar dolara kadar gerileyebilir. Ancak, gene de 28.6 milyar dolarlık cari açık öngörüsünde azalış yönünde bir değişiklik olmayacak, çünkü OVP’deki yüzde 16 oranındaki (altın hariç) ihracat artış oranı hiç gerçekçi değil. Ayrıca Rusya krizi ve son terör olayları sonrasında turizm gelirlerinin 2015 ile aynı seviyede (27 milyar dolar) gerçekleşeceği beklentisi de fazlasıyla iyimser. 

Sonuç olarak, 2016 yılında da yüzde 3’lerde bir büyüme hızı bizi bekliyor. Bu artık Türkiye’nin yeni normali maalesef.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dar bir koridor! 10 Ekim 2019
IMF 4. Madde bildirisi 26 Eylül 2019