Restoran, kafe, güzellik ve spor salonu…
Dün açıklanan 2017 yılı son çeyrek büyüme verisinde de 'ileri teknoloji kullanılmayan hizmet sektörü' ve 'tüketim' ön planda...
Ve, Başbakan Binali Yıldırım, yüksek teknolojili/farklı ürünler üretmemiz gerekliliğini hatırlattı yine, Külliye’de ki ‘Yatırım Ortamının İyileştirilmesi’ için alınan kararları açıkladığı konuşmasında…
***
Dr. Adem Akkaya…
Doğrudan uluslararası yatırımda rekorlar kıran Kuzey Ren Vestfalya’nın Yatırım Ajansı’nın Türkiye Temsilcisi… Güzide bir okulumuzun İşletme Bölümü’nde de ‘girişimcilik’ dersleri veriyormuş… Dün anlattı. İlk derste öğrencilere, “Hayalinizdeki girişim nedir?” diye sormuş… Restoran, kafe, güzellik ve spor salonu açmak gibi yanıtlar gelmiş…
***
Ev yemekleri, el yapımı çikolata/pasta, organik ürünler satabilmek ise üniversite mezunu gençlerimizden benim duyduğum iş fikirleri!
Kamu kurumları, bankalar, mal veya hizmet sektöründe beyaz yakalı ( bedenini değil zihnini çalıştıran) olmak ise sırasıyla iş alanı talepleri!
(Almanya, japonya, Güney Kore gibi ülkeler dışında, dünyanın büyük bölümü de bu halde. Mesela, ABD'nin gençlerinde de durum bizim gibi ama girişimcinin çıkıp büyümesini de sağlayabilen yaşam iklimi, avantajları...)
***
İstihdam havuzuna her yıl 1 milyon kişi ekleniyor… Mevcut girişimcilerimiz ortalama 10 kişi istihdam ediyor… Yani, tam istihdam için ya mevcut girişimcilerin yatırımlarını büyütmesi ya da yıllık ‘100 bin yeni girişimci’ gerekiyor… Ama, istihdam haricindeki cari açık, enflasyon gibi diğer sıkıntılarımızı gidermek için, Başbakan’ın da vurguladığı gibi araştıran, farklıyı geliştirip üreten girişimci...
***
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu anlattı, “Girişimcilik Senin İçinde; Gözünde Büyütme” isimli toplantıda… “1940’lı yıllar…
Rusya:
Askeri ve teknik güç olarak ABD’nin önünde… Almanya ve Japonya:
Bombalanmış, ekonomileri çökmüş, yıkık, viran bir halde… O Rusya, bugün, birçok ekonominin gerisinde… O Almanya ve Japonya, bugün, dünya ekonomileri sıralamasında ilk 5’te… Sır mı? Rekabetçi yapı ve girişimcilikte…”
***
Nasıl olunur girişimci?
“Tüm bilimsel çalışmalar ve fizibilite raporları, “Bu işi yapma! Para kazanamazsın.” dese dahi, iç sesinizi dinleyin… Fizibilite raporları ‘olumsuz çıktı’ vermesine rağmen, iç sesimi dinleyerek geliştirip büyüttüğüm şirketim, bugün dünyaya açıldı…” diyerek sözlerine başladı aynı toplantıda, Düşyeri’nin kurucusu Ayşe Şule Bilgiç… “Unutmayın” diye ekledi, “Fikrine, aklına inanip, harekete geçenler başardı dünyada. Sonra başkaları inandı onlara.”
***
Sermaye mi?
Alibaba’dan Facebook’a; İPhone’den Google’ye kadar, bugün dünya ekonomisine yön veren birçok şirketin temelleri garajlar da, sermayesiz atıldı… Birçoğu, 1 bilgisayar sayesinde, Türkiye bütçesini katlayan değerlere ulaştı… Farkımız mı?
Gençlerimizin restoran, kafe hayalinden çok daha vahim bir durumuna dikkat çekti Hisarcıklıoğlu:
“Facebook ve İnstagram kullamında ilk 5’teyiz… Ama internetten ticarette çok gerilerdeyiz… Yani interneti/teknolojiyi ‘laf üretmek’ için kullanıyor gençlerimiz…”
***
Her yıl 801 bin öğrenci mezun eden üniversitelerimiz varken, neden sayısını artıramıyoruz ileri teknoloji ile ilgilenen girişimci sayımızı?
Eğitim sistemimiz midir, bu isteğimize engel; yatırım ikliminin sağlanamaması mı? Desteklerin çoğunluğunun projeye değil, şahıslara verilmesi mi? Bize has, “Başarı cezasız kalmaz!” ilkesi mi? Bilim adamları ve/veya siyasetçiler öncelikle bu sorunumuza çözüm bulmalı.