RES’te 2024’ün sonunda 13 bin megavata ulaşacağız

Recep ŞENYURT
Recep ŞENYURT DÜNYANIN ENERJİSİ [email protected]

Türkiye’nin son 15 yılda doğru destekleme politikalarıyla sıfırdan bir sektör inşa ettiğini kaydeden TÜREB Başkanı İbrahim Erden, RES yatırımlarında müthiş bir atılım yapıldığını belirtti. Erden, bu yılsonu itibarıyla 13 bin megavat kurulu güce ulaşmayı umduklarını söyledi.

Türkiye Rüzgâr Enerjisi Birliği (TÜREB) Başkanı İbrahim Erden, DÜNYA’ya yaptığı açıklamada, Türkiye’nin mevcut toplam elektrik kurulu gücünün 107 bin 600 megavat seviyesine çıktığını, 2024 yılı içinde RES kurulu gücünün 12 bin 300 megavat seviyesine ulaştığını belirterek, toplam elektrik üretim portföyünün yaklaşık %11’inin RES’ler aracılığıyla sağlandığını, bu yöndeki atılımları sürdürülebilir hale getirmenin şart olduğuna dikkat çekti. Erden, Türkiye’nin gün geçtikçe gelişen mevzuatıyla rüzgâr enerjisi santralleri (RES) yatırımlarında çok önemli bir atılım yaptığını belirterek, 2024’ün sonunda 13 bin megavat kurulu güce ulaşmayı beklediklerini kaydetti.

“Yatırımda yavaşlama var”

 Rüzgâr enerjisi alanında son 2 yılda bir ivme kaybı gözlemlendiğini anımsatan Erden, 2021’de 1.800 megavatı aşan kurulumların 2022’de 800 megavat seviyesine, 2023’te ise 400 megavat seviyesine gerilediğini hatırlattı. 2023’te tahsisi yapılan depolamalı rüzgâr santral projelerinin yatırım süreçlerinin başlayabilmesi için henüz çok erken aşamada olunduğunu aktaran Erden, bu projelerin de ancak 2025 ortasından itibaren yatırıma hazır olabileceğini vurguladı.

“Türkiye, yenilenebilir enerjide doğal yatırım pazarı”

 Erden, Türkiye’nin mevcut 12 bin 300 megavatlık kurulu güce ek olarak sahip olduğu rüzgâr potansiyelinin çok yüksek olduğuna vurgu yaparak, deniz üstü ile beraber 200 bin megavata ulaşabilecek büyüklükte olduğunun altını çizdi. 2023 yılı içinde tahsis edilen depolamalı lisanslar da dikkate alındığında yatırıma dönebilecek büyük bir proje portföyü oluştuğunu kaydeden Erden, bunların ülkemizi doğal bir yenilenebilir enerji yatırım pazarı olarak öne çıkardığını dile getirdi.

“Rüzgâr sanayisinde üretimin %70’i ihraç ediliyor”

 Rüzgâr enerjisi sanayisinde 100’ü aşkın firma ve sanayi tesisinin faaliyet gösterdiğini ifade eden Erden, bu alanda daha kolay yerlileşebilecek ve taşıma zorlukları olan kule, kanat, jeneratör gibi ana aksamı ve ilgili yan ekipmanları ürettiklerini kaydetti. Erden, TÜREB Rüzgâr Sanayi Envanteri’ndeki ihracat rakamlarına göre 2023 yılı sonu itibarıyla 2,2 milyar dolar seviyesine ulaşıldığını belirterek, “İhracatta yıldan yıla gelişen iyi bir noktadayız.

Türkiye rüzgâr sanayisi ülke içinde ürettiği ürünlerin yaklaşık yüzde 70’ini ihraç ediyor. Bu rakam ve oranlar Türkiye’nin dünya genelinde bu alanda tercih edilirliğinin, Türk tedarikçisine duyulan güvenin ne kadar yüksek olduğunu ortaya koyuyor” diye konuştu.İbrahim Erden, rüzgâr enerjisi sanayisinde gelişim grafiğinin yukarı doğru devam edeceğini öngördüklerini ancak sanayicileri Çin’den Türkiye’ye uzanan düşük fiyatlı rüzgâr türbinleri ve diğer ilgili aksamların zorladığını, bu konuda tedbir alınması gerektiğini dile getirdi.

Açıklanan yeni depolamalı rüzgâr kapasitelerinin gelecek yıllardaki gelişimi şekillendireceğini vurgulayan Erden, “2023’te takriben 19 gigavat RES, 16 gigavat güneş enerjisi santrali (GES) projesinin Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından uygun bulunarak ön lisans sürecinin başlamasının sektöre büyük hareket getirmesini bekliyoruz. Bu projelerin 2025 sonrası itibarıyla peyderpey yatırıma dönmesini ve beraberinde yerli ekipman ihtiyacına binaen iç pazarda da ciddi oranlarda bir üretim yapılmasını ön görüyoruz” dedi.

“Potansiyelimiz yıllık 3 bin megavat yeni kurulu güç”

Rüzgâr enerjisi sektörünün Türkiye’ye her yıl en az 3 bin megavat yeni kurulu gücü kazandırabilecek teknik kabiliyet ve potansiyele sahip olduğuna vurgu yapan Erden, 2023 içinde ön lisansları verilen 19 bin megavat seviyesinde depolamalı rüzgâr projesinin hızla devreye alınması amacıyla, proje geliştirme ve izin/onay süreçleri, rekabetçi finansmana erişim ile sanayide yerli desteğin kurgulanması gibi sorunların kalıcı olarak çözüme kavuşturulması gerektiğini sözlerine ekledi.

“Küresel şirketlere tedarik sağlıyoruz”

Dişli kutulu teknolojiyi kullanan bir rüzgâr türbininin kurulması için yaklaşık 7 bin, doğrudan tahrikli teknolojiye sahip bir türbin için ise takriben 2 bin 500-3 bin parça ve komponentin yaygın bir tedarik zinciri ağı üzerinden temin edilerek birleştirilmesi ve üretimin tamamlanması gerektiğini anımsatan İbrahim Erden, şöyle devam etti: “Gururla belirtebiliriz ki Türkiye, bugün kanattan kuleye, jeneratörden dişli kutusuna kadar bu bileşenlerin yüzde 60-65’ini üretebiliyor. Sektörümüz de yalnızca ülkemizin ihtiyacına yönelik değil küresel rüzgâr şirketlerine de tedarik sağlıyor. Fosil yakıt kaynaklarına bağımlılığı ortadan kaldırmanın ve kendi öz doğal kaynaklarımızdan yararlanmanın yanı sıra bu kaynakları enerjiye dönüştürebilecek tüm teknolojik ekipman üretimini de azami oranda artırmalıyız.”

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar