Resmin adı ihracat
Türkiye'nin 2016 yılı ihracatına dair TİM tarafından detaylı bir rapor kamuoyu ile paylaşıldı. Gerçekten çok başarı ile çekilmiş bir fotoğraf olduğunu itiraf etmeliyim. Özellikle toplam ihracatın yüzde 57.3'ünün bin firmanın ihracatından oluşması nedeniyle konuyu bu noktadan değerlendiren raporu baz alarak ben de ihracatımıza genel açıdan bir bakalım istedim. Evvela üzülerek 2016'nın 2015'e oranla yüzde 1 oranında düşüş ile tamamlandığını belirtmek durumundayım. 2017'de dahil olmak üzere ben bundan böyle yukarıya doğru bir seyrin olacağına ve daha iyi veriler elde edeceğimize canı gönülden inanıyorum.
Hele ki son dönemde hizmet ihracatına verilen önemi de düşündüğümde umudum biraz daha artıyor, kabul etmek gerekir ki ülkemiz özellikle hizmet üretme konusunda artık bir hayli usta. Sağlıktan eğlenceye, lojistikten turizme pek çok alanda hizmet ihracatımızın var olması ve artan bir seyir izlemesi, hiç şüphesiz bizleri daha fazla mutlu etmekte. Her zaman söylediğim gibi katma değeri yüksek sanayi ürünlerinin ihracatını arttırmamız ve yanı sıra transit ticarete de daha fazla önem vermemiz de elbette şart.
2016 yılında ihracatımızın 142.5 milyar dolar ile tamamlandığını belirtirken, akıllara zirve yaptığımız yıl olan 2014 yılı geliyor elbette. 157.6 milyar dolar ile elde ettiğimiz rekoru henüz tekrar yakalayamadık. Tabi neden ihracatımız yukarı gitmesi gerekirken gerilediğini araştırmak, üzerine düşünmek ve çalışmak gerekiyor; bunu bir başka zaman detaylıca inceleyebiliriz. Ancak ben bu kez daha çok TİM'in raporladığı ilk bin firmaya odaklanmak istedim.
İlk bin firmanın ihracatı 81.4 milyar dolar, diğer bir deyişle toplam ihracatın yüzde 57.3'ü. Bu bin firmanın ilk 500'ü ise çok büyük bir yüzdeye sahip; diğer bir deyişle Türkiye'nin ihracatını sırtladıklarını söyleyebiliriz. İlk bin'in ihracatında da yine ülke ihracatında olduğu gibi Almanya 14 milyar dolar ile başı çekiyor. Akabinde sırasıyla İngiltere, Irak, İtalya ve ABD ilk beşi oluşturan ülkeler olarak sıralanıyor. Türkiye ihracatında ilk bin'i teşkil eden firmaların yüzde 65'i üretici iken, yüzde 15'i grup dış ticaret firmaları, yüzde 3'ü ise sektörel veya dış ticaret sermaye şirketleri. yüzde 15.8'i ise sadece ihracatçı firmalar, yani üretim yapmaksızın ihracata aracılık eden firmalar. Yine ilk bin'in yüzde 27.25'i otomotiv endüstrisi, yüzde 12.47'si tekstil ve hazır giyim, yüzde 9.70'i ise kimyevi maddeler ve mamulleri ihracatçısı; diğer bir deyişle Türkiye'nin ihracat genel resmi ile aynı sıralamayı burada da görmek mümkün.
Bu bin firmanın yalnızca 10 tanesi 1 milyar doların üzerinde ihracat yaparken, yoğunluk 25-50 milyon dolar arasında oluşmakta. bin firmanın 586'sı Marmara, 156'sı Ege, 89'u Güneydoğu Anadolu, 76'sı İç Anadolu, 65'i Akdeniz, 26'sı Karadeniz ve yalnızca 2 tanesi ise Doğu Anadolu Bölgesi'nde yer almakta.
İstanbul, Bursa, Kocaeli, İzmir ve Gaziantep ise ilk il olarak sıralanıyor. İstihdama da önemli katkı sağlayan bin firmanın ilk beşini oluşturan devler ligine baktığımızda ise karşımıza; Ford, Tofaş, Oyak Renault, Kibar Dış Ticaret AŞ ve Türkiye Petrol Rafinerileri çıkmakta. Firmaların karlılıklarına bakıldığındaysa, çok ilginç bir tablo ile karşılaşıyoruz. İlk 500 geçtiğimiz yıla göre karlılığını arttırmış olmasına rağmen, ikinci 500'de bu oran yüzde 44 geriye gitmiş durumda. Bu duruma kurlar dahil pek çok etkenin varlığının sebep olduğunu söylemek mümkün. Son bir veri olarak ilk bin'in yalnızca 174'ünün Ar-Ge merkezi mevcut olup ortalama çalışan sayısı ise 137.
Turquality'nin yaygınlaştırılması, devlet desteklerinin daha etkin kullanımı, siyasi istikrar, mevzuatların basitleşmesi ve gümrük sürelerinin hızlanması, ekonomik göstergelerin pozitif seyri… Her biri ihracatın artmasını etkileyen önemli unsurlar. Tartışamayacağımız tek konu ülkemiz ihracatının artarak seyretmesi gerçeği. Kaybetmememiz gereken en önemli değer ise, umut.
Ramazan Bayramı neredeyse geldi; herkesin bayramını kutlarken mutlu, sağlık dolu ve huzurlu bir bayram geçirmeyi diliyorum, zira bu sıra tüm bunlara fazlası ile ihtiyacımız var.