Resesyonda dikkate alınması gereken '7 öğe'
Kriz ve resesyon süreçlerinde şirketlerin öncelikle yöneldiklerin önlemlerin başında masrafların kısılması geliyor. Bu süreçten en fazla etkilenen konulardan biri ise Ar-Ge yatırımları. Şirketlerin büyük bir bölümü zor dönemlerde Ar-Ge yatırımlarını dondurmayı seçiyorlar. Oysa, Ar-Ge ve yenilikçilik, işler yoluna girdiğinde rekabetçi bir şekilde devam edebilmek için vazgeçilmez önem taşıyor.
Rekabet gücü içim yenilikçiliğin büyük önem taşıdığını söyleyen TÜSİAD Sabancı Üniversitesi Rekabet Forumu Direktör Yardımcısı ve Ulusal İnovasyon Girişimi Koordinatörü Selçuk Karaata, "Ekonomik ve sosyal dinamikleri etkileyen zorlu dönemlerde çeşitli tepkiler veriliyor ve bu tepkiler ekonomik ajanların kendini korumasını ve kollamasını amaçlıyor. Böylesine bir konjonktür içinde doğal olarak harcamalar kısılıyor" yorumlarında bulunuyor.
Karaata, ABD merkezli Diaomond danışmanlık firması tarafından yayınlanan "Resesyon dönemlerinde dikkate alınması gereken 7 öge" listesine dikkat çekiyor:
1. Giderlerin iyi analiz edilerek doğru maliyetlerden tasarruf edilmesi: İş süreçlerini ve süreçlerin yarattığı maliyet kalemlerini daha iyi analiz eden kurumların, daha çok değer yaratabildiği görülüyor. Müşteriye sunulan hizmetin kalitesini etkileyebilecek olan 'boydan boya' yapılan tasarruf yerine, müşteriye sunulan hizmet kalitesinde minimum düzeyde hissedilecek önlemler alınabilir: Kurumun iç süreçlerinin iyileştirilmesi veya değiştirilmesi gibi.
2. Otomasyon: Giderlerin sağlıklı ölçümlenebilmesi, tasarruf eylemlerine dair verilecek olan kararın doğru olması için öncelik taşıyor. Atlanta merkezli bir enerji şirketi, 2008 yılında sistemine yerleştirdiği otomatik okuma aletleri sayesinde hem tasarruf etme imkanına sahip oldu, hem de güç kullanımına dair anlamlı verilerin elde edilmesi sayesinde iş süreçlerini yeniden tasarlama imkanına kavuştu.
3. Daha düşük düzeyde ve değişken maliyetler için tedarikçilerinizi kullanın: Yapılan incelemeler, asıl kendi uzmanlık alanlarına odaklanan, gerçekleştirilmesi gereken diğer sorumlulukları ise, bu alanlarda uzmanlaşmış kurumlara bırakan kurumların daha başarılı olduğunu ve özellikle kısa vadelerde oluşan maliyetlerde tasarruf sağlayabildiklerini ortaya koyuyor.
4. Büyümeye destek verebilecek müşterileri belirleyin: Kar edilmeyen ve yüksek işlem maliyetlerine neden olan müşterilere verilen hizmetin gözden geçirilmesi durgunluk dönemlerinde daha fazla önem kazanıyor. 1997 yılında yaşanan Uzak Doğu krizi sırasında, Singapur Havayolları kısa mesafeli uçuşlarını kısıtladı, özellikle birinci sınıf yolculara verilen hizmetleri de içeren, işletmeyi iyileştirmeye dönük 300 milyon dolarlık yatırımla krizle başa çıkmaya gayret etti.
5. Pazarlama kanallarının dağılımını en uygun hale getirin: Liderliğe soyunan firmaların, eğer birden fazla dağıtım kanalları varsa, müşteriye ulaştıkları bu kanalların uygun olup olmadığını sürekli sorgulamaları gerekir. En uygun ilişki yönetimi için gereksinim duyulan en uygun dağıtım kanalına sahip olmak önem taşıyor.
6. Yatırımlara devam edin: Zor zamanlarda Ar-Ge ve inovasyona kaynak ayırmaktan vazgeçmemek gerekiyor. ABD merkezli Gillette firması, Sensor isimli traş ürünü markasını, bir resesyon dönemine denk gelen 1990'lı yılların başlarında piyasaya sundu. 197 yılına kadar olan dönemde de Gillette'nin satış gelirlerinin yüzde 49'u son beş yılda piyasaya sunulan yeni ürünlerden kaynaklandı. Intel, 2001 resesyon döneminde, daha hızlı, daha ucuz ve daha küçük bilgisayar çipleri üretebilmek için satışlarının yüzde 14'ünü ürün inovasyon yatırımlarına ayırdı. Bu dönemde yapılan yatırımlar, 1996 yılında beri Intel'in en yüksek büyüme kaydettiği dönem olarak raporlandı. 2001 durgunluk dönemi esnasında, Microsoft Xboy adlı bir oyun konsolunu piyasaya sürdü. Bu ürün, video oyunlar sektöründe en başarılı ürün olarak kabul edildi ve Microsoft ilk iki ayda sadece bu üründen 1.5 milyon adet sattı.
7. Ana işinize odaklanın: Lider olan veya liderliğe soyunan kurumların ana iş kollarına daha çok odaklandıkları ve gelecek dönemde de hangi alanları ana iş kolu olarak benimseyecekleri üzerine çalışmalar yaptıkları görülüyor.
Krizde ne yapmamalı?
ADB merkezli Diaomond'dan farklı olarak, Business Week dergisi de, şirketlerin durgunluk zamanlarında benimsedikleri, fakat orta ve uzun vadede zarar veren eğilimlere yer veriyor. Yani şirketlerin krizde şunları yapmaması gerekiyor:
1. Pahalı olduğu düşünülen işgücünü kesmek
2. Teknolojiye yapılan yatırımı kısmak
3. Riski azaltmak
4. Yeni ürün geliştirmekten vazgeçmek
5. Yönetim kurullarının kriz dönemlerinde sadece tasarruf etmeyi ön plana çıkaran yöneticileri atama tercihleri
6. Ana strateji olarak inovasyondan vazgeçmek
7. Performans kriterlerini değiştirmek
8. Hiyerarşik yapılanmayı güçlendirmek
İnovasyonda kamu-özel sektör farkı
"Kamu sektörü, sadece Türkiye'de değil, dünyanın gelişmiş ya da gelişmekte olan tüm ülkelerinde inovasyon için hem çok önemli bir oyuncu, inovasyonun en önemli aktörlerinden biri; hem de vatandaşına hizmet üretim sürecinde sürekli yeni ürünler, hizmetler, örgütlenme biçimleri geliştirmek durumunda olan, bir bakıma kendisi de yenilikçi olmak zorunda olan kritik bir bileşen" diyen Selçuk Karaata, sağlık, adalet, eğitim, enerji, bayındırlık hizmetleri ve savunma gibi alanlarda vazgeçilmez bir yatırımcı konumunda bulunan kamu yönetiminin, toplumsal refah için inovasyon odaklı gelişme stratejisini benimsemesi gerektiğini ifade ediyor.
Karaata, kamu ve özel sektördeki inovasyon yaklaşımları arasındaki farka yönelik ise şu yorumlarda bulunuyor: "Borinss, 2001 yılında kamu sektöründe bugüne kadar yürütülen en kapsamlı inovasyon araştırmalarından birini gerçekleştirdi. Bu çalışma, 300'den fazla sayıda, dünyanın çeşitli yerlerinde yürütülen kamu inovasyon programını inceledi. Borins'in kapsamlı araştırmasında ortaya çıkan ve Türkiye'deki kamu sektörü için yararlı olduğunu düşündüğüm, inovasyon programlarında ana yapıtaşı olarak ortaya çıkan 5 ortak özellik şöyle:
a. Sistem yaklaşımı: Bu kavram, bir kurumun planladığı inovasyonun geniş bir biçimde ele alınmasını ifade ediyor. Gündeme alınan sorunun diğer çalışmalarla ilişkisi; inovasyonun tasarımından gerçekleşmesine kadar geçen şüreçte kurumlar arası koordinasyonun güçlenmesi; bireyin ihtiyaçlarına bütünsel yaklaşım ön plana çıkıyor.
b. Bilişim teknolojilerinin kullanımı: Yeni teknolojilerden etkin bir biçimde yararlanmak, inovasyon programlarının uygulanmasında bir katalizör-çözücü görevi üstleniyor.
c. Süreç iyileştirme: Bu kavram, kamu sektörünün daha hızlı, daha dostça ve daha ulaşılabilir bir biçimde sunduğu hizmetlerdeki inovasyonun tasarlanması anlamını taşıyor.
d. Özel sektörün ve/veya gönüllü kuruluşların dâhil edilmesi: Kamu sektörünün özel sektör rekabetine açılması; özel sektörün de hizmet sunabileceği ortaklıkların geliştirilebilmesi ve kamu hizmetlerinin sunulmasında gönüllü vatandaşlar ve gönüllülük esasına dayalı çalışan kurumlardan yararlanılması önem taşıyor.
e. Sosyal grupların/vatandaşların ve kamu çalışanlarının yetkilendirilmesi: Vatandaşların fikirlerinin alınması ve uygulama süreçlerine dâhil edilmesi gerekiyor.