Resesyona girmek veya girmemek: Tüm mesele bu

Şant MANUKYAN
Şant MANUKYAN Ekofobi [email protected]

Önce resesyon teriminin tanımını yapalım. Değişik açıklamalar duysak da ABD’de resesyon takibini yapmakla sorumlu otorite diyebileceğimiz NBER medyada tanımlandığı hali ile 2 çeyrek üst üste daralmayı “resesyon” olarak kabul etmez. Ülkemiz için de geçerli olacak şekilde tanımı birkaç madde ile açıklar.

Listenin başında ekonomik aktivitenin tek başına GDP veya GDI ile ölçülmediği gerçeği bulunuyor. Sonra sadece çeyreklik bazda verilerin değil aylık göstergelerin de takip edildiğini görüyoruz. Ekonomik aktivitede gerilemenin “derinliğine” de bakılıyor. NBER tek başına nominal rakamlara bakmıyor, ekonomik aktivitenin dönem dönem yavaşlayabileceği gerçeği ile yavaşlama ve resesyon ayrımını yapmaya çalışıyor. İç piyasanın durumu incelendiğinde ise geleneksel üretim bazlı GDP’ye ek olarak gelir bazlı GDI’a da ağırlık verildiğini görüyoruz ki bu iki veri seti 2001 ve 2007-09 ABD resesyonlarında ayrışmıştı. Sonuç olarak NBER’e göre resesyon ekonominin geneline yayılmış, birkaç aydan daha uzun süren ve reel GDP, reel gelir, istihdam, endüstriyel üretim, toptan ve perakende satışlarda kendisi gösteren ekonomik aktivitede düşüştür. En önemlisi NBER aktivitede zayıflamaya değil “süre gelen” bir zayıflamaya atıfta bulunur. Verilere bu gözle baktığımızda ABD özelinde bazı göstergelerde bir süredir zayıflama varken (endüstriyel üretim, enflasyon) diğerlerinde böyle bir durum henüz söz konusu değil. İddialı bir resesyon olmayacak tahmini yapmak, özellikle ticaret savaşı kötüleşerek sürerken, zor ve unutmamak gerek resesyon zamanlaması konusunda NBER eş zamanlı/öncü bir açıklama yapan bir kurum değil. Yine de piyasada var olan ve özellikle bonolarda fiyatlanan resesyon korkusunun aşırı olduğunu düşünüyorum. Olumlu olmamı sağlayan dinamiklerden biri işsizlik oranı ve ücretlerde artış bir diğeri ise Başkan Trump’ın 2020 seçimlerine durgunluğa girmiş bir ekonomi ile gitmemek için elinden geleni yapacağı inancı. Resesyon riskine yönelik en net sinyali veren piyasa göstergesi ise getiri eğrisinin şekli. Uzun vadeli olarak değerlendirildiğinde hemen tüm resesyonlardan önce getiri eğrisi bugün verdiği şekilde 12-17 ay önceden uyarı sinyalleri vermiştir.

Mutlak doğruyu gösteren bir indikatör hiçbir zaman var olmasa da getiri eğrisi en güvenilir göstergelerden biri. O halde bu kez neden farklı olsun sorusunu sorabilirsiniz. Bu kez farklı olduğundan emin olmamakla beraber yaklaşık 12 trilyon dolarlık eksi getirili tahviller yüzde 2.20 civarında bir getirisi olan ABD tahvillerine talebi artırıyor. Tabii kur riskini almak kaydı ile. Öte yandan FED’in bilanço operasyonları, global belirsizlik nedeni ile tahvillerde park eden para, Türkiye ve Rusya gibi ABD tahvil stokunu sıfırlayan ülkeler, yeni regülasyonlar neticesinde finans sektörünün artan bono talebi gibi pek çok dinamik ABD getiri eğrisinde boy gösteriyor. Şayet bir resesyon söz konusu olmayacak ve fakat FED 19 Haziran toplantısının ardından bir indirim için hazırlandığını açıklayacak ve Temmuz veya Eylül ayında harekete geçecekse global varlık fiyatlarında büyük bir yükseliş söz konusu olacaktır. Öte yandan eğer bir resesyona doğru yürüyorsak ve piyasalar FED faiz düşüreceği için mutlu ise önemli bir ayı piyasasını göz ardı ediyorlar demektir. Ben hala S&P’de 3000 seviyesinin üzerine doğru bir rally ve doların global piyasalarda değer kazanmaya devam etmesini bekliyorum.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dijital Paraya Geçiş 27 Eylül 2019
ECB’nin alternatifleri 26 Temmuz 2019