Rekora sevinelim mi?
Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) 2017 yılı Ocak-Kasım dönemi verilerine göre, otomobil üretimi tarihinde ilk kez 1 milyon barajını aştı. İçinde bulunduğumuz aralık ayı da göz önüne alındığında rekorun daha da ileri taşınacağı malum. 2017 yılı Ocak-Kasım döneminde toplam üretim bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 16 artarak 1 milyon 544 bin adete yükselirken, otomobil üretimi ise yüzde 24 gibi ciddi bir artışla 1 milyon 48 bin adete ulaştı.
2017 yılı Ocak-Kasım döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre, toplam otomotiv ihracatı dolar bazında yüzde 21, euro bazında ise yüzde 20 arttı. Bu dönemde toplam otomotiv ihracatı 26,5 Milyar dolar olarak gerçekleşirken, otomobil ihracatı yüzde 49 artarak 10,8 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Euro bazında otomobil ihracatı ise yüzde 48 artarak 9,6 milyar euro seviyesine yükseldi.
En önemli noktalardan bir tanesi ise üretimin yüzde 77’sinin ihracata yönelik yapılması olarak dikkat çekiyor.
İhracatın ardındaki en önemli unsur ise hiç şüphesiz Avrupa pazarlarındaki iyileşme süreci. Özellikle büyük pazarlardaki pozitif gelişmeler Türkiye’nin elini rahatlatıyor. Buna bir de bir zamanlar hafif ticari araç üretim merkezi konumundaki Türkiye’nin üretim kapasitesinin binek araca evrilmesinin de önemi büyük.
Kurların seviyesi nedeniyle fiyat anlamında da eli güçlenecek otomotiv sanayinde rüzgar arkadan esiyor gibi. Lakin rakamları 10 yıllık bir süreçte incelersek, üretim ve ihracatın yaklaşık yüzde 30 arttığını da belirtmek gerekiyor. Bu önemli bir rakam gibi görünse de mevcut duruma bakıldığında tıkanma noktasına geldiğini de belirtmek gerekiyor.
Bugün gelinen noktada mevcut fabrikaların kapasitesinin son noktasına geldiği biliniyor. Özellikle Ford Otosan, Tofaş, Renault, Toyota ve Hyundai Assan gibi 200-300 bin aralığında ihracat yapan firmaların bugün içinde bulundukları durumda söz konusu adetlerini yukarı çıkartmaları çok da mümkün görünmüyor. Burada ekstra bir yatırım gelmezse ki bu konjonktürde çok da mümkün görünmüyor, önümüzdeki 5 yıllık süreçte ulaşabileceğimiz en yüksek oranları yakalamış bulunuyoruz.
Dolayısıyla çok acil olarak otomotiv sanayinin gelecekte patinaj dönemine hazırlanmamız gerekiyor. Bunun yolu da konvansiyonel üretimden gelen kaynakların önümüzdeki dönemlerin teknolojisine yatırılmasından geçiyor.
Son günlerde bunun meşhur babayiğit projesiyle hayata geçirileceği söylense de benim şahsi görüşüm, bu projenin kaynak israfı olacağı yönünde. Onun yerine kaynaklarımızı enerji üretimi üzerine aktarsak, sanayinin ihracat rakamlarını çok daha ileri taşıyabiliriz.