Rekora doğru
Rekor, çoğu zaman tek başına bile merak uyandırmak için yeterli bir kelime. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi’de tüm zamanların rekoruna ulaşma yönündeki hedefi ile bir yandan çıtayı epey yukarı çıkartırken, diğer yandan yine dikkatleri ihracata çekmeyi başardı. Ancak bu hedefe ulaşabilme konusunda Sayın Büyükekşi dört önemli sorunun olduğunu belirterek bunların da çözüme kavuşması gerektiğinin altını çizdi.
Büyükekşi’ye göre çözüm gereken ilk sorun, gümrüklerde uygulanan fazla mesai ücreti.
Özellikle farklı gümrüklerde farklı uygulamalara da şahit olduklarını belirten Büyükekşi, uygulamanın tamamen kaldırılmasını talep ettiklerini de belirtti. Hemfikir olmadığım bu konuya yazımın ilerleyen kısmında yorumumu yapacağım. Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsü'nün daha yaygın ve etkili hale gelebilmesi için firmalara danışmanlık desteği sağlanması, firmalara sunulan ihracata yönelik devlet desteklerinin, vergi hesaplamalarından istisna tutulması ve İstanbul'un uluslararası standartlara uygun bir fuar alanına sahip olması için gereken adımların atılması diğer talepler.
TİM’in Türkiye genelindeki 60 İhracatçı Birliği Başkanı ve Sektör Konseyi başkanlarıyla birlikte ihracatın sorunlarını ve hedeflerini konuşmak üzere 6 bakan ile bir araya gelmesi dikkat çekici ve bir o kadar da sevindirici idi. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Maliye Bakanı Naci Ağbal ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan bu toplantıya bizzat iştirak ederek, ihracatın ülkemiz için önemini bir kez daha ortaya koymuş oldular.
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, 20-30 yıldır çözüm bekleyen, ihracatın önünde engel teşkil eden ve çözülemez denilen birçok maddede hükümetin desteğiyle hızla sonuca ulaşıldığını belirtirken, atılım yılı ilan edilen 2017'nin, hedefleri aşarak 157,1 milyar dolar ihracatla tamamlandığını, bu başarıda sorunları süratle çözen hükümetin katkısının oldukça büyük oldukça büyük olduğuna değindi. Büyükekşi, “İki yıl önce Başbakanlık başta olmak üzere tüm bakanlıklara ilettiğimiz 210 sorundan oluşan talep listesinin 101 tanesi kısmen ve tamamen çözüldü. İhracat desteklerinin üç katına çıkarılması, Eximbank'ın sermayesinin 3 kat artırılması, ihracatçı KOBİ'lerin KGF teminatı kapsamına alınması gibi adımlarla iki yıl içinde ihracatçıların her iki sorunundan birinin çözüme kavuştu. Bakanlarımıza canı gönülden şükranlarımızı sunuyoruz. Ayrıca KDV sisteminin değiştirilmesi konusundaki çalışmalardan ötürü Maliye Bakanımız Naci Ağbal'a ayrıca teşekkür ederiz" diyerek pozitif bir geri bildirimde bulundu. Kısa bir süre sonra görevini devredecek olan ve ihracata büyük katkıları bulunan TİM Başkanı Büyükekşi bu sözleri ile adeta bir veda konuşması gerçekleştirmiş gibi oldu.
TİM’in rekor için eşik olarak gördüğü dört soruna bir göz atıp, kısa kısa yorumlamak isterim. Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsü'nün daha yaygın ve etkili hale gelebilmesi için firmalara danışmanlık sağlanması konusundaki beklentiye elbette katılmakla beraber, bu uygulamanın halen pek çok ihracatçı tarafından anlaşılamadığının ve benimsenmediğinin de altını çizmek isterim. Belki de önce bu konuda farkındalık yaratacak organizasyonlara öncelik vermek gerekiyor. Firmalarımıza sunulan ihracata yönelik devlet desteklerinin, vergi hesaplamalarından istisna tutulması talebi, tek kelime ile tam isabet. Ve hatta ben biraz daha ileri götürerek, devlet yardımlarının bir kez daha gözden geçirilerek, kapsamının daha da genişletilmesi gereğini de ilave etmek isterim. İstanbul'un uluslararası standartlara uygun bir fuar alanına sahip olması geç bile kalmış bir proje. Ve bence de bir an önce gündeme alınmalı. TİM Başkanı gümrüklerde fazla mesai ücreti sorununun çözüme kavuşmadığını ve farklı uygulamalardan şikayetçi olduğunu belirtmiş. Gümrükler arasında farklılık olmaması gerektiğine elbette ben de katılıyorum. Ancak mesainin tümü ile kaldırılması, devletin yaratılacak bu maliyeti nereden ve nasıl karşılayacağı sorusunu fazlası ile akla getirmez mi? Evvela mesai saatleri içerisinde işlerini yetiştiren dış ticaretçi ile sürekli mesai dışına sarkıtanların aynı kefeye konulmasının hiç de adil olmayacağını belirtmek isterim. Mesai ücreti kontrol edilebilir bir ücret, ancak ithalatçıların ve ihracatçıların acentelere ödedikleri fahiş ücretlerin yanında pek de esamesi okunacak boyutta değil. Gümrük mesai ücretleri ve yolluk ücretlerinin toplamının, kabaca bakıldığında, antrepo, geçici depo ve evrak teslim maliyetlerinin istatiksel olarak ancak yüzde onuna tekabül ettiğini istatiksel olarak söyleyebilirim. Örneğin limanlarda alınan 80 TL gibi bir kantar ücreti var ki değmeyin gitsin. Zaten kilosu Gümrük Beyannamesi’nde yer alan ve ihracatçı tarafından da ağırlığı bilinen eşyanın, görevi olduğu halde tekrar tartıya sokularak bir de firmaya faturalandırılması limanlardaki yüksek maliyetlere bir başka örnek. Belki de ihracatçılarımızın asıl üzerinde durması gereken maliyetler işte bu ve bunun gibi giderler. Ben değmeyin gitsin dedim ama dış ticaretçilerimiz ve TİM bu masraflara değseler hiç de fena olmaz.
Mesai ücretleri tümü ile kaldırılmasa da, belki daha uygun maliyetlere elbette getirilebilir; eminim kamu otoriteleri de bunu dikkate alacaklardır. Kasım 2017’de gerçekleştirilen İhracat Haftası’nda Sayın Başkan’ın dile getirdiği pek çok talebi de unutmamak ve onları da hep hafızalarda tutmak gerekir. O günkü adı ile ordino maliyeti olarak adlandırılan, evrak teslim belgesi olarak evrilen belge başta olmak üzere oluşan yüksek maliyetler, bugün halen farklı isimler ile de olsa önemli bir gider oluşturmakta. İyileştirilmesi gereken alanların tümünü çok iyi tayin ederek, Sayın Başkan’ın da yaptığı gibi üzerine cesaret ile gitmek gerekir. Rekorlara ulaşmak ise hedef, doğru söyleyip dokuz köyden kovulmayı da göze almak gerekiyor. Hiçbir yer bulamazsak Bekir Coşkun’un onuncu köyünde alırız soluğu.