Rekor yenilemesi ve dolar
Global büyümeye dair endişeleri fiyatlamaya çalıştığımız 2018 son çeyrek, kısmen de 2019’un başları sonrasında hisse senetleri global çapta ciddi anlamda ralli performansı sergiledi. Gelişmiş, gelişmekte olan, Asya, Amerika ve Avrupa gibi başlıkların tamamında bahsettiğimiz durum geçerli. Son olarak geride kalan hafta içerisinde Nasdaq ve S&P 500 endeksleri tarihi zirvelerini yenilerken, Aralık dibinden yüzde 25 yükselerek gerek risk algısındaki değişimi gerekse global fiyatlama ortamındaki eğilimi bir kez daha teyit ettiler.
2019 başlangıcında hisse senetleri ve Amerikan dolarının birlikte değerlenebileceğinden bahseden kesim ciddi eleştiri yağmuruna tutuluyordu. Ancak bugünlerde gördüğümüz fiyatlama ortamı durumun tersini işaret etmekte. Fed’in pozisyon değişimi ve yönlendirmede yaptığı önceliklendirmeler hisse senedi yatırımcısına ek oyun alanı açarken i) Beklenti ötesinde ivme kaybeden Avrupa kıtası ii) ECB’nin ivme kaybına gösterdiği duruş tepkisi iii) Mayıs ayında gerçekleşecek olan Avrupa Parlamentosu seçimlerinin tam olarak fiyatlara yansıtılmamış olsa da yarattığı risk iv) ABD ekonomisinin kötüler içerisinde hala daha en iyi üye olarak belirmesi gerçekleri nedeniyle Amerikan dolarına yönelik talepte zayıflama bir yana değerlenmeye paralel dolar endeksi 2017’den bu yana en yüksek seviyeleri test eder hale geldi. Özetle, global çapta risk algısı toparlandı, ralli olarak ifade edilen durum yaşandı ancak dolar talebi azalmadı.
Gelişmiş ülkelerde ana tema büyümenin ilk çeyrek özelinde ne ölçekte kurtarılabileceği üzerinden oluşurken gelişmekte olanlar sınıfında politika tercihlerinin yarattığı riskler bir kez daha masanın üstünde belirmiş durumda. Arjantin’de Ekim ayında gerçekleştirilecek olan başkanlık seçiminde popülist politikalar ile adı anılan siyasi isim Kirchner’in yeniden aday olabileceği ihtimali 57 milyar dolar seviyesinde IMF anlaşması yaparak hem dış borç yükümlülüklerini yerine getirmek hem de piyasalarda güveni tazelemek isteyen ülke varlıklarını savunmaya yeterli olmuyor. 5 yıl vadeli USD cinsinden CDS seviyesi hafta içerisinde yüzde 1000 seviyesini geçerken, default etme ihtimalini de yüzde 60’lara taşıdı. Para birimi ARS’nin 2019’da yüzde 16 değer kaybetmesi henüz genele yayılır bir GOÜ risk algısı değişimine yol açmış değil. Öte yandan maalesef Ağustos 2018 sonrası bir kez daha Arjantin ve Türkiye isimlerinin bir arada kullanıldığı analizlere sıklıkla rastlanır oldu. 21 Mart tarihi sonrasında yerel varlıklarda gözlenen risk algısı değişimi yurt dışı yerleşiklerin yarattığı satış baskısına zemin hazırlarken, liranın yıl içerisinde yüzde 11, 21 Mart kapanışına kıyasla yüzde 8 değer kaybetmiş olması, üstelik bu performansı da ekonomideki ivme kaybı ve zayıflayan enflasyon ortamında sergilemesi yatırımcılarda soru işaretleri yaratıyor.
Geniş kapsamlı analizlere girmek için yazı alanı uygun olmadığından hikayeyi toparlamakta fayda olabilir. Bugün geldiğimiz noktada gelişmekte olan ülke varlıkları kendi hikayelerini ayrı ayrı fiyatlama aşamasında bulunurken globalde gözlenen Amerikan doları değerlenmesinin etkilerine de maruz kalır durumda. Emtia fiyatlarının başta petrol grubu olmak üzere gösterdiği toparlanma Rus varlıklarına olumlu yansırken, yerel seçimler ile başlayan süreç Türkiye, genel seçimlerin gerçekleşmekte olduğu ortam Hindistan, Asya ekonomilerinin Çin önderliğinde sergilediği zayıflamadan Güney Kore ve kendi politika belirsizliği ve resesyonu ile mücadele eden Arjantin ilk akla gelen isimler olarak örneklendirilebilir. Diğer yanda ise ABD’de açıklanan bilançoların yüzde 80’i analist beklentileri üzeri performans sergileyerek yükselişe katalizör oldu. Beklentilerin mi olması gerekenden düşük belirlendiği, şirketlerin mi performanslarını geliştirdikleri ise ayrı bir tartışma konusu.