Rehberlerin gelirleri nasıl vergilenir? Bunlara yapılan ödemeler nasıl b
Dr. Mehmet ŞAFAK
Geçen haftaki yazımızda; turizm sektöründe, özellikle de seyahat acentelerinde farklı uygulamalarla karşılaşılan "vergi, resim, harç istisna belgesi"ne ilişkin açıklamalarda bulunulmuş ve bu belgenin anılan işletmelerde ne işe yaradığı sorgulanarak, sektöre tanınan bu teşvik unsurunun daha anlam kazanabilmesi ve yararlı olabilmesi için kapsamının genişletilmesi gereği vurgulanmıştı.
Bu haftaki yazımızda da yine aynı sektörde çok farklı uygulamalarla karşılaşılabilen ve çoğu zaman da kayıtdışılığa yol açabilen bir konu olarak "rehberlerin gelirlerinin vergilemesi" konusunu açıklamaya çalışacağız.
Bilindiği gibi, rehberlerin elde etmiş oldukları gelirin niteliği "serbest meslek kazancı"dır. Serbest meslek kazançlarında ise, esas olan, defter tutulması ve verilen hizmet bedelleri için "serbest meslek makbuzu" düzenlenerek hizmetten yararlananlara verilmesidir.
Serbest meslek kazancının vergilendirilmesine ilişkin temel vergisel düzenlemeler Gelir Vergisi Kanunu'nun (GVK) 65-69. maddelerinde yapılmıştır. GVK'nın 65. maddesinde; her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancı sayılmış, serbest meslek faaliyeti ise; "sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır" şeklinde tanımlanmıştır. Anılan kanununun 66. maddesinde; serbest meslek faaliyetini mutat meslek halinde ifa edenlerin "serbest meslek erbabı" olduğu belirtilmiş ve bu maddenin uygulanmasında 5 bend halinde sayılan işlerle uğraşan kişilerin bu işleri dolayısıyla serbest meslek erbabı sayılacağı ifade edilmiştir. Anılan maddenin 5 no'lu bendinde; Vergi Usul Kanunu'nun155. maddesinde belirtilen şartlardan en az ikisini taşıyan "rehberler"in serbest meslek erbabı sayılacağı (ve dolayısıyla defter tutup, serbest meslek makbuzu düzenleyecekleri), VUK'nın 155. maddesindeki şarlardan en az ikisini taşımayanların ise gelir vergisinden muaf oldukları belirtilmiştir.
Vergi Usul Kanunu'nun 155. maddesinde serbest meslek erbabında "işe başlama" halleri sayılmış olup, bu şartlar şunlardır:
1. Muayenehane, yazıhane, atölye gibi özel işyerleri açmak,
2. Çalışılan yere tabela, levha gibi mesleki faaliyette bulunulduğunu ifade eden alametleri asmak,
3. Her ne şekilde olursa olsun devamlı olarak mesleki faaliyette bulunduğunu gösteren ilanlar yapmak,
4. Serbest olarak mesleki faaliyette bulunmak üzere mesleki teşekküllere kaydolunmak.
Dolayısıyla, rehberler yukarıdaki koşullardan en az ikisini taşıyor ise, serbest meslek erbabı sayılacak ve Vergi Usul Kanunu'nun (VUK) 210. maddesi hükmü uyarınca serbest meslek defteri tutacaklar ve yaptıkları hizmetlerin bedeli için VUK'nın 236. maddesi hükmü gereği serbest meslek makbuzu vereceklerdir.
Ancak, uygulamada rehberlerin bu koşullardan en az ikisini taşıyıp taşımadığı kendisine iş yaptıran turizm işletmeleri ya da seyahat acenteleri tarafından bilinememektedir. Çoğu zaman, rehberler vergi dairesine kayıtlı olmamakta ve yaptıkları hizmetin bedeli için serbest makbuzu vermemektedirler. Zaten, rehberlerin büyük bir bölümü mesleki teşekküle üye olsa bile işe başlama hali olarak sayılan diğer şartlara sahip olmamakta, dolayısıyla da gelir vergisinden muaf olmaktadırlar ki bu durumda defter tutmamakta ve serbest meslek makbuzu verememektedirler.
Öte yandan, Gelir vergisi Kanunu'nun 94. maddesi hükmü uyarınca, yaptıkları serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri icra edenlere yapılan ödemelerden (nakden veya hesaben yapılan ödemelerden), ödeme yapılan kişinin gelir vergisine mahsuben, gelir vergisi kesintisi yapılmak zorundadır. Bu kesintinin oranı; GVK'nın 18. maddesinde belirtilen ve "telif kazançları istisnası" olarak bilenen işlerle ilgili yapılan ödemeler için % 17, diğer serbest meslek işleri için yapılan ödemelerden ise % 20 oranındadır. Bu vergi tevkifatı, devamlı olarak yapılan serbest meslek faaliyetlerinden kaynaklanan kazançlar üzerinden yapılmak zorunda olduğu gibi, arızi olarak yapılan serbest meslek faaliyetleri ile ilgili kazançlar üzerinden de yapılmak zorundadır.
İstanbul Vergi Dairesi'nce konuyla ilgili olarak verilmiş mukteza bazındaki görüşlerde; "rehberlik faaliyeti dolayısıyla Vergi Usul Kanunu'nun 155. maddesinde yazılı şartlardan en az ikisinin taşınmaması halinde rehberlerin gelir vergisinden muaf tutulacağı, ancak Gelir Vergisi Kanunu'nun 94.maddesinde sayılın kişi ve kurumlar tarafından rehberlik faaliyetinden dolayı rehberlere yapılacak ödemelerden % 20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması gerektiği" ifade edilmektedir. Verilen bu görüşler VUK'nın 155. maddesindeki şartlardan en az ikisini taşımayan rehberlerin gelir vergisinden muaf olacağı yönüyle doğru olmakla birlikte, kanımızca, vergiden muaf bu rehberlere yapılacak ödemelerden gelir vergisi tevkifatı yapılması gerektiği görüşü yasal düzenlemelere aykırıdır. Çünkü; GVK'nın 94. maddesi uyarınca, anılan maddede sayılan ödemelerden yapılacak tevkifat bu geliri elde eden kişilerin gelir vergisine mahsup edilmek üzere yapılmaktadır. Halbuki gelir vergisinden muaf olan rehberlerin ödemeleri gereken gelir vergisi yoktur. Dolayısıyla, bu kişilere bu işleriyle ilgili olarak yapılan ödemelerden gelir vergisi tevkifatı da yapılamaz. Bir an için, GVK'nın 18. maddesi kapsamındaki işlerden elde edilecek serbest meslek kazançlarının da gelir vergisinden istisna olduğu, bu nedenle bu kazançlar üzerinden de gelir vergisi tevkifatı yapılmaması gerektiği düşünülse bile, anılan maddede bu kazançlardan tevkifat yapılmasını sağlayacak özel hüküm konulmuştur. Keza, benzer bir düzenleme, vergiden muaf esnaflardan alınan mal ve hizmet bedelleri için yapılan ödemelerde de öngörülmüştür. Bu özel düzenleme nedeniyle, vergiden muaf olmasına rağmen, muafiyetten yararlanan esnaflara yapılan ödemelerden de gelir vergisi tevkifatı yapılmaktadır. Halbuki, vergiden muaf olan rehberlere yapılan ödemelerden gelir vergisi tevkifatı yapılmasını gerektirecek özel bir hüküm kanunda yer almamaktadır.
Vergi kanunlarımızda, vergiden muaf serbest meslek erbabı niteliğindeki rehberlerden alınacak hizmetlerin ne şekilde belgelendirileceği konusunda yasal düzenleme yer almamakta ve boşluk bulunmaktadır. Bu gibi durumlarda, hizmeti alan turizm müesseseleri ya da seyahat acentelerince genel olarak yapılan ve vergi idaresince de genel olarak benimsenen uygulama; bu ödemeler için "gider pusulası" düzenlenmesidir. Gider pusulası ile ilgili yasal düzenlemeye bakıldığında, gider pusulasının Gelir Vergisi Kanunu'ndaki esnaf muaflığından yararlanan kişilerden alınan mal ve hizmetler için, malı alan ya da işi yaptıran mükellefin düzenlemesi gereken bir belge olduğu görülür. Bize göre de; yeni bir yasal düzenleme yapılıncaya kadar, rehberlere yapılan ödemelerin gider pusulası ile belgelendirilmesinde fayda vardır.
Gider pusulası ile belgelendirme yapıldığında, uygulamada bu ödemeler üzerinden farklı oranlarda gelir vergisi tevkifatı yapıldığı görülmektedir. Bunun da nedeni; GVK'nın 94.maddesinin 13 no'lu bendinde belirtilen ve hizmet alım bedelleri üzerinden % 10 oranında tevkifat yapılmasını gerektiren yasal düzenlemedir. Dolayısıyla, uygulamada rehberlerden alınan hizmet bedellerinin belgelendirilmesinde gider pusulası kullanıldığı için bu hizmet bedelleri üzerinden % 10 oranında gelir vergisi kesintisi yapılabilmektedir. Halbuki, GVK'nın 94. maddesinin 13 no'lu bendindeki bu tevkifat oranı sadece vergiden muaf esnaftan alınan hizmet bedelleri için geçerli olup, vergiden muaf serbest meslek erbabı niteliğindeki rehberleri kapsamamaktadır. Uygulamada bu tür rehberlerden alınan hizmet bedelleri için rehberlerce serbest meslek makbuzu verilmediği durumlarda çoğunlukla tercih edilen yöntem ise; gider pusulası düzenlenmesi ve vergisel sorumluluklardan yana bir eleştiri ile karşılaşılmamasını teminen, GVK'nın 94. maddesinin 2 no'lu bendi uyarınca % 20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması şeklindedir. Bu tür uygulama, vergisel sorumluluk riskini ortadan kaldırabilecek olmasına rağmen, rehberlerin vergiden muaf olması durumunda, yasal olmayan bir şekilde vergi ödemiş olmaları sonucunu doğurmaktadır.
Öte yandan, rehberlerden alınan hizmet bedellerinin katma değer vergisine tabi tutulup tutulmaması konusunda da farklı uygulamalar görülmektedir. Şayet rehberler, yukarıda açıklanan ve VUK'nun 155. maddesindeki şartlardan en az ikisine sahip değillerse, gelir vergisinden muaf serbest meslek erbabı sayıldıklarından, Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 17/4-b maddesi hükmü uyarınca, bunların ifa ettikleri hizmetler katma değer vergisinden müstesna olacaktır. Dolayısıyla vergiden muaf serbest meslek erbabı olan rehberlere yapılacak hizmet bedeli ödemeleri katma değer vergisine tabi olmayacak ve sorumlu sıfatıyla katma değer vergisi tevkifatına da konu yapılmayacaktır. Ancak uygulamada, vergisel risklerini ortadan kaldırmaya çalışan turizm müesseseleri ve seyahat acentelerinin, rehberlere yaptıkları hizmet bedelleri üzerinden sorumlu sıfatıyla katma değer vergisi tevkifatı da yaptıkları görülmektedir.
Kanımızca, yasal düzenleme yapılmasını da gerektirmesine rağmen, bu düzenlemeler yapılıncaya kadar, konunun tüm yönleriyle açıklanacağı bir tebliğ ya da sirküler ile uygulamada birlik sağlanması faydalı olacaktır.