Regülasyon Nobel’i

Güventürk GÖRGÜLÜ
Güventürk GÖRGÜLÜ PAZARLAMA 3.0 [email protected]

Deregülasyon, ekonomi dünyasında 1980’lerin, 1990’ların ve 2000’lerin en önemli kavramlarından biriydi. Kısaca ekonomide devletin getirdiği kısıtlamaların kaldırılması ve piyasaların serbestleşmesi anlamına gelen bu kavram, yeni liberal düzenin adeta sihirli değneği olarak görülüyordu. 

80’lerde ABD ve İngiltere’de iktidara gelen parasalcı (Monetarist) ekonomik görüşlerin kısa sürede tüm dünyaya egemen olmasıyla, devletin karar alıcı olarak ekonomik faaliyetlerden elini eteğini çekmesi, kararları piyasaya bırakması gerektiği görüşü ağırlık kazanmıştı. Ekonomi, siyaset ve medya dünyasına hakim olan yeni liberal blok, dünyanın geri kalanını, devletin ekonomik faaliyetten çekilmesiyle kaynakların daha etkin dağılacağına ve verimli kullanılacağına, böylece toplumdaki refah düzeyinin de daha büyük bir hızla yükseleceğine kısa sürede ikna etti. 

Bunun sonuçlarını hepimiz yaşadık, biliyoruz. Devletler ellerinde ne kadar ekonomik faaliyet varsa, üçe beşe bakmadan ya sattılar, ya kapattılar. İngiltere’de madenciliğin, demir çelik sektörünün sonu böyle gelirken, Türkiye’de 1990’ların sonuna kadar ayak sürüyerek gelen özelleştirme dalgası, 2000’lerden itibaren tüm kamu işletmelerinin hızla elden çıkartılmasını sağladı. 1980’lerin sonundan 1990’ların ortasına kadar çok yoğun yaşanan özelleştirme tartışmalarında öne çıkan iki önemli konu vardı. Birincisi, bir işletmenin mülkiyetinin kamuda veya özel sektörde olmasının verimlilik üzerinde bir etkisinin olup olmadığı tartışmasıydı. Bu konuda objektif olarak net bir bulgu ortaya koyamamakla birlikte, iktidardaki liberal görüşün, kamu kesiminin kaynak dağılımına müdahil olmaması prensibi, işletmelerin özel sektöre devrini meşru kılıyordu. 

İkinci önemli tartışma konusu ise kamunun elindeki çoğu işletmenin doğal tekel veya oligopol piyasasında faaliyet göstermesiydi. Bu durumda; özel tekel mi daha iyidir, yoksa kamu tekeli mi tartışması ortaya çıkıyordu ki, bu tartışma da gönümüze kadar sonuçlanmış değil... 

Ancak bu tartışmada önemli bir aşamaya gelindiği artık apaçık ortada. Zira 2014 Nobel Ekonomi Ödülü, Fransız ekonomist Jean Tirole’e “Piyasa gücü ve regülasyon üzerine analizleri” nedeniyle verildi. Regülasyon, piyasalarda etkinliği sağlamak amacıyla kamunun müdahalesi anlamına geliyor. Özellikle doğal tekel veya oligopol piyasasında çalışan firmaların bu konumlarını tüketici aleyhine kötüye kullanmamaları ve kaynak dağılımda etkinliğin sağlanması için kamunun getireceği düzenlemeler anlamına geliyor. Yani, dünyaya halihazırda egemen olan liberal görüş, en azından özel sektör monopollerinin ve oligopollerinin de “kamu sektörü gibi” verimsiz çalışabileceğini, bu tehlikeyi bertaraf etmek için de regülasyonun, yani kamu düzenlemelerinin gerekli olabileceğini kabul etmiş durumda. Öyle olmasa 1976’da monetarizmin temel ilkelerini ortaya koyan Milton Friedman’a verilen Nobel ekonomi Ödülü 38 yıl sonra “Regülasyonlara” verilmezdi sanırım. 

Tabii 1980’lerin 90’ların dünyasından farklı olarak günümüzde özelleştirmeler dışında da piyasa koşullarının ortaya çıkardığı özel tekeller ve oligopollere sıkça rastlıyoruz. Bu tür piyasalar için de gerekiyor bu düzenlemeler. Ancak Tirole’ün ödülünün regülasyonların gerekliliği konusundaki çalışmaları nedeniyle değil, regülasyonların nasıl yapılacağı konusundaki çalışmaları nedeniyle aldığını hemen belirtelim. 

Doğal tekel veya benzer nedenlerle eksik rekabet koşullarında çalışan piyasalarda, firmaların piyasa gücünü kullanarak tüketicilerden haksız kazanç elde etmesi ya da olası rakiplerini daha baştan yok edebilme ihtimalleri yüksektir. Bu yüzden de kaynak dağılımının bozulmaması ve etkinliğin sağlanması için devletin böyle piyasalara müdahale ederek düzenleyici rol oynaması gerekir. Ancak sözkonusu düzenlemelerin de piyasada etkinliği azaltması veya kaynak dağılımını bozması ihtimali vardır. Çünkü firmalar karlarını maksimize etmeye çalışırken maliyet ve benzeri üretim koşullarını da herkesten gizlerler. Yani regülasyonlar için aslında devletin elinde yeterli veri yoktur. Zaten Jean Tirole’e Nobel getiren çalışmaları da tam bu noktada yoğunlaşıyor. 

Tirole, oyun teorisi kullanılarak etkin piyasa regülasyonların nasıl gerçekleştirilebileceği ve bilgi eksikliğinden kaynaklanan sorunların nasıl çözülebileceği konusunda yaptığı çalışmalar nedeniyle Nobel Ödülü’ne layık görüldü. Tirole’ün, bu çalışmalarını hem 2004’’te ölen Fransız iktisatçı Jean-Jacques Laffont’la, hem de Amerikalı İktisatçı Drew Fudenberg’le birlikte geliştirdiğini de hemen hatırlatalım. 

Sonuç olarak geçmiş otuz yılın aksine, önümüzdeki otuz yılda özellikle küresel ölçekli şirketlerden başlayarak piyasaların etkin çalışmasını sağlayacak kamusal düzenlemelerin daha fazla konuşulacağı bir döneme adım attık diyebiliriz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Orta vadeli temenniler 21 Eylül 2018