Reform gündemi: 1 / Sağlıklı veri ve net bilgi ivedi reform gündemidir

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

Ülkemizde siyasi irade toplumun yarısının onayını alarak iktidarını pekiştirdi. Siyasetteki yeni durum yeni bir gündeme sahip olmalı. Bize göre, siyasetin yeni gündeminde 9 konuda reformlara ağırlık verilmeli. Bu ilk yazıda önerdiğimiz dokuz başlık ile ilk iki reform alanıyla ilgili düşündüklerimiz yer alıyor. Önerilerin her konu kendi içinde bütünlüğü olsa da yazı tekniği açısından anlatımın bütünselliği aranmamalı, "eklektik" yapıda anlatım kaçınılmaz. Temel amacımız, ülkemizde reform konuları arasında hangilerini önemli bulduğumuzu paylaşmaktır.

İvedi reform yapılması gereğine inandığımız 9 konu şöyle:

    1.    Gücün kullanılmasında "duyguların değil, ilkelerin" yol gösterdiği bir anlayış ayarlaması yapılmalı.

    2.    Kaynak hiyerarşisindeki değişme, "veri ve net bilgi ihtiyacını" öne çıkarıyor; ivedi bir "dinamik envanter" seferberliği ilan edilmeli.

    3.    Bilimsel ve teknolojik değişimlerin "yeni dilinin ve uygulamalarının" kitlelere yaygınlaştırılması sağlanmalı.

    4.    "Hukuk sistemine güvenin" artırılmasına odaklanılmalı.

    5.    Kapsayıcı kurumlar bağlamında "özerk kurumların rolü" netleştirilmeli.

    6.    Teşvik sisteminin "mekan ve sektör-odaklı yapısının proje-odaklı" hale getirilmeli.

    7.    Ucuz-emek ve düşük katma değerli üretimi, "kaliteli emek ve yüksek katma         değerli üretime dönüştürme teşvikleri etkinleştirilmeli.

    8.    "Dış politikada ince ayar" yapılmalı.

    9.    Dünya ekonomisindeki dönemsel gelişmelere yanıt veren "esnek ve dinamik bir programla" büyümenin önü açılmalı.

Sıralanan gündem maddeleri, geçmişteki tutumlardan "ayrışan yaklaşım" gerektiriyor. Bu açıdan bakıldığında, "siyasi kültürün değişmesini" de içeren reformların kolayca hayata taşınmasını bekleyemeyiz. Önemli olan zoru başarmaktır; siyasi iradenin zorlukları aşmak için var olduğunu kabul etmeliyiz, ortak sorumluluklarımızı da ihmal etmemeliyiz.

I - Duygularla değil ilkelerle iş yapma
Siyasette duygular ve ilkelerin rolünü düşündüğümde, İsmet İnönü' nün sık yinelediğim bir sözünü anımsarım: "Siyasette haklı haksız yoktur; güçlü ve güçsüz vardır. Güçlü olan haklı gibi de gözükür. Ama güçlü olanlar ilke, kural ve yasalarla kendilerine sınır çizmezlerse kendi güçleri içinde boğulur. Siyasette bugün hain ilan ettiğiniz yarın kahraman olabilir. Siyasetin bu özünü dikkate alarak tamiri imkansız hatalardan kaçınmak gerekir."

Güç kullanmanın evrensel ilkeleri bellidir: Gücünüzün sınırlarını bileceksiniz. Gücünüzü ne zaman kullanacağınızı iyi hesaplayacaksınız. Gücünüzü kullandıktan sonra size nasıl döneceğini iyi hesaplayacaksınız.

Doğu toplumlarında davranışları yönlendiren "duygusal öz" zaman zaman aşırıya kaçabilmektedir. Kendi kimliğini, bir düşman belirleyerek açıklama eğilimi vardır. 

Doğu toplumlarının bazılarında, kurumsal mekanizmaların yetersizliği, gözetim ve denetim mekanizmaların rasyonel otorite olacak kadar gelişmemiş olması, duyguları aklın önüne geçirebilmektedir.

Bireylerin duygusal davranışlarını öne çıkaran ortam yerine, ortak aklı öne çıkaran ve kuralları işleten sistemin işlevi ve kültürü  kalıcı ve etkin sonuçlar yaratacaktır.

Uluslararası yarışta yer edinmek istiyorsak, eleştirel ve rasyonel aklın sınırlarını genişletmeliyiz.

Toplumun yarısı siyasi iradenin iktidarını onaylamaktadır, ama diğer yarısı da farklı düşünmektedir. Bugünkü yapısı ve kitlelerle olan bağları nedeniyle iktidardan uzak kalanlar, gelecekte farklı programlar oluşturabilir; yeni ittifaklar kurarak alternatifler yaratabilir. Esasen, toplumun geleceği açısından alternatif yaratılmasının önünü açık tutmak siyaseten temel yönelişi olmalıdır.

Unutmamak gerekiyor ki "kaleler sadece savunmak için değil kaçmak için de yapılır". Önemli bütün kalelerin, bir gizli geçidi, sıkışılan anda kaçabilecek bir yolu vardır. Siyaset dilinde de keskin ifadelerle kitlelerin ayrıştırılması yerine, birleşmeye ve uzlaşmaya açık kapı bırakan bir dil kullanılmalıdır.

Siyasette bugün rakip olduklarımız,yarın ortağımız olabilir. Dış ve iç koşulların ne yönde gelişeceğini her zaman kestirmek mümkün değil. Bu açıdan bakarak, yeni uzlaşmalara ve işbirliklerine açık siyaset yapmak için "anlayış ayarı" yapmalıyız; toplumun önemli bir bölümünün, açıkladığımız yönde bir gelişme beklentisi olduğunu düşünüyoruz.

II -Net bilgi olmadan koordinasyon yapılamaz
Bağlantıları sıklaşan, bağımlılıkları artan günümüz toplumlarında maddi ve kültürel zenginlik üreterek insan yaşamını kolaylaştırmanın üç temel koşulu var: Net bilgi sahibi olmak, etkin koordinasyon yapmak ve odaklanarak kaynakları verimli kullanmak.

Bugün rekabet edebilir üretim yapabilmek için iş çevresinin kaynak hiyerarşisindeki değişmeyi iyi okumalı ve anlamalıyız. Bilgi, üretim sürecinde her zaman önemi korumuştur, ama bugünkü ağırlığını son çeyrek yüzyılda kazanmıştır. Bugün kaynakların etkileri ve ağırlık dereceleri şöyle sıralanıyor:

    •    Sağlıklı veri ve net bilgi
    •    Nitelikli, yenilikçi işgücü
    •    İleri teknolojik gelişme, uygulama hüneri ve yaratıcılık.
    •    Yeraltı ve yerüstü kaynaklar
    •    Nitelikli fiziksel altyapıların varlığı.

Bilginin rekabet gücünün özüne yerleşmesi, sağlıklı ve net bilgi üretimini, ülke yönetimiyle doğrudan ve dolaylı ilgisi olan herkesin ortak sorumluluğu haline getiriyor.

"Kapsayıcı yaklaşımı" benimser, katılımcı, paylaşımcı ve uzlaşıcı olursak, zor gibi gözüken sağlıklı veri ve net bilgi sorununu çözecek potansiyelleri değerlendiriz.

Ortak değerler üzerinde birleşerek, ortak iradeyi güçlendirmek, ortak yararımızı en çoğa çıkarmak, ortak projeler üzerinde anlaşarak, ortak kurumlar geliştirmek istiyorsak, yeni ve kapsayıcı yaklaşımın bizi ayıran özelliklerimizden çok, birleşen özelliklerimizi öne çıkarmasını sağlamalıyız. Ortak özellikler belirlerken, soyut konular yerine "proje odaklı" tartışmalar yaparsak amaçlara daha kolay ulaşırız. Proje alanlarının keşfi, yatırımların tanımlanması ve uygulamalarda güçlerin birleştirilmesi, ancak erişilebilen net bilginin artırılmasıyla mümkün.

Sayıştay'ın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2014 Yılı Raporu' nda, 9 milyar lirayı aşan harcamanın bilgi eksikliği nedeniyle nasıl gözetlenip denetlenemediği net biçimde anlatılıyor.

Ülkemizde "kayıt dışı uygulama" olması gerekenden çok fazla.

Kamu gelirleri, önemli ölçüde "dolaylı vergilerden" sağlanıyor.

Teşvik sisteminin kapsama alanı genişlediği, aktarılan kaynak miktarı arttığı halde, izinler verilirken, uygulama aşamaları izlenirken ve uygulama sonrası denetlenme yapılırken "net bilgiye erişen mekanizmalar" işletilemediğinden gerekli etkiler yaratılamıyor.

Bütün reform çabalarının başarılı olması "net bilgi üretimi" gerektirir. Siyasi irade, ülkenin potansiyellerini değerlendirecek reformlar yapacaksa, önce "dinamik envanter mekanizmaları" oluşturarak, "sağlıklı veri ve net bilgi bazını" güvenilir hale getirmelidir.

Haftaya, çağımızı anlamanın dili, hukuk sistemi ve özerk kurumlardaki reform ihtiyacını tartışacağız.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar