Referandumun verdiği mesajlar

Orkun GÖDEK
Orkun GÖDEK Bakış Açısı

Olur mu olmaz mı, zamanı mı değil mi derken 55.3 milyon kayıtlı seçmen ile 16 Nisan günü halk oylamasına gittik. Resmi olmayan sonuçlara göre seçmenin %51.43’lük kısmı ‘evet’ diyerek anayasanın 18 maddesinde değişiklik yapılmasına onay verdi. Seçime katılım oranı toplamda %85.5 olurken, kimi değerlendirmelere göre ülkenin doğusunda rakam daha düşük seviyelerde gerçekleşti. ‘Evet’ ve ‘hayır’ kanadının arasındaki oy farkı yaklaşık 1.4 milyon olurken, 800 bin düzeyinde oy da geçersiz sayıldı.

Sandık sonuçlarının kayda değer matematiksel sonuçları olduğunu söylemek mümkün. ‘Evet’ kanadında yer alan siyasi hareketlerin Kasım 2015’te gerçekleştirilen seçim sonucuna göre beklenenin altında oy aldığını görüyoruz. Her ne kadar yerel ve genel seçimler arasında seçmen tercihinin ayrışma gösterdiğini söyleyebiliyorsak, aynı durum referandumlar için de geçerli. Seçmen kararlarının partiler arası geçişkenliği %5-10 arasında değişim gösterebiliyor. Ülkenin batısından iç kesimlerine geçildikçe haritanın farklılaşma göstermesi durumunu bu kez doğu ve güney doğu bölgelerde gördük. Ağustos 2015 sonrasında yürütülen hendek operasyonları bölge halklarının politik tercihlerinde de değişikliğe neden olmuş. Bahse konu il ve ilçelerde Kasım 2015’te AK Parti’nin kazandığı oy rakamının üzerinde ‘evet’ tercihi ile karşılaşmak mümkün. Değişim öylesine güçlü ki bazı ilçelerde 5 kat artış söz konusu.

Siyasete dair analizler gelecek dönem içerisinde daha kapsamlı bir şekilde alanında uzman kişi ve kurumlarca yapılacaktır. Hikayenin fiyatlama tarafında yer alan bizler içinse öncü mesajlar net; toplumun duruşu siyasi kesimin uzlaşması ve gerginliği azaltmasından yana. Bunu ‘evet’ ve ‘hayır’ oyları arasındaki yakın farktan teyit etmek mümkün. Sandığa gidilmesi durumu dünyanın neresinde olursanız olun yatırımcılar açısından risk kavramı olarak değerlendirilmektedir. Bunu yakın geçmişte İngiltere, ABD, İtalya, Avusturya ve Hollanda’da tecrübe etme şansımız oldu. Bir süredir de Fransa’ya dair haber akışı ile birlikte hikayenin şekillenme sürecini yakından izliyoruz. Buradan hareketle referandum sonrası için yakın vadede önemli bir risk unsurunun masadan kalktığından söz edebilir miyiz? Evet. Ancak gerek dışarısı ile olan fiyatlama entegrasyonumuz, gerekse de kendimize has konu başlıklarımız nedeniyle riskin ortadan kalkması ile beklenen iyimserliğin kısa vadeli olmasını düşünebiliriz. Nitekim Pazartesi günü gerçekleşen fiyatlamalar da böylesi bir resmin oluşması şeklindeydi. Her ne kadar yurt dışı piyasaların bir kısmı Paskalya Bayramı nedeniyle kapalı olduğundan işlem hacmi düşük olsa da genel eğilim için fikir sahibi olmamıza imkan tanıdığını söylemek mümkün. Ayrıca beklentinin büyük kısmının fiyatlandığı da unutulmasın.

Piyasa işlemcileri kısa vadeyi fiyatlamayı ve miyop duruşu korumayı severler. Bu da çoğu zaman bir sonraki adımın görülmesi ve değerlendirilmesine engel olur. Referandum sonrasında gerçekleşecek işlemler için de böylesi bir riskin olduğunu unutmamak gerek. Tasarruflarımızın düşük olmasından kaynaklı dış finansmana olan ihtiyacımız maalesef bir süre daha devam etmek zorunda. Bu da yabancı sermayenin içeriye çekilmesi zorunluluğunu muhafaza ediyor. Enflasyon kimi değerlendirmelere göre yılın ilk yarısında çift hanede yüksek seyrini korumaya devam edecek. Türk lirasında TCMB’nin yürürlüğe koyduğu sıkılaştırma adımları ile birlikte nispeten istikrar sağlanmış gibi görünse de para politikasının sürdürülebilirliğine dair soru işaretleri hala daha telaffuz ediliyor. Geçtiğimiz yılın son çeyreğinde kamuoyu ile paylaşılan Orta Vadeli Program’da yer aldığı üzere bütçede sahip olduğumuz genişleme alanı avantajını kullanmaya devam ediyoruz. Mali disiplinin bozulduğuna dair şu an için kesin kanı yok. Genişlemenin büyümeye olan katkısını rakamlardan görmek mümkün. Durumun hangi ölçekte sürdürüleceği ve özel sektörün yatırımları artırarak büyümeye ivme kazandıracağı soruları masadaki yerini bir süre daha koruyacak. Dışarıda en yakın vade konu başlığı Fransa cumhurbaşkanlığı seçimi. 23 Nisan ve 7 Mayıs tarihlerinde iki ayaklı seçimin ardından Haziran’da vekil seçimi izlenecek. Popülizm yükselişi Avrupa Birliği’nin Almanya’dan sonraki en önemli üyesinde ivme kaybedecek mi yoksa korkulan olacak ve euronun dağılım süreci hızlanacak mı? Tüm bu akıştan uzakta kalmamız beklenmemeli.

Yeni fiyatlama düzeni “yoğun haber akışı-hızlı karar alma” zorunluluğu getiriyor. Süreç içerisinde beklenti ve gerçek arasındaki ayrımın flulaşması yatırımcıları ters ayakta bırakıyor. Jeopolitik riskler, politika, askeri harekatlar, para politikaları… Bir hikaye bitmeden diğeri başlıyor. Hepimize kolay gelsin.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
ECB hamleleri ve riskler 14 Eylül 2019
GOÜ heyecanı her yerde 07 Eylül 2019
Beklemekle oluyor mu? 17 Ağustos 2019