Referandum öncesi ve sonrası

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI [email protected]

Tarihi önemi olan bir kavşağa gelmiş sayılırız. Gelecek haftanın sonunda sandıklara gideceğiz ve ülkenin anayasal düzeni hakkındaki görüşlerimizi oya çevireceğiz. Olağan bir seçim sürecine kıyasla daha gerilimli bir süreç yaşadık. Önümüzü görmekte zorlanır hale geldik. Dolayısıyla, ekonominin geçtiğimiz birkaç ayı pek rahat geçirdiğini söylemek zor. Bu dönem belirsizliğin yoğunlaştığı, risklerin arttığı, risk algısının bozulduğu buna bağlı olarak riskten kaçma eğiliminin yükseldiği bir dönem oldu bu. Ekonomiden gelen bazı sinyaller de artan asabiyeti besledi. Örneğin, işsizlik verileri ekonominin pek de sağlıklı bir zeminde hareket etmediği izlenimini verdi. İşsizlik oranının sık rastlamadığımız noktalara yükselmiş olması ve bu durumun genç nüfus, eğitilmiş işgücü gibi alt kategorilerde daha da olumsuz bir resim çizmesi tedirginliği daha da arttırdı. Enflasyon açısından da ortaya çıkan tablo da benzer etkiler yarattı. Yeni veriler son üç ayda enflasyonun hızlandığına işaret ediyordu. Gerilimli bir seçiş süreci yaşayan toplum için bu daha da gerginliği besleyen bir bilgiydi kuşkusuz. Dış ödemelerde ortaya çıkan yeni tablo da tedirgin edici bir başka durum oldu. Dış açıkta birkaç yıldır devam eden daralma eğilimi önce yavaşlamış ve yılın başında ters yöne dönmüştü. Eskiden olduğu gibi, gittikçe büyüyen cari işlem açıkları ve bunun finansmanı ile uğraşmak zorunda kalacağımız anlamına geliyordu bu. İyimserliği zedeleyen başka bir görüntüydü bu. Gerilimi besledi.

Referandum öncesinde ekonomide gözlenen bu gelişmeler sonraki döneme önemli belirsizlikler aktarıldığına işaret ediyordu. Referanduma gidiş sürecinde zaten koyulaşmış olan belirsizlik ve risk bu görüntü ile daha da yükseldi. Referandum gerilimi nedeniyle bu durumun daha da pekişerek karar gününe kadar devam edeceğini söylemek mümkün. Bu tür beklemelerde piyasalar kazanç fırsatları sunduğu kadar risk olasılıklarını da yükseltir. Bu nedenle son bir haftada tedbiri elden bırakmadan sürecin tamamlanmasını beklemek, riski yüksek pozisyonlardan kaçınmak doğru olur.

Referandumun sonucu şu anda belli değil. Halkoyu yoklamaları sonucun bir birine çok yakın olacağını söylüyor. Bunun önceki dönemin gerilimli iklimini ne kadar değiştireceği siyasetçilerin ferasetine kalacak. Ayrıştırıcı ve ötekileştirici siyasi söylem büyük olasılıkla yumuşayacaktır. Bu becerilebilirse siyasi söylem ve eylem de referandum öncesindeki gerilimi ve risk algısını da yumuşatma yönüne devinecektir. Bunun uzun süreceğini sanmıyorum. Çok geçmeden yeni söylemler ve yeni riskler gelecektir. Bunda kimsenin tereddüdü olmasın. Siyasetin doğasında var bu. Örneğin, şimdilerde çok konuşulan, referandum sonrasında yeni bir seçime gitme olasılığı böyle bir durum. Yeni seçim yapılması şart da değil. Böyle bir olasılığın siyasi aktörler tarafından dile getirilmesi dahi siyasi yeni bir risk algısının oluşmasına ve fiyatlanmasına neden olacaktır. Kısmen de olsa referandum sürecine benzer bir iklime geri dönüleceği, benzer beklentilerin, risk algılarının ve gerilimlerin yeniden oluşacağı anlamına gelir bu.

Oysa, şu günlerde iktisadi aktörlere egemen olan beklenti referandumu geride bırakıp, gerilimi azaltacak, normalleşmeyi sağlayacak bir siyasi iklimin oluşturulmasıdır. Böylece, özellikle finansal fiyatlar üzerindeki risk primi düşecek, yatırım imkanları daha net olarak değerlendirilebilir hale gelecek ve ekonomi normale doğru hareket edecektir. Gerginliği sonlandırıp böyle bir sürece yönelmek gelecek için ekonomiye bir ufuk çizmeyi de yapılabilir hale getirir. Böyle bir ufku uzun zamandır kaybettiğimizi biliyoruz. Ufkun kaybolması yatırım ortamını belirsizleştirir. Bu durumda özel aktörlerin yatırımlarını erteledikleri de bilinen bir tercihtir. Referandum sonrasında öncelikle bunun düzeltilmesi gerekir.

Normalleşme için salt içerideki gerilimleri ve çatışma tehditlerini ortadan kaldırmak yetmez. Geçtiğimiz dönemde kendi dışımızla olan ilişkilerimizin de bozulduğunu, bunun son aylarda daha da yoğunluk kazandığını ve önemli ortaklarımız ile ilişkilerimizin gerildiğini biliyoruz. Bunun içerideki algıyı da önemli ölçüde bozduğu biliniyor. Şimdi eksiksiz bir normalleşme için bütün bunların bunun düzeltilmesi gerekiyor. Dış koşullardaki hareket dinamiğinin değişiyor olması bu noktayı daha da önemli hele getirmektedir. Dünya ekonomisinin kartların yeniden dağıtıldığı, ilişkilerin yeniden tanımlandığı buna uygun bir ortaklık deseninin yeniden biçimlendiği yeni bir döneme doğru hareket ettiği görülüyor. Bu dinamiğe ayak uydurmak ulusal çıkarlarımız açısından en uygun seçenektir. Referandum sonrasında ortamın yumuşatılması buna da imkan verecektir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018