Reel kur, ihracat hacmi ve sanayi üretimi
Geçen sene ortalarından itibaren, kurlar iç ve dış siyasi sebeplerle yükselişe geçti. Yani TL nominal olarak değer kaybetti. Bu nominal değer kaybı reel kurlara da yansıyınca reel kurlar da değer kaybetti. Ancak bu değer kaybı, TL zaten aşırı değerli olduğu için ‘normale dönüş’ manasına geliyor.
Normal (ya da literatürdeki tabiriyle ‘temel’) değerin ne olabileceği üzerinde geçen yıl Ağustos ayında bu köşede bazı hesaplar yapılmıştı. Bugün şu kadarını (tekrar) söyleyelim ki, Türk lirasının en azından bugünkü reel değerini orta uzun vadede korumamız gerekiyor. Bunu yapabilirsek, orta vadede cari dengenin sürdürülebilir hale gelmesiyle ilgili ilk ve en önemli faktörlerden birisini sağlamış olacağız.
Peki, reel kurun ‘normale’ doğru yönlenmesi reel ekonomi ve dış ticarette olumlu sonuçları veriyor mu? Cevap evet. Ocak ayında gelen sanayi üretimi ve dış ticaret rakamları bu görüşü kuvvetle destekliyor. Bir köşe yazısında bunu ancak grafiklerle bazen de basit korelasyon hesaplarıyla gösterebiliyoruz. Bugün grafiklerden inceleyelim.
Birinci soru: reel kurların son dönemdeki değer kaybı, Türk şirketlerinin ihracatını olumlu etkiliyor mu? Aşağıdaki grafikten takip edelim. 2011 yılının ilk yarısında reel kur yüzde 15 civarında değer kaybetmiş. Bu tür bir değer kaybının belli bir gecikmeyle ihracatta reel artışa sebep olmasın bekliyoruz. Nitekim, yaklaşık 2012 yılının s6 ay gecikmeden sonra, 2012 yılının ilk aylarından itibaren ihracat hacmi (yani uluslararası fiyat hareketlerinden arındırılmış reel ihracat) ciddi büyüme artışları (yani ihracat seviyesinden öte, ihracatın büyüme rakamlarının yükselmesi) kaydetmiş.
Aynı dönemde reel kur yavaş yavaş yükselmiş; tarihi zirvelere çıkmış. Bu da gecikmeli olarak ihracatın yıllık büyüme oranlarını düşürmüş. Öyle ki, 2013 yılında reel hacimlerde düşüş ortaya çıkmış. Bu rakamlara altın ihracatı da dahil olduğu için ihracattaki hem çıkış hem de inişler daha keskin gözüküyor.
Ardından, 2013 ortasından başlayarak TL tekrar reel değer kaybetmeye başlamış; bu da yaklaşık 6 aylık bir gecikmeyle reel ihracat büyümesini tekrar yukarı doğru itmeye başlamış.
Demek ki, bu verilere bakılırsa, reel kur kaybı ihracatçılarımızın önceki dönemde kaybettiği rekabetçi güçlerinin bir miktarını tekrar kazanmalarına yardımcı olmuş. Bu arada, Avrupa’daki zayıf da olsa canlanma emmareleri de ihracatçımıza destek olmuş olabilir.
Aşağıdaki ikinci grafik ise, reel kurlar ile, bu kez, sanayi üretimini karşılaştırıyor. Bu grafikte de, sanayi üretimindeki büyüme ile ihracat hacmindeki hacmin 2012 yılındaki seviye farkı hariç birbirine çok uyumlu hareket ettiğini gösteriyor. Geçen hafta, sanayi katma değerinin ve toplam değerinin ihracat ve toplam hasıla içinde çok önemli paya sahip olduğunu rakamlarla bahsetmiştim. Dolayısıyla bu eş-hareket pek sürpriz olmamalı.
Sanayi üretimi, iç talep, stok hareketleri ve ihracatın seyri tarafından belirleniyor. Bazı dönemlerde, 2012 yılının büyük kısmında olduğu gibi, sanayi üretimi ile ihracat arasındaki ‘makas’ açılabiliyor. Ancak bazı dönemlerde de bu iki seri birbirine çok yakın hareket edebiliyor. Son ayları böyle yorumlayabiliriz. İç talep gerilerken, reel kur ve dış pazardaki nisbi canlanma ihracatı, ihracat da sanayi üretimini tetikleyebiliyor.