Reel kur endeksi 120,2 oldu. Merkez ne yapabilir?

Fatih ÖZATAY
Fatih ÖZATAY EKONOMİDE UFUK TURU [email protected]

 

Fiyat istikrarı ve finansal istikrar temel hedefleri çerçevesinde, yetkililerin yaptıkları son açıklamalar dikkate alındığında, şu an için Merkez Bankası'nın üç hedefi olduğunu anlıyoruz. Birincisi, enflasyonun yılsonunda yüzde 5'e yaklaşmasını hedefliyor. İkincisi, yurtiçi kredi artış oranının yüzde 15 civarında kalmasını istiyor. Üçüncü hedef ise, aşağıda daha ayrıntılı biçimde üzerinde duracağım liranın reel değeri üzerine.

Bu haftanın ilk iki günü üç hedefe ilişkin son gelişmeleri öğrendik. Tüketici enflasyonu ocak ayında tahminlerin üzerinde artarak yüzde 7.3'e çıktı. 2009'dan bu yana ise yüzde 7.6'lık bir ortalama etrafında dalgalanıyor. Ocak ayında ulaşılan değer, bu ortalamaya çok yakın. Temel enflasyon (I göstergesi) ise aralık ayında yüzde 5.8 düzeyindeydi, ocakta yüzde 5.7 oldu. Onun 2009'dan bu yana geçen süredeki ortalama düzeyi ise 5.4. Dolayısıyla, enflasyon cephesinde yeni bir gelişme yok; her şey alışageldiğimiz biçimde sürüyor. Ocak ayının dördüncü haftasına ait kredi gelişmelerini de biliyoruz. Buna göre Merkez Bankası'nın yaptığı gibi ölçüldüğünde toplam yurtiçi kredi yıllık artış oranı ocak ayında yüzde 20 düzeyinde.
 

Kısacası, hem enflasyon hem de kredi artış oranı hedeflerin üzerinde. Ancak enflasyona şimdilik bir tepki vermesi gerekmiyor Merkez Bankası'nın. Zira daha bir hafta önce açıkladığı yılsonu enflasyon tahmini yüzde 5.3 düzeyinde ve hedef ile uyumlu. Kredi artış oranındaki artışa karşı ise, son Para Politikası Kurulu toplantısında zorunlu karşılık oranlarını sembolik bir düzeyde yükseltti. Yüzde 20 düzeyinin kalıcı olma eğilimi göstermesi halinde şubat ayındaki toplantıda zorunlu karşılık oranlarını daha fazla artırması beklenir.

Üçüncü hedefe gelince, Merkez Bankası liranın reel olarak değerlenmesini istemediğini defalarca açıkladı. Liranın reel olarak ne kadar değerli ya da değersiz olduğunu ölçen endeksleri var Merkez Bankası'nın. Bu endekslerden çeşitli ülkelerin tüketici enflasyonlarını ve döviz kurlarını temel alan reel efektif kur endeksi (REKE) artık ön planda. Bu endeksin aldığı değerlerin giderek yükselmesi, liranın reel olarak değerlendiği anlamına geliyor.

Merkez Bankası REKE'nin 120'nin üzerine çıkmasından hoşlanmayacağını defalarca açıkladı. Son olarak Merkez Bankası Başkanı, yeni yılda uygulanacak para ve kur politikasını açıklarken, 120'nin hassas bir eşik olduğunun altını çizdi. REKE'nin 120-125 arasında dolaşması ılımlı bir tepkiyi, 125'in üzerine doğru yönlenmesi ise şiddeti giderek artan bir tepkiyi doğuracak.
 

Dün ocak ayı REKE değeri açıklandı: 120.2. Merkez Bankası'nın tepkisi ne olabilir? Önce endeksin değerinin 'ılımlı tepki bölgesinde', hatta onun da sınırında kaldığına dikkat etmek gerekiyor. İkinci dikkat edilmesi gereken ise, Merkez Bankası'nın zaten bu gelişmeyi öngörerek ocak ayındaki Para Politikası Kurulu toplantısında bazı kararlar almış olması. Hem faiz koridorunun alt sınırını sınırlı ölçüde aşağıya çekti hem de döviz cinsinden zorunlu karşılık oranında az da olsa bir artışa gitti.

Üçüncü olarak dikkat etmemiz gereken nokta şu: Avrupa'da finansal sorunlar açısından en kötünün geride kaldığı algılamasının yaygınlaşması uluslararası risk alma iştahını son aylarda yükseltti. Bizim gibi ülkelere daha fazla dış kaynak girişi anlamına geliyor bu gerçekleşme. Artan döviz arzı, döviz kuruna aşağıya doğru baskı oluşturuyor; lira değerlenme eğilimine giriyor. Ancak son günlerde İtalya'dan ve İspanya'dan siyasi belirsizliğin arttığına dair haberler geliyor. Bu gelişmelerin sürmesi risk alma iştahını da olumsuz etkileyecektir.

Bu üç nokta göz önüne alındığında, önümüzdeki haftalarda aksine bir gelişme olmadıkça, Merkez Bankası'ndan REKE'ye belirgin bir tepki beklememek gerekiyor. Bir tepki gelirse sınırlı olacaktır. Mesela döviz mevduatları için zorunlu karşılık oranını sınırlı ölçüde artırabilir. Rezerv opsiyon katsayısında hala bir oynama alanı kaldıysa, küçük bir artışa gidebilir. Bir de faiz koridorunun alt sınırında yine çok sınırlı bir indirim olabilir. Bu sonuncusunun gerçekleşme ihtimali daha az. Elbette hiç tepki gelmeyebilir de. Ancak, gelecek toplantıya kadar lirada değerleme eğilimi iyice belirginleşirse o zaman verilecek tepkinin dozu bir miktar artacaktır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Havuz problemi 01 Ağustos 2018
Elbette zor ama mümkün 20 Haziran 2018
Bazı basit gerçekler 06 Haziran 2018