Reel getiri adeta unutuldu, bunun da etkisiyle tasarruflar bir yıldır ye

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

 

Tasarruf sahibi, özellikle de küçük tasarruf sahibi uzunca bir süredir adeta "kıvranıyor"; elindeki üç beş kuruşu nasıl değerlendirebileceğinin, çok para kazanamasa bile en azından anaparayı nasıl koruyabileceğinin hesabını yapıyor. Ama bir türlü olmuyor… Altın dışındaki yatırım araçları birkaç yıldır para kazandırmıyor, hatta anapara bile reel olarak eriyor.


TÜİK, geçen hafta sonu başlıca finansal yatırım araçlarının mart ayı sonundaki getiri durumunu açıkladı. Buna göre, mart ayı itibariyle son bir yılda reel getiri yalnızca altın ve dolarda elde edilmiş durumda. Bu dönemde tasarrufunu altın alarak değerlendirenler enflasyonun etkisi çıkarıldıktan sonra yüzde 20.7, dolar alarak değerlendirenler yüzde 2.57 kazanç sağlamış. Son bir yılda borsada oluşan reel kayıp yüzde 12.1'i bulmuş, euro yüzde 3.28, mevduat da yüzde 3.24 kayba yol açmış.

Borsadaki kayıp bu yılın ilk üç ayındaki getiriyle biraz törpülenmiş aslında. Hisse senetleri, bu yılın ilk üç ayında reel olarak yüzde 13.94 getiri sağladı. İlk çeyrekteki bu getiri sayesinde son bir yıldaki kayıp yüzde 12.1'e geriledi.

Altın fiyatları her ne kadar son bir yıldaki getirisi açısından göz kamaştırıyorsa da, aradaki dönemlerde yatırım yapanların kazanç sağlamak bir yana zarardan kurtulamadıkları görülüyor. Altın, mart ayı itibariyle son bir yılda reel olarak yüzde 20.7 değer kazandı. Ancak, altın mart ayında yüzde 2.53, bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 3.92, mart itibariyle son altı ayda ise yüzde 12.46 zarar ettirdi. Dolayısıyla getiri değerlendirmesini yaparken yalnızca iki döneme bakmak yanıltıcı olabiliyor. Örneğin altı ay önce altın almış ve mart sonuna gelindiğinde reel olarak yüzde 12.46 zarar etmiş bir tasarruf sahibinin bu zararını çıkarıp ne zaman kara geçebileceğini bilebilmek mümkün değil.

Bu noktadan hareketle, bir gerçeğin altını bir kez daha çizmekte yarar var. Sabit getirili tasarruf araçlarındaki getiri kimseye çok büyük kazançlar sağlamaz sağlamasına ama, en azından anapara, nominal getiri enflasyonun altında kaldığı ölçüde erir. Oysa sabit bir getirisi olmayan hisse senedi, döviz ve altın gibi yatırım araçlarından çok yüksek getiri elde etmek mümkün olduğu gibi, çok yüksek düzeyde zarar riski de her zaman için var. Yani bir dönem anaparanın önemli bir kısmını bile kaybetme riski söz konusu.

Tasarrufların sabit getirili olmayan araçlarda değerlendirilmesi sırasında ticaretteki "alırken kazanmak" ilkesine uymaya çalışmak gerekiyor kuşkusuz. Ama kabul etmek gerekir ki bu ilkeye uymayı herkes istiyordur da, gerçekleştirebilen azdır. Hele hele küçük tasarruf sahiplerinin genellikle hiç de profesyonel olmayan yaklaşımlar sergiledikleri dikkate alınırsa…

Tasarruflar artmıyor

Hemen her ilacın az ya da çok yan etkisinin olması gibi, ekonomideki bazı uygulamaların da yan etkisinden kaçınılamıyor. Türkiye, faiz oranlarını düşük tutmaya çaba gösteriyor; hatta Başbakan Erdoğan, reel faizin sıfır olmasını istiyor. Kaldı ki son dönemde reel faiz sıfır değil, negatife bile dönmüş durumda. Enflasyon, tahminlerin ötesinde bir düzeye ulaşarak nominal faizi aşınca, reel faiz de negatife inmiş bulunuyor. Ama bu durumun yan etkisi olarak tasarruflar yerinde saymaya başlıyor.

Yurtiçinde yerleşiklerin TL cinsi tasarrufları mart ayı itibariyle son bir yılda yalnızca yüzde 4.4 artmış durumda. Bu dönemde TL cinsi mevduat yüzde 5.5, TL cinsi devlet iç borçlanma senetleri yüzde 7.4, hisse senetleri yüzde 3.3 artış gösterdi. Buna karşılık yatırım fonları yüzde 12.1; repo, yabancı para devlet iç borçlanma senetleri ve eurobond toplamından oluşan tasarruflarda yüzde 4.5 gerileme oldu.

Hisse senedi portföyü, söz konusu bir yıllık dönemde senet fiyatları gerilememiş olsa, yüzde 3.3'ten daha fazla artacaktı. Hisse senedi portföyündeki büyümenin yüzde 3.3'te kalmasında senet fiyatlarının gerilemesinin de etkide bulunduğunu kabul etmek gerekiyor.

Yurtiçinde yerleşiklerin döviz tevdiat hesapları ise mart itibariyle son bir yılda adeta hiç değişmedi. Döviz hesapları, son bir yıllık dönemde yüzde 0.2 oranında azaldı.

Türk halkının yastık altında 5-6 bin ton altını bulunduğu tahmin ediliyor. Bu altının piyasa değeri yaklaşık 300 milyar dolar. Hükümet, "Bu altının yüzde 10'unu ekonomiye kazandırabilsek, ne güzel olur" düşüncesinde; ama, zor…

Yurtdışındakilerin tasarrufu azaldı

Yurtiçinde yerleşiklerin TL cinsi tasarrufları son bir yılda yüzde 4.4 oranında da olsa artarken, yurtdışında yerleşiklerin tasarrufunda yüzde 4.1'lik gerileme oldu. Yurtdışında yerleşiklerin Türkiye'deki portföylerinde ilk sırada yer alan hisse senedinde son bir yılda yüzde 13 gerileme ortaya çıktı. Bu gerileme, büyük ölçüde söz konusu dönemde hisse senedi fiyatlarında yaşanan gerilemeden kaynaklandı.

Portföy büyüklüğünde ikinci sırada bulunan devlet iç borçlanma senetleri hemen hemen aynı düzeyde kaldı. Yurtdışında yerleşiklerin DİBS portföyü son bir yılda yalnızca yüzde 0.3 arttı.
Mevduatta yüzde 42 artışın yaşandığı son bir yılda, toplam portföy içinde çok küçük bir yer tutan eurobonddaki gerilemenin oranı ise yüzde 57.1'e ulaştı.

Tasarruflar artmıyor, tüketim canlı

Tasarruf sahibi tüketiminden kalan parayı değerlendirme konusunda ikileme düşüyor. Bu para mevduat gibi, devlet iç borçlanma senedi gibi bir yatırım aracına bağlandığında elde edilecek reel getirinin negatif olma olasılığı yüksek. Getirinin yüksek olabileceği alanlar yok değil, var; sabit getirili olmayan hisse senedi, döviz ve altın gibi. Ama bu alanlarda da risk fazla.

Faizin enflasyonun altında kalması yüzünden bugünün 100 lirası, bir yıl sonra 101-102 liraya bile çıkmayacak, belki de 99 liraya inecek. Sabit getirili olmayan araçlara yatırım yapıldığında ise anapara belki de çok daha fazla eriyecek. Bunu dikkate alan vatandaş, "Öyleyse" diyor, "Ben bu parayı harcarım, böylesi daha iyi". Ve de harcıyor…

Sonra da ekonomi yönetimi, zaman zaman "ekonomi fazla ısınıyor" diye, zaman zaman "tasarruf oranı düşük, bu da cari açığımızı artırıyor" diye önlem almaya çalışıyor. 

 

Yurtiçinde yerleşiklerin toplam tasarrufu adeta yerinde sayıyor   
 DTHTL mev.TL DİBSH.senediYat.fonuDiğer(*)TL cinsi 
 (Milyon $)(Milyon TL)(Milyon TL)(Milyon TL)(Milyon TL)(Milyon TL)tas.toplamı
2010 Aralık 93.654380.51760.86456.04830.9807.138535.547
2011 Mart 99.700394.77864.19060.58430.8427.548557.942
2011 Haziran 98.115411.21863.79361.61631.1338.113575.873
2011 Eylül 92.618414.54064.39357.00029.7338.563574.229
2011 Ekim 98.047408.03165.39257.60329.0878.635568.748
2011 Kasım 94.740409.73966.59951.04428.7829.075565.239
2011 Aralık 94.775417.29967.03753.07227.0517.842572.301
2012 Ocak 99.085416.71568.33357.02427.6057.852577.529
2012 Şubat101.559412.30868.30359.89027.0797.270574.850
23 Mart 201299.466416.50268.95162.56727.1217.210582.351
Değ.(%) Mart 12/11-0,25,57,43,3-12,1-4,54,4
(*) Repo, yabancı para DİBS ve Eurobond       

 

 

Yurtdışında yerleşiklerin Türkiye'deki portföyleri azaldı (Milyon dolar)
 H.senediDİBSEurobondMevduatToplam
2010 Aralık 70.94431.8061.1098.637112.496
2011 Mart 67.34137.3641.03310.732116.470
2011 Haziran 62.61340.05352711.507114.700
2011 Eylül 52.00933.85349713.00399.362
2011 Ekim 53.47135.14448512.500101.600
2011 Kasım 45.41732.68241212.17190.682
2011 Aralık 45.58035.75140613.21994.956
2012 Ocak 53.60036.54641514.126104.687
2012 Şubat 56.70137.15546214.510108.828
23 Mart 201258.57437.48844315.240111.745
Değ.(%) Mart 12/11-13,00,3-57,142,0-4,1

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar