Reagan ve Trump ışığında TCMB’nin hamlesi
Trump’ın ‘‘Dolar çok güçlü’’ açıklamasından sonra, Hazine Bakanı adayı Mnuchin de ‘‘Aşırı değerli dolar Amerikan ekonomisi için zararlı’’ ifadesini kullandı. Dolar endeksindeki mevcut yükseliş trendi 2014’ün üçüncü çeyreğinde başladı. Endeks o dönemden beri yüzde 30 yükseldi. Doların bundan sonraki kaderi Trump’ın uygulayacağı ekonomi politikalarına ve Fed’in atacağı adımlara bağlıdır.
Çin’i döviz manipülatörü olarak nitelendireceğini söyleyen Trump bu sözünü henüz tutmadı. Ancak seçim kampanyasında vurguladığı gibi, kurumlar vergisi oranını yüzde 35’ten yüzde 15- 20 bandına indireceğini açıkladı. ABD’nin Çin’le ilişkileri önümüzdeki dönemde inişli çıkışlı olabilir. Fakat genişletici maliye politikasından, yani altyapı harcamalarının artırılmasından ve vergi indirimlerinden vazgeçilmeyeceği görülüyor. Trump’ın ekonomik vaatleri, 1981-1989 döneminde ABD başkanı olan Ronald Reagan’ın seçim kampanyasındaki söylemini anımsatıyor. Reagan’ın kampanyasının sloganı ‘‘arz yönlü ekonomi’’ idi. Genel olarak arz yönlü ekonomi; üretimi artırmak için vergilerde indirim yapılmasını, regülasyonların (kuralların) gevşetilmesini öneriyor. Arz yönlü iktisatçılar, bu politikalarla üretimin artacağını ve ucuzlayacağını ileri sürüyor. Ronald Reagan başkan olduğunda Amerikan ekonomisinde durgunluk vardı. Reagan, resesyonla savaşmak için tarihin en büyük vergi indirimini gerçekleştirdi. Gelir ve kurumlar vergisi oranlarında müthiş indirimler yapıldı. Vergi indirimleri ABD senatosundan 13 Ağustos 1981’de geçti. 1982’de başlayan güçlü büyüme dönemi sekiz yıl sürdü. 1984’de görülen yüzde 6.8’lik büyüme oranı o dönem için elli yılın zirvesiydi.
Reagan döneminin şartları ile bugünkü koşullar arasında farklılıklar vardır. Yine de doların önümüzdeki dönemdeki olası performansını tartışırken geçmişten esinlenebiliriz. 1981’in ocak-ağustos döneminde, yani Reagan’ın göreve başlamasından vergi indirimleri yasalaşana kadar geçen zaman diliminde dolar endeksi yüzde 34 yükseldi. Reagan’ın ilk döneminde dolar endeksindeki artış yüzde 92 oldu. Yüksek enflasyon nedeniyle, Fed faizi 1981’de yüzde 20’ye çıkardı. Doların çok güçlü olduğu Reagan’ın ilk döneminde görülen en düşük Fed faizi yüzde 8.25 idi. Fed’in bugünkü faiziyle, o dönemdeki faiz oranları kıyaslanamaz. Ancak Trump’ın ekonomi politikasının büyümeyi daha yukarı çekeceği kuvvetle muhtemeldir. Zaten enflasyon beklentilerini gösteren indikatörler de, endüstriyel metal fiyatları da önümüzdeki dönem için ‘‘ABD’de güçlü büyüme’’ senaryosunu fiyatlıyor.
Merkez’in faiz artırımı
Trump’la birlikte gelişen ülkeler açısından risklerin yüksek olacağı bir döneme girildiği açıktır. ABD’de büyümenin destekleneceği, faizlerin artış eğiliminde olacağı söylenebilir. Faizlerin yükselmesi dünya piyasalarında baskı oluşturabilir. Belirsiz bir döneme girilirken TCMB bu hafta faiz artırımı yaptı. Kurum, ek sıkılaştırmanın olabileceğini de belirtti. İki hafta önce yayımlanan yazımda, ‘‘Piyasa sahipsiz kaldı. Merkez’in varlığını hissettirmesi gerekiyor’’ ifadelerini kullanmıştım. Bir sessizlik döneminden sonra Merkez olaya dahil oldu. Yerli ve yabancı spekülatörler, TCMB’nin kurdaki aşırı hareketlerin karşısında olacağını artık biliyor. Merkez Bankası anın gereklerine göre davranmıştır. Bundan sonrası siyasi belirsizliğin azalıp azalmayacağı ile ilgilidir.