Rakamlarla yerel varlık hareketi
O günler tam olarak bugünlere denk geliyor. Hepimiz aynı anda hisse senetlerini, Türk lirasını, oluşan iyimserliğin kalıcı mı yoksa geçici mi olduğunu konuşup üzerine kafa yormaya çalışıyoruz. İyi tarafı da var kötü tarafı da. Olumludan başlayalım. Algının sermaye piyasalarına dönmesi iyidir. Kasvetin dağılması farklı kanallar üzerinden moral motivasyonun da toparlanmasına yardımcı olur. Sermaye piyasalarının tüketici güveni üzerine de yansımaları olduğu yadsınamaz. Diğer tarafta ise bir piyasa gerçeğini hatırlayalım; herkesin aynı anda aynı şeyi konuşması iyi midir? Bir yerlerde bir şeylerin ters gittiğine ya da gidebileceğine işaret olabilir mi? Kesin bir korelasyonu olmamakla birlikte düşünülebilir. Öte yandan şu da olabilir; hareketi yakalamakta geç kalan ve inanmakta güçlük çekenlerin eğilimi mi söz konusudur? Muhtemeldir. Piyasa işlemlerinde fırsatların asla bitmeyeceği ancak zamanlamanın verilecek en doğru karar olduğunu da hatırlayalım. Uzun girişten sonra rakamlarla devam edelim.
Yerel varlıklar toparlanıyor. Nedir yerel varlıklar dediğimiz grup? Türk lirası cinsinden işlem gören hisse senetleri, bono ve tahviller, yerel para birimleri. Biraz daha genişletebilir miyiz? Neden olmasın. Örneğin, Türk Hazinesinin çıkardığı eurobondlar ve onların piyasa faizleri. Özetle grup bu. Göz ardı edilemeyecek bir iyimserlikten söz ediyoruz. Sadece bize has mı? Yön açısından değil. Harekete ortak olmamız değerli mi? Oldukça.
Yıla küresel eğilime paralel içeride de olumsuz bir başlangıç yaptık. Bir önceki yılın başlıkları yeni yılı da domine etti. Bir süre daha da edebilir ancak fiyatlamalar her daim reel ekonomiyle paralel gitmez. Örneğin, BİST 100 endeksi 3 Ocak tarihinden 24 Ocak kapanışına dek TL bazında yüzde 16.4 yükseliş gösterdi. Aynı dönem içerisinde sanayi endeksi yüzde 15.8 ile trende ortak oldu.
Bankacılık endeksi ise yüzde 21.9 ile esas belirleyici katalizör oldu. Farklı nedenleri olmakla birlikte ana unsur TCMB beklentileri etrafında şekillendi. Nitekim 16 Ocak günü gerçekleştirilen PPK toplantısının iki gün öncesinde başlayan iştah artışı endeksi de yukarı taşıdı. Türk lirasının paritede (USDTRY) 5.50 civarından 5.25’e dek gerilemesi de iyimserliğin hem zamana yayılmasına hem de artmasına zemin hazırladı. Tahvil faizleri de geriledi. Nedir? Beklentiler hisse senetlerini, o grup para birimini ve faizi destekledi. Önemli midir? Önemli olduğu kadar değerlidir.
Gelin resmi büyütelim ve hareketin bize has olup olmadığı sorusuna yanıt arayalım. En sonda söyleyeceğimizi de burada yazalım; hayır, değil. Genele yayılır bir iyimserliğin bize geç ve kümülatif yansımalarından bahsediyoruz. Elma-elma hesabı yapabilmek adına USD bazlı baktığımızda MSCI GOÜ endeksi 3 Ocak-24 Ocak döneminde yüzde 7.3 yükselirken MSCI TR endeksi yüzde 21’i aşıyor. Farkın bir kısmı TL değerlenmesinden gelse de pozitifin boyutunda genişleme var. Ayrıca, seçim beklentileriyle Eylül’den bu yana yükselen Bovespa gibi önemli bir emsalimizi baz alırsak –farklı hikayelerimiz var ancak örnek olarak- oldukça geç bile kalmış olabiliriz.
Toparlayalım. TCMB’nin açıkladığı yurt dışı yerleşik kişi verilerine göre 4 Ocak-18 Ocak haftasında hisse senedi alımları toplam 743.6 milyon dolar. Sadece 18 Ocak haftası rakamı 711.8 milyon dolar ile Kasım 2013’ten bu yana en yüksek seviye. Aynı dönemde repo dahil DİBS gelişimi ise -365.1 milyon dolar. Yani, portföy dağılımı değişiyor.
Buraya kadar biz ve dünya farklı başlıklarla gelmedik. Değişen, risk iştahı oldu. Yıl uzun ve belirsizlik dolu. Öte yandan algının değişimi değerli.