Rakamların şifresi
Yazıya yılın ilk çeyreğinde gerçekleşen otomotiv pazarına ilişkin bazı ilginç detaylarla başlayalım.
- Toplam otomotiv pazarı yılın ilk çeyreğinde yüzde 12,4 büyüme gösterdi. 152 bin 604 aracın satıldığı pazarda bu rakam geçen yılın aynı döneminde 135 bin 753 adetti.
- 1.6 litrenin altındaki otomobil satışları yüzde 18.1, 1.6 litre-2 litre arasındaki araçlar yüzde 9.7 artarken, 2 litre üzerindeki araçlarda yüzde 6 gerileme yaşandı.
- Otomobillerin yüzde 34.3’ü 120-140 gr/km aralığındaki emisyon değerlerine sahip.
- Dizelin toplam araç satışındaki payı yüzde 58.2
- Toplam araç satışlarının yüzde 85.2’si düşük vergi dilimine giren A, B ve C sınıfındaki otomobillerden oluşuyor
Gelin şimdi bu verileri yorumlayalım.
Öncelikle yılın ilk üç ayında yaşanan söz konusu büyümenin kaynağında model yılı geçişinin etkisi olduğunu söylemek bence hatalı olmaz.
Zira, firmalar geçen yıldan kalan otomobillerini daha önceki senelerin aksine 2012 model yılı olarak pazarladıkları için stoklarındaki bu araçlara önemli indirimler yaptılar. Dolayısıyla seneye girerken tüm firmaların üzerinde hemfikir olduğu düşüşün, yaşanıp yaşanmayacağını anlamak için nisan ve mayıs ayını beklemek gerekiyor.
İkinci ilginç nokta ise ÖTV artışı ile darbe yiyen 1.6-2 litre arasındaki araçların satışında yaşanan artış. Özellikle 2 litre üzerindeki otomobil satışlarının vergiler nedeniyle giderek marjinal bir hal alması bir tüketicileri bir alt sınıfa kaydırsa da bu artışın sebeplerini iyi analiz etmek gerekiyor. Benim tahminim burada da 2012 model yılının etkisiyle verilen cazip fırsatların getirdiği geçici bir pozitif rüzgar oluştu. Şimdilik çevresel bir veri olmak dışında çok fazla bir özelliği olmayan emisyon değeri, önümüzdeki dönemde fiyatı doğrudan etkileyecek, hatta ilk bakılacak konu olacak. Zira, Maliye Bakanlığı’nın araçların vergilendirmesinde emisyon değerlerini esas almak gibi bir çalışması olduğu biliniyor.
Bu değerlere bakıldığında, emisyon değerlerine yönelik getirilecek sistemdeki oranların bence çok farklı olmayacağı ortada. Zira, satışların büyük çoğunluğunu oluşturan bu dilim için “temiz, yeşil” demek pek mümkün değil. Maliye’nin mevcut düzende alacağı paradan vazgeçmesi söz konusu olamayacağına göre emisyona dayalı vergi sistemi, beklenen iyileştirmeyi yapmaktan uzak kalabilir.
Dizel konusuna gelince. Bu tutku da giderek sedan gibi rasyonel mantıktan uzaklaşan bir hal almış durumda. Ben insanların dizel/benzinli ayrımını matematik hesabından uzak(en azından büyük bir çoğunluğu) yaptığını düşünüyorum. Tabii buradaki kastım bireysel tüketiciler. Çünkü, eğer belirli bir kilometrenin altında araç kullanıyorsanız, dizelin size bir avantajı yok. O yüzden yaptığınız kilometre, almayı düşündüğünüz aracın size vaat ettiği yakıt tüketimi ve dizel/ benzinli fiyat farkını iyi hesap etmekte yarar var.
Son dataya ilişkin ise söyleyecek hiçbir şey yok.
Alıştık artık demekten başka. Fakat bu alışkanlığın da gemi gibi otomobillere, küçücük motorların konulması gibi primitif çözümler getirmesi, hakikaten çok sıkıcı olmaya başladı. Zira, bu durum otomobil kullanma keyfini kökünden zedeliyor.
Ne diyelim, elbet bir gün bizim de ödenebilir, ödenirken de kabul edilebilir bir vergi sistemimiz olur inşallah.