Rakamları geride bırakan hafta
05-09 Haziran haftası piyasa gelişmelerini konuşurken rakamların ötesinde, son dönemde alışageldiği üzere, politika ve sözlü yönlendirmeleri ön plana çıkardık. Orta Doğu’da haber akışının beklenmedik anda yeniden başlaması yatırımcıların hikayeyi bir yerinden yakalama çabasına sahne olurken, fiyatlamalara olan etkisi sanılan ölçekte gerçekleşmedi. ECB’nin yönlendirmesi toplantıdan bir gün önce piyasalarda tartışılırken, İngiltere seçimleri ise bugünden ziyade geleceği daha yakından ilgilendiriyor.
Bölge devleti olmamız nedeniyle Orta Doğu gelişmelerine kayıtsız kalmamız bir hayli güç. Zaten biz istesek de sınırların ötesinde bulunan likidite akışı buna imkan tanımıyor. Suudi Arabistan önderliğinde Katar’a yönelik başlatılan abluka ve akabinde İran’ın hedefe girmiş olması bizlere gösteriyor ki bölgedeki hareketlilik sanılan kadar kısa sürmeyecek. İran İslam Devrimi’nden bu yana ilk kez İran’da Meclis binasında çatışma olması, terör olayları için hedef seçilen mekanların dini açıdan önemleri ve Suudi Arabistan-İran siyasilerinin karşılıklı açıklamaları neticesinde bir kez daha “bölge riski” kavramını hatırlamış durumdayız. İtidalin ön plana çıkması ve diyaloğun gözetilmesi başka hiçbir zaman dilimi içerisinde olmadığı kadar önemli. Bölgenin yeni bir bölünme ve kargaşayı kaldıracak halinin olmadığı konusu su götürmez bir gerçek.
ECB’nin Haziran ayı toplantısına dair beklentiler çoğunlukla yüksek sesle tartışılıyordu. Beklendiği şekilde, büyüme görünümüne dair olumlu revizyon ve söylem, enflasyona dair ise enerji fiyatları kaynaklı değerlendirme ve güncelleme gerçekleşti. 2019’a kadar olan dönem beklentileri rakamsal olarak analist fikirlerinin üzerinde olsa da, küresel piyasalardaki zayıf dolar algısının etkisiyle euroda zayıflamanın momentumu düşük kalıyor. Gün sonunda toplantıdan geriye kalanlar ise, ilk çeyrek revizyonuna paralel bölgede büyümenin yıl için %2’ye ulaşabileceği ve faizin daha da düşürülebileceğine dair yönlendirmenin kaldırmış olması. Bu da bizi “bebek adımları” şeklinde tanımlayabileceğimiz çıkış stratejisine götürecek. Bugün değil, hemen değil ancak süreç buraya doğru ilerliyor.
İngiltere’de ise bir kez daha sandık blöfünün başarısızlığı söz konusu. Cameron’ın ardından May de başarısızlık gerçeği ile yüzleşti ve tek başına hükümet kurma yetisini kaybetti. İşçi Partisi’nin de iktidarı elde edememesine paralel koalisyon görüşmelerinin sonuçlarını izleyeceğiz. 2010 seçimlerinde 5 gün süren görüşmelerin ardından Gordon Brown başbakanlık koltuğuna oturmuştu. May’in parti içerisindeki gücü ve ikna kabiliyeti ise ciddi baskı altında. 9 Haziran tarihi itibarıyla 10 gün sonra Brexit görüşmeleri başlayacak. Hükümetin kurulmaması durumunda AB ve İngiltere karşılıklı olarak erteleme talebinde bulunabilir. Bu da ilk etapta sürecin uzamasından ziyade tartışılmaması anlamı taşıdığından GBP cinsinden varlıkların fiyatlamasında düşüşü sınırlayıcı etki gösteriyor.
Peki, buraya kadar olan kısımda Türkiye nerede? Emsallerimizden ayrışmadığımız sürece bizim açımızdan problem olduğunu söyleyemeyiz. Gelecek hafta Fed ve TCMB sonrasında yaz dönemi için strateji belirlemek daha kolay olacaktır.