Rahim ağzı kanserinden aşıyla korunmak mümkün
SAĞLIK / Dr. Yavuz Dizdar Rahim ağzı kanseri kadınların önemli sağlık sorunlarından biri. Her yıl dünyada yaklaşık yarım milyon kadına rahim ağzı kanseri tanısı konuyor, beri yandan her yıl 270 bin kadın bu hastalığa bağlı olarak yaşamını yitiriyor. Bu önemli sağlık sorunu daha çok elli yaşından sonra ortaya çıkmakta, buna karşılık rahim ağzındaki kanserleşme süreci aslında çok daha erken yaşlarda başlıyor. Çünkü bu hastalığın yüzde 80'inde etken olan insan papilloma virüsü (HPV) cinsel aktivitenin başlamasıyla bulaşıyor. Virüs bulaşmasının ardından uzun süre hücrelerin içinde sessiz kalıyor, ancak hücreler içinde başlattığı değişiklikler onlarca yıl sonra kanserleşmeye neden oluyor. HPV'nin bilinen yüzden fazla çeşidi bulunmakta, bunlar içerisinde 16, 18, 45 ve 31 nolu virüsler kanser gelişiminden sorumlu olan başlıca tipler. Düzenli muayene yetersiz kalabiliyor Hastalığın erken evrede yakalanabilmesi için elbette birtakım önlemler mevcut, bunlardan en önemlisi düzenli şekilde kadın hastalıkları uzmanının kontrolünde olmak. Düzenli jinekolojik muayene sırasında "smear testi" olarak adlandırılan sürüntü örneklemesi yapılıyor. Küçük bir fırça yardımıyla alınan hücreler patolog tarafından inceleniyor ve ardından olası değişiklikler saptanıyor. Ne var ki rahim kanalı içinden alınan örneklemenin yetersiz kaldığı durumlar olabiliyor, bu nedenle düzenli kontrolün yeterli olamadığı hastalar da bulunmakta. Bizim ülkemiz gibi, kadınların düzenli jinekolojik muayene alışkanlığının olmadığı ülkelerde ise vakaların çoğu hastalık belirtileriyle doktora başvuruyor. Bu belirtilerin en önemlisi aslında kanama. Ancak kanama düzensizliği yaşayan kadınlar, mevcut belirtileri buna atfedebileceğinden, hastalığın ilerlemesi, hatta cerrahi tedavi aşamasını geçmesi de olası bir durum. Rahim ağzı kanserinin tedavisine yönelik en önemli gelişme, söz konusu virüslere karşı aşı geliştirilmesiyle ortaya çıktı. "Madem hastalığın yüzde 80'inde virüsler etken, bu virüslere karşı geliştirilecek aşı, bağışıklık yanıtını sağlayacak olursa, virüsleri rahim ağzına yerleşmeden ortadan kaldırırız" ilkesi ile tip 16 ve 18'e karşı aşı geliştirildi. Başlangıçta 15-25 yaş grubunda geliştirilen aşı, yüzde 100 koruma sağladı. Bugüne kadar geçen 6.5 yıllık süre içerisinde aşının etkisini sürdürdüğü, dolayısıyla korumanın devam ettiği ise en önemli bulgular arasında. GlaxoSmithKline tarafından düzenlenen "Rahim ağzı kanserinden korunmada yeni çağ başlıyor" başlıklı toplantıda, hastalık ve önleme amacıyla geliştirilen yeni aşının sağladığı gelişmeler tartışıldı. Tıp dünyasının en saygın dergilerinden olan Lancet'te yayınlanan çalışma 80 bin kadının verilerini kapsamakta. Aşılama neden bu kadar önemli? Aşılama ile korunma neden bu kadar önemli, esas buna değinmemiz gerekiyor. Birincisi rahim ağzı kanserine neden olan virüs (yani HPV) deriden deriye yakın temas ile geçebiliyor, bunun en kolay şekli cinsel ilişki. Ancak cinsel ilişki olmaksızın da bulaşma mümkün, dahası prezervatif koruyucu değil. Bu konuda yapılan bir hesaplama, virüsün bulaşabilmesi için ortalama 11 ilişkinin yeterli olduğunu ortaya koymuş. Kadınların yüzde 80'i hayatları boyunca bir şekilde HPV'ye yakalanıyorlar, bunların yüzde 20'sinde virüs kalıcı hale geçiyor ve yüzde 10'unda da yavaşa yavaş ilerleyip rahim ağzı kanserine neden oluyor. Jinekolojik muayene ve örnekleme bunların sadece bir kısmını yakalayabildiği için, aşılamanın önemi ön plana çıkıyor. Rahim ağzı kanserini engellemenin en iyi yolu aşı ve tarama programlarının birlikte kullanılması. Ergenlik çağında olan bütün kadınların cinsel olarak aktif olmadan önce aşılanması gerekli. Bu korunmanın süresi çok önemli, zira HPV özel bir virüs, özellikle rahim ağzı bölgesinde yerleşiyor, vücutta yaygın enfeksiyona neden olmuyor. Bu nedenle aşılamanın zamanlaması özellikle büyük önem taşıyor, zira aşı yüzde 100 koruma sağlamakta. Araştırmanın 15-25 yaş arası kadınlarda yapılmasına karşılık, 55 yaş kadınlarda uygulanması durumunda da bağışıklık sistemini yeterli derecede uyarıyor. Aşının kalıcı koruyuculuğu, hazırlanmasında kullanılan AS04 adı verilen özel bir bileşene bağlı. İlk defa tek bir uygulamada bu kadar uzun süreli koruma gösterilmiştir.