Rahim ağzı kanserinde aşılamanın önemi yeniden vurgulandı
Rahim ağzı kanseri tahmin etmediğimiz şekilde hayatımızın içinde. Bu hastalığa bağlı olarak dünyada her iki dakikada bir kadın hayatın kaybediyor ve dünyada her yıl yeni 500.000 vaka ortaya çıkıp 270.000'i ölümle sonuçlanıyor. Hastalığa karşı yakın zaman dek uygulanabilecek tek korunma yöntemi düzenli jinekolojik muayene. Buna karşılık, hastalığın HPV adı verilen virüsle yakın ilişkili olduğunun anlaşılmasıyla birlikte, aşı geliştirme çalışmaları başlatıldı ve yakın zamanda başarılı olduğu kanıtlanmış iki aşı kullanıma girdi, ancak uygulamanın yaygınlaştırılması özel bir önem taşıyor.
Hayat Ağacı Sağlık Platformu da işte bu nedenle kurulmuş. Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği Başkanı Prof. Dr. İsmail Mete İtil, dünyada kadın kanserleri arasında en sık görülen ikinci ölüm nedeni olduğunu yeniden vurguluyor ve HPV'nin serviks kanseriyle ilişkisinin ve birincil (aşılama) ve ikincil (tarama) korumanın öneminin anlatılmasını misyon edindiklerini söylüyor. Kampanyanın sloganı "Başıma gelmez deme, en başında engelle - Serviks kanserine geçit verme" olarak belirlenmiş. Hastalığın önlenmesinde ve aşılanma bilincinin oluşmasında hem kadınlara hem de erkeklere büyük sorumluluk düşüyor.
HPV temasla da bulaşabiliyor
Prof. Dr. İtil şunları söylüyor: "Rahim ağzı kanserinin yüzde seksenden fazlası gelişmekte olan ülkelerde görülüyor. Tarama amaçlı çalışmaların kilit noktası, yılda bir smear (sürüntü örneği) alınması. Ne var ki ülkemizde bu program henüz oturmuş durumda değil. Bu nedenle kadınlar hâlâ yüksek risk altındalar, Yüzde 50 ila 80'i yaşamlarının bir bölümünde virüsle karşı karşıya geliyorlar. Her bulaşanda kanser gelişmiyor, ama her serviks kanserinde HPV virüsü saptanıyor. Bu yıl bu ilişkiyi bulan kişi Nobel aldı, HPV ve serviks kanseri arasındaki ilişki kanıtlamış bir ilişkidir. Buna karşı aşılanma son derece büyük bir önem taşımakta.
HPV kolayca bulaşabiliyor, cinsel ilişki şart değil, cilde temasla da bulaşabiliyor. Kondom (prezervatif) kullanımı sıvı yoluyla bulaşan hastalıklarda etkili, buna karşılık, kondom kullanımı gibi bariyer yöntemleri HPV'ye karşı koruma sağlamamakta. Primer koruma aşılanma, ikincisi de sekonder korunma, hastalık gelişenlerde hastalığın inatçı hale gelmesinin önlenmesi amaçlanıyor. Buna karşılık aşılama primer koruma ve tarama programlarıyla birlikte uygulanıyor. Yani aşılamayla birlikte tarama programlarına da devam edilmelidir. Aşılama sonucunda serviks kanserine neden olan ara lezyonlar CIN1, 2 gibi patolojik değişiklikler de azalmaktadır."
Aşı Nobel'le ödüllendirildi
Türkiye Jinekolojik Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Macit Arvas ise aşının geliştirilme öyküsünü şöyle anlatıyor: "İlk defa 80'li yılların ortalarında virüs ve kanser arasında ilişki olabileceğini düşündük, ama virüsle arada bir ilişki bulamadık. Sonra mikroskop altında izole
ettik. Bir virüsü vücudun ortadan kaldırdığını düşündük. Bugün ise yüzde 99.9 ilişkili olduğunu biliyoruz. Kanser birden çok nedene dayanan bir hastalık. Ama asıl önemlisi kanser çok ürküntü verici, bunu yaşamak da kolay değil.
Bu aşının bir devrim olduğunu düşünüyorum. Diğer kanserler için de geliştirilebilirse, koruma şansımız olacak ve kanser lafı ortadan kalkacaktır. Önümüzdeki 20-30 yıl içinde bunun başarılacağına inanıyorum. Bu virüs genç yaştaki insanları daha fazla etkiliyor. Rahim ağzı bölgesi bu virüse karşı çok hassas, bizim bundan aşıyla korunma şansımız var. Kanser oluştuktan sonra aşılamanın faydası olmayacak. 9-13 yaş arası aşılama bu nedenle çok önemli. Türkiye'de "benim kızım seksüel ilişkide bulunmuyor, tek eşli olacak diye" tanımlamalar var. Bizde sorun kadınlardan ziyade erkekler, erkeklerin ne yaptığını bilemiyoruz. Aşının erkekler üzerindeki etkisi bilinmiyor. Ülkemizde sorunlardan biri, her yıl 15 yaş altı 300.000 çocuk evleniyor, bunlarla ilgili bir araştırma da yapılmış değil. Gelecek için ne olacağını söylemek kolay değil. Elimize bir fırsat geçmiş, bunun değerlendirmeliyiz".