Rahatlamak için henüz erken
Hakan N. Balsızan / A Yatırım
Tarihi olaylara tanıklık ediyoruz. Dünya ekonomik liderinin 80-100 yıldır düşmediği kadar zor durumlara düştüğünü, en güçlü finansal kuruluşlarının iflas ettiğini ya da batma noktasına geldiğini, sarsılmaz gözüken dünyanın en büyük sanayi şirketlerinden bazılarının devlet yardımına muhtaç duruma düştüğünü gördük. Lehman'ın iflasından sonra piyasaların stresinin giderek yükselmesi, ABD Temsilciler Meclisi'nden güç bela geçen kurtarma planının güven ortamını sağlayamaması ve Avrupa'nın Fortis, Dexia gibi örneklerle krize hızla katkıda bulunması tarihi bir hafta yaşatmış oldu dünyaya. Dow Jones endeksi yüzyılın en büyük haftalık düşüşüne imza atarken tüm dünya borsalarını da peşinden sürükledi. Libor faizi yukarı fırlarken VIX endeksi 76 puana kadar yükseldi. Menkul kıymetler piyasalarında yatırım yaparken en fazla 20-30 arasında olmasına dikkat edilen bir göstergenin bu seviyeye çıkması paniğin boyutlarını gözler önüne sermiş oldu.
Bu kadar kötü bir gidişi ABD ve Avrupa merkez bankaları ortak kararlar alarak durdurabildi. Ortak bir faiz indiriminden sonra hükümetler, hazine güçlerini bankacılık sistemlerini ayakta tutmak için kullanacakları büyük çaplı planlar açıklamaya başladılar. ABD Hazinesi, bankalara 250 milyar dolar sermaye koyarak hisse senetlerini alacağını açıklarken, Avrupa ülkeleri de aynı yönde yapacakları müdaheleleri arka arkaya açıkladılar ve finansal sistemleri için 1.8 trilyon dolarlık büyük bir destek koymuş oldular. Sonuç olarak piyasaların bu gelişmelere olumlu tepki verdiğini ve tansiyonun düşmeye başladığını görüyoruz. Morgan Stanley'in 9 milyar dolar karşılığında Japon ortak alması ile hızlanan bu olumlu süreç Amerikan borsalarının tarihlerindeki en büyük günlük yükselişlerini yaşamasıyla sonuçlandı. Tabii diğer dünya borsaları da hızla toparlandılar.Geçen hafta piyasalara hakim olan aşırı panik sırasında değerinin çok altına inmiş olan menkul kıymetler hızla satın alındı. Libor faizleri ve VIX endeksi düşmeye başladı.
Ülkemiz açısından bakıldığında her zamankinden daha dikkatli ve planlı olunması gereken bir dönem içinde olduğumuz anlaşılıyor. Devletin ve özel sektörün dış borç büyüklüğü ve vade yapısı uluslararası kredi piyasalarındaki ortamdan olumsuz etkilenmemize yol açabilir. En çok ihracat yaptığımız Avrupa bölgesinde işler iyi gitmiyorken cari açığımızın rekorlar kırmış olması pek keyif verici değil. Aynı zamanda bu sebeple sıcak paraya verdiğimiz yüksek faiz oranları da... Bu ortamda yapılacak olası bir IMF anlaşması faydalı bir çıpa olabilir Türkiye için. Önümüzdeki dönemlerde hükümetimizin ekonomik gelişmeleri dikkatle izleyip gereken hamleleri zaman geçirmeden yapması en büyük dileğimiz olacak.
Sermaye piyasalarında işlerin ne zaman düzeleceği henüz belli değil. Amerikan borsalarının tarihlerindeki büyük krizlerden sonra diplerden yüzde 20 civarında tepki yükselişleri yaptıklarını biliyoruz. Ancak sonrasında belirsizlik ve güvensizlik tekrar hakim olmaya başlıyor. Yeni sitemin inşaası ve güven ortamının sağlanması oldukça zaman alacak. Uzun vadeli düşünmek ve çok dikkatli olmak gerekiyor.