"Zombi şirketler" AB ekonomisi önünde engel

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

Her ne kadar kriz ABD'de başlamış olsa da, IMF'nin son 20 aylık revizyonlarına baktığımızda, AB ekonomisinin daha keskin bir şekilde etkilendiğini görüyoruz. Rakamlara göre, savaş sonrası dönemin en kötü günlerini yaşıyor Avrupa.

IMF tarafından yayınlanan son rakamlar ise, krizin dibinin görünmeye başlandığı sinyallerini veriyor. Gündeme gelen sorular ise bundan sonra yukarı çıkışın nasıl olacağı; nasıl bir düzelme beklenebileceği ve krizin uzun vadeli etkilerinin ne olacağı yönünde. Bu soruların cevabını büyük ölçüde kriz sırasında uygulanan politikalar belirleyecek.

Bu hafta başında düzenlenen EuroFinance konferansında ekonomistler krizin dünya ve Türk ekonomisine yönelik etkilerinden bahsettiler. Hepsinin hemfikir olduğu konu, dünya ekonomisi toparlanmadan Türk ekonomisinin de toparlanamayacağı. Özellikle de Türkiye ekonomisinin yeniden yoluna girmesini Avrupa ekonomisinin durumuna bağlıyorlar. Çünkü bugün Türkiye'deki yabancı yatırım, ihracat, finansal sektör kaynaklarının çok büyük bir bölümü AB kaynaklı. AB'nin ise iki önemli sorunu bulunuyor. Bunlardan birisi yüksek oranda borca sahip olan Doğu Avrupa ülkeleri. İkincisi ise Portekiz, Yunanistan ve İspanya gibi ülkelerin mali durumlarının çok kötü olması. Dolayısıyla bu iki soruna çözüm üretemeyen bir AB'nin kısa vadede düze çıkması zor görünüyor.

Tüm bu zorlukların yanı sıra, Brüksel merkezli önde gelen düşünce kuruluşu Bruegel, geçtiğimiz hafta yayınladığı raporda, AB'ye yönelik olumsuz bir tablo daha koydu ortaya: Zombi şirketler.

Raporda, devlet yardımları ile ayakta duran, fakat acil şekilde yapısal reforma ihtiyaç duyan şirketlere 'zombi şirketler' adı veriliyor ve bu şirketlerin, kriz sona erdikten sonra, AB ekonomisinin büyüme hızını engelleyeceği ifade ediliyor. Raporun yazarları Jean Pisani-Ferry and Bruno van Pottelsberghe, "Kaynakların daha yüksek büyüme potansiyeli olan sektörlere gitmesini engelleyen bu şirketler, ekonomik büyümeyi de sekteye uğratacaklar" diyor.

Devlet fonlarının büyük sanayi şirketlerini kurtarmak için kullanılmasına yönelik her zaman siyasi bir eğilim olduğunu hatırlatan rapor, AB bankalarının da büyüme potansiyeli olan küçük şirketle yerine, zarar etmekte olan büyük şirketlere kredi vermeyi tercih ettiğine dikkat çekiyor.

Raporda, "AB hükümetlerinin kurtarma planlarına güvenen bankalar, kredi verirken ekonomik mantık yerine politik unsurları dikkate alıyorlar" ifadesine yer verilirken, Jean Pisani-Ferry and Bruno van Pottelsberghe; Avrupa'nın, Japonya'nın 1990'larda yaşadığı krizden ders alması gerektiğine dikkat çekiyorlar. Japonya'da da bugün Avrupa'da yaşandığı gibi "zombi şirketler" ekonomik büyümeyi engellemiş ve Japon ekonomisinin kayıp bir on yıl yaşamasına neden olan unsurlardan biri haline gelmişlerdi. Raporun yazarları ekonomide bazı olumlu sinyaller alınmaya başlandığı bu günlerde, doğru politikalar belirlemek gerektiğine dikkat çekiyorlar ve gerek krizden çıkışın gerekse krizin uzun vadeli sonuçlarının bugün uygulanan politikalara bağlı olduğunu ifade ediyorlar.

Rapora göre krizi yönetirken hükümetlerin üç hedefe odaklanmaları gerekiyor:

1. Krizin neden olduğu üretim açığını ortadan kaldırmak

2. İşgücü daralmasının neden olduğu sürekli bir üretim kaybı potansiyelini ortadan kaldırmak

3. Verimliliği korumak.

İşte raporda yer alan bazı uyarılar:

· Hükümetler, kriz beklenenden uzun sürse bile, ekonomi destek programlarının devam edeceğini belirtmeliler. Bu orta vadede, kamu finansmanının sürdürülebilirliğini sağlayacaktır.

· Gelecekteki performansın tohumları krizler sırasında atılır veya atılamaz. Gelecekteki büyüme için araştırma ve yenilikçiliğe odaklanmak şart, fakat Avrupa destek programının yeterince yenilikçilik dostu olduğu söylenemez. Yenilikçiliğe ayrılan pay Lizbon ajandası hedeflerinin çok gerisinde. Destek paketlerinin Avrupa'nın büyüme potansiyeline uyumlu yapısal gelişmelere odaklanması gerekli. Eğitim ve yenilikçilik öncelikli alanlar olmalı.

· İstihdam piyasasına yönelik doğru politikalar gelecekteki büyüme potansiyeli üzerinde büyük bir etki yaratacak. Ekonomi yeniden yoluna girdiğinde yüksek verimliliğe yeniden ulaşabilmek açısından, insanların işlerini kaybetmemeleri gerekiyor. Dolayısıyla erken emeklilik ve yüksek işsizlik kazançları iş bulma girişimlerini azaltabilir. Bunların engellenmesi gerekli. Bu kapsamda, Almanya'da devlet desteği ile uygulanan kısa vadeli çalışma örneği, yararlı olacaktır.

· AB'nin bugüne kadar uygulamış olduğu destek programları yeterli değil. Bu programların AB GSMH'sinin yaklaşık yüzde 1.1'ine ulaşması gerekli.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar