"Zamanın ruhu" liderliğin çerçevesini çizer

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

 

Üretim, ulaşım ve iletişim teknolojilerinin iç bütünlüğünün yarattığı karşılıklı-bağımlılık ilişkilerinin karar ve kurumlarının işleyişi zamanın ruhuna göre biçimlenir. İnsanlık tarihinin büyük bir bölümünde zamanın ruhu "avcılık ve toplayıcılık" ekseninde olgunlaştı… İnsanoğlu, tohumu toprağa atmasını öğrenip "yerleşik düzene" geçince, yaklaşık 12 bin yıllık zaman kesitinde, toprak, maden, su, iklim ve kentleşme insan-iş ilişkisini belirledi… Ne kadar verimli toprağınız varsa, o kadar zengin olabiliyordunuz. Zenginliğinizin sınırlarını da organik enerji belirliyordu… Son 300 yılda zamanın ruhunu termodinamik esaslarına göre çalışan makineler belirledi. Düşük basınçlı buhar makinesinden başlayan, içten patlamalı motorlara, oradan elektrik motorlarına ve jet motorlarına ulaşan teknolojik gelişmeler; insanın kol gücünün uzantısı olarak "Sanayi Toplumu" dediğimiz; imalat sanayi odaklı gelişme zamanın ruhunu farklılaştırdı… Yaklaşık 40 yıldır gelişmekte olan kuantum mekaniğine dayalı ilerlemeler şimdi yeni bir ruh yaratıyor. Yaşamı algılama biçimimiz, karşılıklı ilişkilerimiz, değerler sistemimiz, zenginlik üretme sistemimiz köklü biçimde değişiyor. Bu değişme "farklı seçimleri olan ve gelecek inşa etme iddiası taşıyan liderlik" gerektiriyor.
Gelecek inşa etme iddiası olan liderlerde bulunması gereken 7 asgari özelliğin ne olduğunu bu denemede paylaşmak istiyoruz.
 
1. Risk alma: Cahilin cesaretinden bilginin aydınlığına: Avcı-toplayıcı toplum aşamasından Bilgi Toplumu aşamasına liderlik her zaman cesaret ve risk alabilmeyi gerektirmiştir. Avcı-toplayıcı topluluk aşamasından Bilgi Toplumu aşamasına cesaret lider olabilmenin "sabitlerinden" biridir.
Avcı-toplayıcı ve tarım topluluk ve toplumları aşamalarında, bilginin sınırlı olması, yetenekli liderlerin var olan bilginin önemli bir bölümünü öğrenebilme olanağı "cesareti" tanımlamayı kolaylaştırıyordu. Sanayi Toplumu aşaması ile birlikte üretim ve bölüşüm ilişkileri karmaşık hale gelince, belirsizlik alanları arttığı gibi, risk alanını belirleme ve üstlenme de daha üstün yetenekler isteyen bir iş alanı oldu.
Bugün Bilgi Toplumu aşamasında, bilgininin üretim hızı, verilerin derlenmesi, saklanması, işlenmesi ve dağıtımı kolaylaşınca, bilgiye erişebilirlik arttı ama, "bilgi kirliliği " de o ölçüde tehlikeli boyutlara ulaştı. Hangi bilginin işimize yarayacağını hangilerinin kirlilik içerdiğini anlama, ayrı bir uzmanlık alanı haline geldi.
Son on yılda, bileşim sektörüne yön veren büyük kuruluşlar verileri-derleme odaklı gelişme stratejilerini, verilere erişebilirliği artırmaya, kirli bilgiyi arındırmaya, sezgileri de katarak anlama düzeyini yükseltmeye ve sonunda bilginin fırsat alanlarını yakalayarak genişletmeye doğru evrildi.
Liderler için "cahilin cesareti" bir maharet olmaktan çıktı; şimdi " arındırılmış ve işe yarayacak bilginin aydınlatılması" aşamasına geçildi… Siyaset ve iş lideri, cahilin cesaretinden beslenen, stratejik, taktik ve operasyonel bakımından geleceği yaratmayan bilgiyle hem kendine, hem de topluma zarar verebiliyor. Liderin, bilginin yaşamdaki önemini kavramış olmasını gerektiriyor.
 
2. Güçlü takım ve akıl terini kullanma: Güçlü liderlerin takım seçmesi ve takımı yönetmesinin koşulları de değişiyor.
 
Etkili bir lider alanında en iyilerle çalışırsa başarılı olabiliyor. Alanının en iyileri, lidere körü körüne bağlı, itaatkar olmuyor. Alanının en iyisi olma, aklı başkasına emanet etmeme özgüvenini beraberinde getiriyor. En iyeler, akıllarına yatmayana karşı direnmesini biliyor. Eğer lider, en iyilerle çalışıyor; onların akıl enerjisini odaklayabiliyorsa başarılı oluyor.
Alın teri döneminin kapanması, akil teri döneminin öne çıkması; zamanın ruhunun aklı ön plana taşıması liderin kurduğu takımın yapısını ve ilişkilerini de farklılaştırıyor.
Gününüz siyaset ve iş dünyasında başarılı liderler, " padişah iradesi gibi buyuran; tek tip düşünceyi istikrar sanan" anlayışın yakınından bile geçmiyor. Sorgulama, tartışma, aykırı düşüncelerin zenginliğinden yararlanarak, çok sesliliğin gücünü birleştiren ve işe odaklayan liderler, akıl terini etkin kullanabildikleri için bir adım öne geçebiliyor.
 
3. Bir sevdaya takılma: Zamanın ruhu, liderin bir sevda peşinde olmasını gerektiriyor. Vizyon sahibi olmak, vazgeçilmez ideal ile yaratılmak istenen sonucu tanımlamadır. Bu iki temel bileşene sahip olmadan "vizyoner lider" olunamıyor.
Zamanın ruhu liderin "sabit değişkenlerini" iyi belirlemesi gerektiriyor: Sabitlerden ilki, temel amacın maddi ve kültürel zenginlik üreterek insan yaşamını kolaylaştırıcı bir uygulama içinde olmadır. İkincisi, Rustaveli’nin daha 12.yüzyılda söylediği şeydir:" Düşmemişsen bir sevdanın peşine/Düşman olur özün kendi özüne"… Bu manzum anlatımdaki sevda "vazgeçilmez ideali" anlatır… Üçüncüsü, tek tip akıl yerine, çok odaklı üretim ve çok kültürlü yönetim aşamasının gerektirdiği dışa ve dünyaya açıklıktır. Bu anlatımın açılımı şöyledir: Ürettiğiniz malların kalitesi, maliyeti ve yaşam kolaylaştırıcılığı dünyanın her yerinde satın alınabilir olması dışa açıklıktır. Dünya açıklık ise, üretilen mal ve hizmetin başka kültürleri de anlayarak çekiciliğinin artırmasıdır.
Zamanın ruhu, liderin bir sevdaya takılmasını gerektiriyor ama bu körü körüne bir takılma değildir. Lider, ne yaptığını, nasıl yaptığını, hangi sonuçları yarattığını bilerek ilerlemelidir.
 
4. İnsana odaklanma: Çağımızın liderleri insan-odaklı olmak durumunda… Yaşadığımız çağ, 7 milyar insanın yaşadığı dünyadan 10 milyara doğu ilerliyor. Lider, herkese geçimini sağlayacağı bir iş yaratma, herkesin barınabileceği bir konuda sahip olma, konutla dinlence ve eğlence alanlarına hızlı, güvenli ve konforlu ulaşım olanakları yaratmayı, liderliğin asgari koşulu olarak algılamıyorsa, zamanın ruhuna aykırı düşer.
İnsanın doğasında "çatışmacı öz" kadar "işbirliği özü" de vardır… Gerçek lider, çatışmacı özü bastıran, işbirliği özünü geliştiren yeteneklere sahip olmalı.
Liderin kullandığı dil, iç dünyasının aynasıdır. Dil özensiz ise, liderin birleştirici ve ortak aklın terini üretime dönüştüren özü de eksiklidir. Kaba gücü arkaya iten, yumuşak gücü öne çıkaran liderliğin en büyük gücü, dilinin barışçı ve oturmuş olmasını gerektirir.
Dilin, geçmişten bugüne öneminin artması teknoloji ile yakından ilgilidir: Dün söylemlerimizin sınırları belli iken, bugün söz ağzımızdan çıktıktan sonra tüm insanlığa birkaç dakika içinde ulaşabilmektedir. 
Sözün sınırlarını bilme, sözü kullanma biçimi belirleme ve söz ağızdan çıktıktan sonra bize nasıl döneceğini hesaplama yeteneği gerçek liderlerin özelliğidir.
 
5.Zihnimizi disiplin altına alma: Sözlü anlatım gevşek bir disipline dayanır…Yazılı anlatım ise sözü disiplin altına almanın aracıdır. 
İletişimdeki olağanüstü gelişmeye rağmen, yazılı iletişim hala daha entelektüel disiplinin göstergesi olma özelliğini koruyor. 
 
Yazılı iletişim, insanın doğasındaki laçkalığın, dalgacılığın boşluklarını alıyor.
Yazılı iletişim, belge bırakma anlamına geldiği için, başkalarının lideri değerlendirmesini kolaylaştırıyor.
Ayrıca yazılı iletişim, üzerine ekleme, çıkarma yaparak zenginleştirmeyi de kolaylaştırıyor.
Yazılı iletişim, lider ve takımının "ortak dil" yaratmasını sağladığı gibi, daha geniş kitlelerle paylaşmada da sağlıklı bir temel oluşturuyor.
Yazılı iletişim, entelektüel derinlik yaratmada da sözlü iletişim ve kısa mesajlı iletişime göre önemli üstünlükler yaratıyor.
 
6. Yaratıcı iletişim kurma: Lider evrimin üretim, mutasyon, ayıklama, yalıtım ve işbirliği sürecinin bütünü olduğunu bilendir.
Zamanın ruhu, ayıklama ve yalıtımı aşırı değerlendiren liderleri saf dışı ediyor. Yaratıcı iletişim için, ayıklanmış bilgi ve ilkeli gizlilik gerektiriyor. 
Bütün iletişim altyapılarını kullanarak, hedef kitleye erişme iletişimde "hüner" sahibi olmayı sağlıyor. Böylesi bir iletişimi, herkesin gerçekleştirmesi gerekiyor. Yaratıcı iletişim ise, iletişime akıl katmayı gerektiriyor.
Yaratıcı iletişimin özü, ne yaptığımızı ve niçin yaptığımızı bilmektir. Kime, neden ve nasıl iletişim kurmamız gerektiğini betimlemeden, belirleyici sonuçlar yaratamayız.
İletişim olanaklarının genişlemesi, kolaylık olduğu kadar; iletişimdeki kirliliklerle mücadele açısından zorlaşan bir olgu haline geliyor.
 
7. Miş gibi yapmanın boşluklarını tıkama: Zamanın ruhu disiplin gerektiriyor; o nedenle "…miş gibi" yapan liderleri eliyor. Lider, insanlardaki "…miş gibi yapma" eğilimlerinin yarattığı boşlukları yakalayan, o boşlukları uygun biçimde doldurabilendir. 
Zamanın ruhu, liderin özelliklerini yeniden tanımlamayı gerektiriyor… İnsanın çıplak gücüyle yapamadığını, aklını kullanarak bulduğu metot ve araçlarla yapması olan "teknoloji" değiştiğine göre, liderin iş yapma tarzının da değişmesi doğal bir sonuçtur.
Sorun, uyum yeteneğinin önemini kavramaktır… Değişen dünya koşullarına uyum, sağlıklı bir gelecek yaratmanın gerek ve yeter şartlarını bilmekten geçiyor… Liderliğin sınırlarını bilme, çerçevesini iyi çizme aşamasındayız…
 
Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar