"Yazı siyasi mi?"
Bir olay
Gece bir tıkırtı duydum. Nedir diye üst kata çıktım. Anormal bir durum yoktu. Derken tıkırtı yine oldu. Ses dışardan geliyordu. Parka bakan duvarımızdan. Pencereyi açıp baktım. Bir genç elindeki sprey ile duvarımıza yazı yazıyordu. Seslendim "Ne yapıyorsun delikanlı!! Neden duvarı kirletiyorsun?" Genç hiç tınmadı. "Yazıyoruz işte " dedi küstahça ve yazmasını sürdürdü. Yazı yazan gencin biraz ötesinde başka bir genç daha vardı. O da elindeki makine ile kayıt yapıyordu. Ya video çekiyordu, ya da resim. Yolda da bir araba, içinde de gençler vardı. Demek cümbür cemaat yazı yazmaya çıkmışlardı ve marifetlerini de kayıt altına alıyorlardı.
Aşağıdaki genç duvarımıza yazı yazmaya devam ediyordu, ben bir şey yapamıyordum. Hani rüyalarda olur , bağırmak istersiniz, sesiniz çıkmaz. O durumdaydım. Birden sahneye başka bir grup girdi. Sanırım komşuların birisine misafirliğe gelmişlerdi, şimdi evlerine dönüyorlardı. Bu gruptan bir genç adam yazı yazan gence müdahale etmek istedi "Neden başkasının duvarını kirletiyorsun?" dedi. Duvara yazı yazan, bana hitap ettiği küstahlıktan biraz daha sertçe "Sana ne?" dedi bu genç adama. Genç adam bu cevap üzerine fazla üstelemedi. Müdahale teşebbüsünde bulunan genç adama "Lütfen şu bekleyen arabanın plaka numarasını alır mısınız?" diye seslendim. Duvara yazı yazan genç bunu duyunca arabadaki arkadaşlarına seslendi "Çalıştırın arabayı hemen". Ben aşağı ininceye kadar araba uzaklaştı. Ama duruma müdahale etme girişiminde bulunan genç adam kapıya geldi. Arabanın plaka numarasını almıştı, onu söyledi. Elimdeki deftere yazdım.
Polis imdatı (155) aradım. Durumu bildirdim, kaçan arabanın plakasını verdim. Telefona cevap veren polis memuru aracın hangi istikamete doğru gittiğini sordu; tarif ettim.. Ayrıca İstanbul Emniyet Müdürlüğünün web sitesindeki ihbar ve şikayet bölümüne girerek şikayetimi yaptım. Aradan 10 dakika geçmeden telefonumuz çaldı. Telefonda bir polis memuru vardı. Hayret ettim. Demek polisimiz bu derece ilgiliydi; şikayetimi dikkate almıştı. "Şikayetiniz varmış, nerde yeriniz ?" diye sordu. Tarif ettim. "Şu sokak karşısı mı?" dedi. Yerimizi de tespit etmişti. Sonra kritik soruyu sordu "Yazı siyasi mi?" .İşte o anda basiretim bağlandı (!) Bu soruya şöyle cevap verdim "Hayır değil, ama duvarı kirletti çok fena biçimde. Özel mülkiyete zarar verdi" Ama polis memuru benim ikinci cümlemi tamamlamadan telefonu kapatmıştı.
Olayla ilgili emniyetten duyduğum son cümle şu olmuştu "Yazı siyasi mi?" Şu ana kadar başka bir hiçbir yanıt gelmedi.
Bir anekdot
Matematiksel modeller kurulurken değişkenler için bazı varsayımlar yapılır.Zaman serileri konusunun bilgelerinden Profesör Box dersinde de yine böyle olmuş. Profesör bir model anlatıyormuş ve bu modelde yaptığı varsayımları sıralıyormuş. Sınıftaki meraklı öğrencilerden birisi bu varsayımlardan çok basit birisine kafasını takmış. Hocaya sormuş: "Ya bu varsayımınız doğru değilse???" Profesör Box meraklı gence bakmış. "Delikanlı; Etrafta köpek balıkları varken, traşta suratını kesmeye kafanı takmazsın" demiş.
Bir yorum
Yukarıdaki olayı aktarırken kendimi Box'ın sınıfındaki o öğrenci gibi hissettim. Duvara yazı yazan genci polis yakalasa ne olurdu diye düşündüm. Adam öldürenlerin dışarı çıktığı bir devirde yazı yazıp malınıza zarar veren birisine ne olur ki?
Böyle bir basit olayı yazmazdım. Ancak bu olaydaki bir boyut beni çok düşündürdü, onun için yazıyorum. Kendi halinde, masumca duran bir duvara insanlar babalarının ilan tahtası gibi nasıl yazı yazarlar diye çok fazla şaşırmadım. Çünkü bunun yapıldığını her yerde görüyoruz. Yazı yazan gencin cüreti de beni fazla hayrete düşürmedi. Çünkü artık suçlular, hem suçlu hem de güçlü değiller; daha güçlüler. Evet bunlar beni şaşırtmadı. Ancak telefon eden polisin sorduğu soru şaşırtmadı, ürküttü: "Yazı siyasi mi?".
Demek ki, her şey siyasete endekslenemeye başlamış. Birisi gelip mülkiyetinize zarar veriyor, şikayet ediyorsunuz. Ancak polisin baktığı açı düşündürücü: "Yazı siyasi mi?" Demek sadece siyasete endeksli bir refleks gelişmiş artık. Duvarı kirleten gencin de aldırmazlığı belki bu refleksi bilmekten geliyordu. Ama demokratik bir ülke için düşündürücü ve ürkütücü bir refleks bu.