"Yangın çıkması önlenemez, ama yayılması önlenebilir"
Sigorta, hayatımızın içerisinde var olan bir olgu. Daha doğrusu güvencenin diğer adı da denilebilir. Sigorta bir ihtiyaç, bu konuda da hemfikiriz. Fakat sigorta bilincinin zayıf olması, sigorta ürünlerini hala pazarlanır kılıyor. İhtiyaç olduğunu düşünerek sigorta satın alan tüketicilerin sayısı ne yazık ki, hala ülke nüfusumuza kıyasla çok gerilerde.
Sigorta belirli risklere karşı güvence sağlar ve sigorta şirketleri bunu poliçelerde belirtir. Sigorta şirketleri birer ticari müessesedir ve kâr amaçlı kurulmuştur. Bir devlet kurumu değildir. Sigorta şirketleri, diğer bütün ticari kuruluşlar gibi iş yazmak için de kendi karar veriyor. Yani, istediği riskleri sigortalamak gibi bir hakları var. Şirketler, sigorta yapmak için ön koşul da isteyebilir. Nasıl kredi almak için bankaya başvurulduğunda, banka size krediyi ister veriyor, ister vermiyorsa aynı durum sigortacılar için de geçerli. Ya da banka sizden farklı bir istekte bulunduğunda, krediyi almak için bu nasıl yerine getiriliyorsa, sigortacılıkta da benzer bir durum söz konusu.
Plastikçiler dertli
Son aylarda sigorta şirketleri bazı riskli iş kollarındaki işletmeleri sigortalamadıkları için çok eleştirildi. Plastik sanayicileri de, kendilerine sigorta yapılmadığı gerekçesi ile sigortacıları Rekabet Kurumu'na şikayet etti. Bazı sigorta şirketlerine ani baskın düzenlenerek tüm bilgilere el konuldu ve sonuç bekleniyor. Sigorta şirketlerinin yöneticileri bu konuda rahatlar. Bir ceza çıkacağı endişesinde değiller. Çünkü rekabete aykırı olarak organize olunmuşsa suç oluşur. Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi, sigorta şirketleri kendi içinde bu kadar organize olabilselerdi, yıllardır bazı branşlarda göz göre göre zarar etmezlerdi.
Türkiye Sigorta Birliği Başkanı Recep Koçak'a bir basın toplantısında bu tesislerin neden sigortalanmadığı soruldu. Başkan, "Bizim risk koşullarımızı yerine getiren tüm tesisleri sigortalarız" dedi ve konuyu kapattı. Bu riskli iş kollarındaki işletmeler, öncelikle kendi risklerini iyi analiz etmeliler ve bu konuda tedbir almalılar. Ama diğer taraftan sigorta yaptıramayanlar soruyor, "Şimdi sigorta yapmıyorsunuz, geçtiğimiz senelerde de aynı riskler vardı sigortalıyordunuz, ne değişti?" ya da "10 yıldır sigorta yaptın hiç hasarım da olmadı, şimdi neden poliçemi yenilemiyorsun?" Bu sorular zurnanın 'zırt' dediği sorular. Sigorta şirketlerinin yöneticileri bu sorulara ne cevap verse sigortalıları tatmin edemez diye düşünüyorum. Çünkü geçmişte 17 milyon dolarlık fabrikanın deprem riski hariç 17 dolara sigortalandığı bir rivayetÖ Fabrika yanınca sigorta şirketi milyonlarca lira tazminat ödedi. O zaman hata 17 dolara 17 milyon dolarlık bir fabrikayı sigortalayanda mı, yoksa nasıl olsa uygun fiyata sigorta yaptırıyorum, buradan tasarruf ettiğim para ile fabrikalarımdaki riskleri mi azaltsam diye düşünmeyen fabrika sahiplerinde mi?
Her iki taraf da sorumlu davranmalı
Geçtiğimiz hafta içerisinde Sigorta Acenteleri Derneği (SAB) bu konu ile ilgili bir toplantı düzenledi. Panelde, Prof. Dr. Abdurahman Kılıç 'Yangın Riski ve Yangın Önlemleri' konulu bir sunum gerçekleştirdi. Hocam sunumunda şuna dikkat çekiyordu: Yangının çıkmasını önlemeye çalışmak zor; fakat çıkan yangının yayılmasını önlemek için önlem alınması kolay. İşletmelere de bu konuda iş düşüyor. "Nasıl olsa sigortam var" diye düşünmemek lazım. Bugüne kadar çok uygun primlerle sigorta alınmış, ancak bugün para verseniz de sigorta yaptıramıyorsunuz. Her iki tarafın da kendileri açısından sorumluluklarını yerine getirmeleri durumunda, ortada sorun kalmayacağını düşünüyorum.