"Türkiye, alternatif pazarlara yönelmeli"

Şefik ERGÖNÜL
Şefik ERGÖNÜL İHRACAT SOHBETLERİ [email protected]

Sohbetimizin başlığı bana ait değil.

Ancak hep savunduğum bir fikir ve etkili isimlerden duymanın beni sevindirdiği bir ifade.

Gazetemizde yer alan bir haberde, T. İş Bankası Genel Müdürü Sn. Ersin Özince'nin Hatay Genç İşadamları Derneği (HAGİAD) ve Hatay Sanayici ve İşadamları Derneği (HASİAD) işbirliği ile düzenlenen bir toplantıda yaptığı konuşmada söyledikleri aktarılıyor.

Bu konuşmanın bizi en çok ilgilendiren bölümü, Sayın Özince'nin "Önümüzdeki yıl ABD ve AB ülkelerinde yüzde 7 küçülme bekleniyor. Artık bu ülkelere ihracat yapan iş adamlarımız bu oranlara bakarak kendilerine yeni pazarlar bulmalı ve ABD ve AB ülkeleri pazarları yerine başka pazarlara ve çözümlere yönelmesi gerekir" dediği bölüm.

Türkiye KOBİ'lerinin üretim yeterliliklerini hararetle ve devamlı olarak savunmaktayım. Kapkaççı zihniyete sahip olan bazı sorumsuz kişileri saymazsanız, Türkiye, bazı alanlarda, birçok batı ülkesinin önüne rahatlıkla geçebilecek yeterliliklere erişmiş veya erişmekte olan işletmelere sahiptir. Bugün varılan ihracat rakamları da, her ne kadar değişen politikalara bağlanmaya çalışılsa da, gelişen sanayicimizi ve atılımcı ticaret insanlarımızın eseridir.

Bu yeterli midir?

Bir özdeyişi, hatırladığım kadarıyla burada tekrarlamak isterim, "Zirveye varmak değil, orada kalmak zordur." Kaldı ki biz henüz zirveye varamadık bile. Önümüzde tırmanılması gereken ve sinsi engellerle dolu bir sürü tepe var.

Eskiden beri sürdürdüğümüz bir uygulama vardır. Çevremizde kim nereye gidip bir şey satıyorsa, bizde hemen tası tarağı toplayıp, oralarda bir şeyler yapmaya gideriz. O pazarın ihtiyaçlarının gerektirdiği kadarından fazlasının sunulmasıyla da, gerileyen piyasanın sıkıntılarını yaşarken, hep başkalarını suçlamaya çalışırız.

Oysa biz ne yaparsak bu durumdan sıyrılabiliriz, diye düşünüp çabalasak daha iyi olmaz mı?

"Tüm yumurtaları aynı sepete koymamak" deyimini hep kullanırım. Bu deyimin ihracatçıya uyarlanması halinde ortaya çıkacak olan deyim "Pazar çeşitlendirmesi" olacaktır. Sayın Özince'nin seslendirdiği de budur.

"Pazar Çeşitlendirmesi" yapmak için önce ciddi bir pazar araştırması yapmak gerekir. Bu araştırmayı yapacak arkadaşlarımıza tavsiyemiz, biraz değişik davranarak, ürünlerinin hangi farklı pazarlara satıldığını araştırırken, öncelikle kendi ürünleri için olası alıcı ülkeleri bulabilmek amacıyla değişik ülkelerin ithalat istatistiklerini incelemeleri. Kuşkusuz bazı istatistikler birkaç yıl eski bilgileri verecektir. Ancak bunlara katlanmamız gerekir. Öte yandan Türk ürünlerinin ihracat istatistiklerinden ziyade, aynı ürünleri ihraç eden başka ülkelerin ihracat istatistiklerini incelemeleri daha da yararlı olacaktır. Çünkü bu bilgiler bizlere, olası alıcı ülkelerdeki yabancı rakiplerimizin kimler olabileceğini gösterecektir. Böylece olası pazar olarak değerlendirmeye alabileceğimiz birçok ülkenin dışalım bilgilerini elde edebiliriz. Bu istatistik bilgilere İhracatı Geliştirme Merkezi (İGEME), Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Dış Ticaret Müsteşarlığı gibi kaynaklardan erişebiliriz veya oralardan elde edeceğimiz bilgilerle yönümüzü tayin edebiliriz.

Hatırımızda tutmamız gereken en önemli nokta, bilgiye nasıl erişildiğinden ziyade, elde edilen bilginin nasıl yönetildiğidir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
96 yılda ihracat... 29 Ekim 2019
Tahterevalliye Dikkat 15 Ekim 2019
İhracat ve Facebook 17 Eylül 2019
Promosyon mu o da ne? 10 Eylül 2019
Müşteriye Doğru Erişim 27 Ağustos 2019