"Türk finans kurumları kara paraya karşı alarmda

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN [email protected]

Dow Jones Strateji Direktörü Correia, "Halk artık hükümetlerin yolsuzluklarına tolerans göstermiyor. Arap Baharı bunu somut örneği. Öte yandan, Ortadoğu ve Afrikalı zenginlerin yabancı banka hesaplarındaki paraları 1.5 trilyon dolara ulaşıyor. Bunun yüzde 15'i kanunsuz işlerden geliyor" diyor.

Finans krizi sonrasında daha fazla denetim ve düzenlemenin hakim olduğu bir dünyaya girdik. Risklerin öngörülmesi ve engellenmesi kurumların öncelikli faaliyetlerinden biri konumuna geldi.

Dow Jones Risk ve Uygunluk Bölümü Strateji Direktörü Chrisol Correia, "Güçlü yönetim ve uyumluluk programları; kontrol mekanizmaları olan bankalar, hem riski doğru yönetebilecekler, hem de gerek kendi ülkelerinde gerekse uluslararası piyasalarda güven içinde büyümeye devam edecekler. Öte yandan uyumluluk zayıfsa,  hem bankalar, hem de hissedarlar daha büyük risklerle karşı karşıya kalacaklar" diyor.

Correia'ya, "Daha denetimli bir dünyaya mı gidiyoruz?"; "Kara para aklama ile mücadelede yeni trendler neler?"; "Türkiye'de bu yöndeki önlemler yeterli mi?" sorularını ilettik. İşte cevapları: 

Halk, yolsuzluklara tolerans göstermiyor

"Finans krizinin ardından küresel denetim ortamı çok daha kapsamlı ve yoğun bir yapı kazandı. Hükümetler ve düzenleyiciler, sistemik riski yönetebilmek için, küresel finans sisteminin eksikliklerine cevap vermeyi hedeflediler. Hatalara yönelik ceza oranları ciddi bir şekilde artırıldı. Finans kurumları artık sadece hükümet ve düzenleyici kurumların kontrollünde değiller, aynı zamanda vergi mükellefleri tarafından da yakından izleniyorlar. Bunun nedeni ise, bazı ülkelerde vergi mükelleflerinin parasının, bankaları kurtarmak için kullanılmış olması. Halk artık hükümetlerin yolsuzluklarına tolerans göstermiyor. Bunun en somut örneği Arap Baharı kapsamında yaşananlar.  Öte yandan İsviçreli araştırma şirketi MyPrivateBanking rakamlarına göre, Ortadoğu ve Afrika kökenli zenginlerin yabancı banka hesaplarındaki paraları yaklaşık 1.5 trilyon dolara ulaşıyor. Bu miktarın yüzde 15'inin kanunsuz işlerden kaynaklandığı tahmin ediliyor. Kara para aklamaya yönelik esnek politikalar sonucunda, bu kirli paralardan yararlanan bankalar, sadece katı yaptırımlara ve para cezalarına maruz kalmayacaklar, aynı zamanda itibarları da ciddi ölçüde zedelenecek."

2011'de tehlikeli isimlerin sayısı yüzde 54 arttı

"Dow Jones Risk ve Uygunluk sponsorluğunda gerçekleştirilen "Küresel Yaptırımlara Uygunluğu Sağlamak" başlıklı Beyaz Kitap'a göre, büyük finans kurumları her yıl müşterilerinin ve yapılan işlemlerin küresel yaptırım listelerine uygun olup olmadığını araştırmak için yaklaşık 15 milyon dolar ödüyor. Bu arada yaptırımların sürekli olarak değişim içinde olması da, bankalar önündeki zorlukların başında geliyor. Suriye, Libya, İran ve diğer yüksek riskli ülkelere yönelik yeni listelerin ortaya çıkmasına neden olan Arap Baharı, yaptırımların görünümünü önemli ölçüde etkiledi. Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan da, bir süre önce Suriye'ye karşı yeni yaptırımlar önerdi. Temel yaptırım listesinde yer alan isimlerin sayısı, 2011 başında 2010 yılına kıyasla yüzde 54 oranında artış gösterdi. Bu listelerde yer alan isimler sadece bankalar için değil, iş dünyasında gerçekleşebilecek her türlü ilişki için tehlikeli olan isimler. Bankaların bu alanda karşılaştıkları bir diğer zorluk da,  Mali Eylem Görev Grubu'nun (FATF) banka transferlerine yönelik tavsiyesi. Teröristlerin ve suçluların banka transferi yoluyla fon yollamalarını engellemeyi hedefleyen bu madde, finans kurumlarının hem parayı yollayanı hem de parayı alanı sıkı bir şekilde araştırmasını öngörüyor."

"Türkiye'de uygulamalarda farklılık var"

"Küresel finans sistemine bağlı olan Türkiye, finans sistemindeki risklere yönelik aynı baskı ile karşı karşıya. FAFT tarafından 2007 yılında yayımlanan 'Türkiye'nin Karşılıklı Değerlendirmesi'nde, Türkiye'de kara para aklama ve terör finansmanı ile mücadelede atılması gereken önemli adımlar olduğu vurgulanmıştı. O tarihten bu yana, Türk finans kurumlarında bu risklere karşı önlem almak açısından önemli bir isteklilik izleniyor. İki büyük banka, kara para aklama ve yaptırım risklerini daha iyi yönetmek için Dow Jones Risk ve Uyumluluk müşterisi oldular. Her ne kadar Türkiye, kara para aklama ile mücadelede, uluslararası uygulamalara kıyasla farklılık gösterse de, Türkiye'deki finans kurumları riski azaltmak ve uyumluluk sağlamak açısından büyük bir isteklilik gösteriyorlar.  Bu kapsamda, yönetim, risk ve uyumluluk konusunda kurumsal boyutta bir yaklaşım ve felsefe belirlenmesi gerekiyor. Bu arada, bugün bankaların büyük bir bölümü operasyonlarını Türkiye'nin dışına taşıyorlar. Bu nedenden dolayı, gerek cezaların çok yüksek olmasından, gerekse isimlerine leke sürdürmemek için, fiziksel olarak var oldukları ülkelerde daha sıkı bir denetime dahil olmak istiyorlar." 

Kara para aklama küresel bir sorun

"Kara para aklama küresel bir sorun olarak algılanıyor ve uluslararası boyutta suç olarak tanımlanıyor. Düzenleyici önlemler sıkı ve tutarlı bir şekilde uygulanmadıkça, kara para aklama faaliyetlerini tamamıyla önlenmesi söz konusu olmayacak. Vergi cennetleri kamuoyunu yakından ilgilendiren bir sorun olarak yükseliyor. Bunun başlıca nedenleri arasında, bu bölgelerin kurumsal vergileri önlemeleri; suç ve yolsuzluk süreçlerini önlemeleri geliyor. Bu kapsamda, uluslararası organizasyonların işbirliği içinde olmaları, gerekli durumlarda bili paylaşımı gerçekleştirmeleri; yargıyı istismar eden birim ve kurumlarında önünde tek bir cephe oluşturmaları gerekiyor."

2013'te kara para aklama yazılımlarına 557 milyon dolar harcanacak

"Yaptırımlar ve düzenlemeler, bankaları ve toplumu, gerek teröristlerin gerekse küresel bankacılık sistemine ulaşabilen insanların yaratacağı tehditlerden koruyor. Birleşmiş Milletler kendi işlemlerini gerçekleştirmek için bir dizi yaptırım programı uyguluyor. Bu uygulamalar hızlı bir şekilde bankalara da yansıyor.  Yaptırımların yönetiminde teknoloji önemli bir rol oynuyor. Taranması gereken hacimler artıkça, şirketlerin manüel süreçlerden otomasyona geçmeleri gerekiyor. CELENT tarafından gerçekleştirilen "Kara Para Aklama Karşıtı Trendler 2011" raporuna göre, küresel boyutta kara para aklama karşıtı yazılımlara yapılan harcama yılda yüzde 10.4 oranında artarak 2013 yılında 557 milyon dolara yükselecek."

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar