"Top ağlarla şans eseri buluşmuyor"
Başlıkta yer alan bu görüş GOL kitabının yazarı Barselona ve Manchester City kulüplerinde görev yapan, kendisi hiç futbol oynamamış Ferran Soriano’ya ait. Soriano, topun ağlarla buluşması için uzun erimli çok yönlü bir çalışmanın gerektiğini belirterek futbol kulüplerindeki başarıyı izleyen işadamlarının kendi firmalarının iş süreçlerinde de başarıya dönük dönüşümler yapabileceklerini öne sürüyor.
Ferran Soriano, ömründe hiç futbol oynamamış bir futbol adamı. Ama büyük kulüplerde görev almış birisi, Barselona’da başkan yardımcılığı, Manchester City’de CEO’luk yapan Soriano, esas itibariyle Futbol Endüstrisine bir “Sektör” olarak bakıyor. Kendisi birkaç ay önce Antalya’da Spor Turizmi konulu Garanti Anadolu Sohbetleri'nde bir konuşma yaptı, NTV yayınlarından GOL isimli kitabı yayınlandı.
“Top ağlarla şans eseri buluşmuyor” diyen Soriano, futbol endüstrisindeki gelişmeleri ve yeni kurallarını anlatırken, “İmkansızı hedefleyen girişimcilerin futbol ekonomisine yönelip, oradaki değişimin kaynağında yer alan inovasyonu kendi iş geliştirmeleri açısından öğrenip kullanmalarını öneriyor.”
Soriano’nun ilginç bir yaklaşımı söz konusu: “Futbol endüstrisinde ne kadar seyirci olduğu önemli değildir. Ne kadar harcandığı da önemli değildir. Bu miktar İngiltere için 40 euro iken, Türkiye için 5 euro/yıldır. Bu nedenle sorunun tamamı ‘Tüketim yaptıracak bir iş modeli bulmaktır’. Bu yüzden olay hiçbir biçimde ‘şans’ değil, tam anlamıyla bir ‘yönetim’ sorunudur” yargısına varıyor. Bu değerlendirmesinin ardından kulüplerin gelir oranlarının şu üç temel üzerine oturması gerektiğini belirterek, “Üçte biri TV gelirleri, üçte biri pazarlama gelirleri ve üçte biri de stadyum gelirleri olması sağlıklı sonuç verir” diyerek gelir planını ortaya koyuyor.
Soriano, harcama kalemlerinden söz ederken cironun yarısının futbolcuya gittiğinin altını çiziyor. 18 yaşındaki bir futbolcunun yıllık bedeli büyük kulüplerde 1-15 milyon dolar arasında değiştiğini belirtiyor. Bunun sonucunda futbolcuların, çalışanların kazandığı, patronların kaybettiği tek sektörün futbol endüstrisi olduğunu söylüyor.
Soriano, Türkiye’nin bir şansı olduğunu ifade ediyor: "Brezilya’da hem futbol endüstrisi, hem de ekonomi yükseliyor. Meksika’da ise ekonomi baş aşağı giderken futbol endüstrisi yükseliyor. Türkiye bu iki ülkeden Brezilya’yla örtüşüyor. Bu Türkiye açısından şans yaratıyor.”
Soriano futbol endüstrisinin artık ikiye bölündüğünü birinci bölümde adına global denilen kulüplerin yer aldığını, ikinci bölümü yerel kulüplerin oluşturduğunu açıklıyor. Her iki alanda yapılana da futbol dendiğini, ama iş modellerinin çok farklı olduğunu, her ikisinin de ortak paydaları, yanları olduğunu belirterek, “Eskiden futbol bir sirk gösterisi işiydi. Oysa, şimdi bunun çok ötesine geçti, Disneyland’a benzedi. Yine de Disneyland'ın öznesi nasıl Micky Mouse ise bizim sektörün öznesi de futbolcu. Ve sonuçta yaptığımız eylemin adı eğlendirme” yargısını ortaya koyuyor.
Soriano, işletmelerin futbol kulüplerinden neler öğrenebileceklerinden söz ederken topun ağlarla buluşması için futbolda “Strateji, risk ve karar süreçlerinin nasıl işlediğini ve buna bağlı başarı sağladığını” izleyen bir işletme yöneticisinin kendi iş alanlarında iş geliştirici yeniliklerle çok önemli sonuçları elde edebileceğini öne sürüyor.