"Tıp Bu Değil", yapma doktor, sen insanı süründürürsün!

Yavuz DİZDAR
Yavuz DİZDAR yavuz.dizdar@dunya.com

 

 

Geçtiğimi aylarda Prof. Dr. İlknur Arslanoğlu'nun editörlüğünü üstlendiği Tıp Bu Değil adındaki kitaba bir bölüm yazmam istendi. Ben de sizinle daha önce paylaşmış olduğum yazıların çerçevesinde günümüz tıbbına olan eleştirilerimi bir kez daha dile getirmek şansını elde ettim. Kitap yayınlanır yayınlanmaz beni de şaşırtan bir ilgi kaynağı oldu, kısa sürede üç baskı yapma şansını elde etti. Bununla da kalmadı, Sağlık Bakanımız Recep Akdağ, kitabı baştan sona okuduğunu dile getirerek İlknur Arslanoğlu ve yine kitabın yazarlarından olan Kaan Arslanoğlu'nu davet ederek bizatihi görüşlerini aldı. Sağlık Bakanı'nın "tıbba sosyalist bakış açısı" şeklindeki değerlendirmeleri üçüncü baskının arka kapağında yer almakta, kendisiyle gerçekleştirilen söyleşiye internet üzerinden erişebilirsiniz. Kitabın yazarları ile gerek televizyonlarda, gerekse radyo kanallarında çeşitli programlar düzenlendi ve halen devam etmekte. Doğrusu ortaya konulan görüşler tıp mesleğinin bugünkü uygulamasına ilişkin ilk ciddi eleştirileridir. Konu bir yere kadar sosyalist bakış açısı olarak nitelendirilebilir, ancak daha fazlasını da vermek durumunda. İşte bu da sizinle sık sık paylaştığım "tıbbın yeni yorumudur".

Amaç sistem eleştirisinden öte, yeni bakış açısını kurmayı başarmak

Doktorlar da dahil, bilim insanlarının çoğun bakış açısı kabullenmeler üzerine kurulmuştur. Bu kabullenmelerin bir kısmı öğretilenlerin sorgulanmamasından kaynaklanır. Mevcut bilgileri "bu zaten böyle" diye okursanız, genel bir sistematiğe erişmeniz çok zorlaşacaktır. Hayır daha farklı düşünür, "bu neden böyle" diye okumaya çalışırsanız, o zaman bakış açınızın değiştiğini görmeye başlarsınız. Benim bu satırlardan sizlere sunmaya çalıştığım bakış açısı "doğanın bir mantığı var mı?" sorusunun cevabını aramaya yöneliktir. Çünkü işin içine mantık girdiğinde, buradan elde ettiğiniz ipuçlarını takip ederek henüz bilmediğiniz başka şeyleri de öngörmeye başlarsınız. Bu bilinmeyenlerden, oluşturmaya başladığını mantığı sınama şansını elde edebilirsiniz. Aslında var olup da, sizin bilgi dağarcığınızda yer almayan bilgileri edinerek öğrendikleriniz (mesela kış uykusuna yatan hayvanların metabolizma hızları, hazırlık döneminde ne yedikleri), oluşturduğunuz mantığı hala destekliyorsa, o zaman kurgunuz doğru demektir. Böylelikle açtığınız yeni patikada, önceki bildiklerinizi yeni bakış açısına göre okuyup tasnif etmeye başlarsınız. Dikkat edin, aslında yepyeni bir bilgi üretmiyorsunuz, mevcut bilgileri yeni şablonun içerisine yerleştirmeye çalışıyorsunuz, ama yeni bir bakış açısı geliştiriyorsunuz ve varsayım beceriniz güçlenmeye başlıyor. Doğanın mantığı konusundaki bu yaklaşımın en güzel yanı ise size aradığınız şeyi daha kolay bulma imkanını vermesidir.

Hangi konuda bir meslek icra ediyor olursanız olun, karşınıza çıkan "yeni" sorunları yazılmış eski bilgileri kullanarak çözemezsiniz. Burada size düşen, karşınıza çıkan sorunun daha önce görülmemiş olduğuna yönelik yeterli bilgi ve deneyime sahip olmanızdır. Bu durumda yapmanız gereken kendi alanınızın dışına çıkıp komşu alanlarda benzer bir meselenin olup olmadığını gözden geçirmektir. Hatta "doğanın mantığı" konusundaki şablonunuz yeterince güçlüyse, biyolojik bir sorunun yanıtını psikoloji alanında da bulabilirsiniz. Burada daha önce dile getirdiğim anahtarlar neredeyse tamamen geçerlidir (1). Yeter ki, sistematiğiniz baştan doğru kurulsun. Size sık sık anlattığım beslenme sağlık ilişkisi gibi kavramlar da bu sistematik üzerine kuruludur. Bugün için tıbbın duraklama devrini sürdürdüğünü kabul etsem de, mevcut çığ gibi büyüyen bilgi birikimini dikkate aldığınızda, aslında duraklaması için hiçbir gerekçe olmadığını görüyorum. Yeter ki birileri bu "disiplinler arası" bilgileri birleştirmeye başlasın.

Ancak konuyu iyi bilenler sistemi en doğru sorgular

İşte "Tıp Bu Değil" adlı kitap için dile getirdiğim ve bütünü size daha önce yazmış olduğum yazıların birleştirilmesinden oluşan görüşler, tıbba sosyalist bakış açısını değil, mevcut tıbba nasıl farklı bakılacağını açıklamaya çalışmaktadır. Tıbba bakış açısının ne olması gerektiği konusunda fikir emeği veren arkadaşlarımızın göz ardı ettikleri en önemli kavram budur. Bir sorunla karşılaştığınız takdirde, bilgi eksiği varsa, soruna sosyalist ya da kapitalist açıdan bakmanız durumu kurtarmaz. Çok ciddi ağrı şikayeti olan bir hastaya (ki ağrı tamamen beyana dayalı sübjektif bir durumdur) ister sosyalist, ister kapitalist bakış açısıyla yaklaşımda bulunun, bilginiz yetmiyorsa, ağrısını ne anlar ne de geçirebilirsiniz. O nokta dünya görüşünüzden bağımsız gerçeklik durumudur, "hastanın ağrısı vardır". Siz bu bilgi birikimi ve deneyime (kısaca nosyona) sahip değilseniz, bakış açılarınız ne olduğu tevatürdür, hasta ağrı çekmeye devam eder. Kendini bilim erbabı olarak görenler yeniyi öğrenmek için en ufak bir çaba bile göstermiyorlarsa, onun adı da öğrenme özürlülüğüdür. Hepimiz hemfikiriz, tıp bu değildir, peki ama ne olmalıdır? Bu kavramı gelecek yazılarda tartışmayı sürdüreceğiz. Doğanın anlayabildiğim mantığını doğrudan sizinle paylaşacağım.

Bütün okurlarımıza şimdiden sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir bayram diliyorum.

Kaynak: Dizdar Y. Var oluşun temel ilkeleri, görünenin anlamla birleştirilmesi (Bu bir anahtar yazıdır). DÜNYA Gazetesi, 13.6.2012. Önemli not: Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu GDO'ların doğrudan gıda ürünlerinde kullanılması amacıyla harekete geçince Güllüoğlu Baklavaları ve Melen Şarapçılık federasyondan çekildiler. Taraf'a konuşan Güllüoğlu Yönetim Kurulu Başkanı Nadir Güllü, "çocuğuna ve torununa yediremeyeceği hiçbir ürünü satmayacağını" belirtmiş. Melen Şarapçılık Yönetim Kurulu Başkanı Cem Çetintaş da "GDO kullanılması beni vicdanen arzu ettiğim dünyaya götürmeyecekti. Verdiğim karardan dolayı vicdanım rahat" demiş. Nadir Güllü'yü ve Cem Çetintaş'ı yürekten kutluyor, diğer üyelerden de aynı hassasiyeti ve cesareti bekliyoruz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar