"Suriye'ye müdahale Bush'u tekrarlamak olur"

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN [email protected]

ABD'nin Suriye harekatı sinyali vermesinin ardından gözler Birleşmiş Milletler'e döndü. Suriye'ye askeri müdahale konusunda ülkeler arasında net bir uyum yok. Kamuoyu da BM'nin dahil olmayacağı bir müdahaleyi desteklemiyor. ABD halkının yüzde 90'ı, 2001 yılında Afganistan'a müdahaleyi desteklemişti.   2003 yılında ise, ABD'lilerin dörtte üçü, BM Güvenlik Konseyi kararını beklemeksizin,  Irak savaşını destekledi.

Bugün durum farklı. Reuters-Ipsos tarafından 19-23 Ağustos arasında gerçekleştirilen kamuoyu yoklamasına göre, ABD halkının sadece yüzde 9'u askeri müdahaleyi destekliyor. Avrupa'da da durum pek farklı değil. Her üç İngilizden ikisi Suriye müdahalesine karşı. Fransızların ise yüzde 61'i Fransa'nın savaşa girmesini istemiyor.
DÜNYA'nın sorularını yanıtlayan ABD Berkeley Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Merkezi Başkanı Prof. Nezar AlSayyad, ABD'nin Suriye'ye mühalesinin korkunç sonuçlar vereceğini söylüyor. AlSayyad, "Suriye'ye müdahale Bush'un kitle imha silahları söylemini tekrar etmek olur" diyor. Türkiye'nin dış politikasını da eleştiren AlSayyad'ın yorumları şöyle:
* ABD'nin kimyasal silah kullanımı nedeniyle Suriye'ye harekat sinyalini nasıl değerlendiriyorsunuz?
ABD'nin Suriye'ye müdahale etmesinin sonuçları korkunç olacaktır. ABD halkı bu müdahaleyi anlamıyor ve desteklemiyor. İçinde bulunduğumuz durumda, ABD, Suriye'nin kaderini olumlu yönde değiştirebilecek konumda değil.
* Bazı yorumcular ABD müdahalesinin akıllıca olmayacağını; tam tersine Esad'a, kitle imha silahları kullanmakta daha büyük bir inisyatif vereceğini dile getiriyorlar.
 

Evet, ABD müdahalesi akıllı bir yaklaşım olmayacaktır. Bu, George W. Bush'un Irak'ta kitle imha silahları olduğuna yönelik yaptığı açıklamaların bir tekrarı olur sadece.
 
* Mısır'daki kaosa baktığımızda, bölgedeki yerel demokrasi modellerini desteklemek için batı dünyasının askeri yardım sağlamak yerine, ekonomik kalkınma yardımı sağlaması daha doğru bir yaklaşım olmaz mı?
 

Evet kesinlikle doğru. ABD'nin Mısır ordusuna askeri ekipman desteği vermesi, ABD'li silah üreticilerinin işine gelen bir durum. Dolayısıyla bu destek, ABD ekonomisi adına yapılıyor büyük ölçüde. Mısır'a ekonomik kalkınma desteği sağlamak ise, ABD ekonomisine bir fayda sağlamaz!
 

* Mısır, "Yeni demokratik Ortadoğu'nun öncüsü" olarak değerlendiriliyordu. Ülkede yaşanan darbe ve askeri müdahale sonrasında, demokratikleşme sürecini yeniden başlatmak mümkün olabilecek mi?
 

Ben durumu böyle değerlendirmiyorum. 30 Haziran-2 Temmuz tarihleri arasında Mısır'da yaşananlar, Ortadoğu'nun bugüne kadar hiç görmediği bir demokrasi modeli ortaya koyuyor. Bu model aslında, doğrudan demokrasiye daha fazla benziyor. Mısır'da izlenen bu model,  bizim batıda kabul ettiğimiz; ya da Mursi ile Müslüman Kardeşleri iktidara getiren seçim demokrasisi, ya da temsili demokrasiden farklı. Sonuç olarak, 30 Haziran'da Mursi'nin istifa etmesini isteyen insanların sayısı, Haziran 2012'de Mursi'ye oy verenlerin en az iki katına ulaşıyor. Biz ABD'de bu durumda "seçim yenilenmesi" diyoruz. California'da bunu çok sıklıkla yapıyoruz. Dolayısıyla bir çok adil yorumcu, Mısır'da yaşananlara darbe adını veremedi. Yaşanan durumun ordu tarafından başlatılmadığını net bir şekilde söyleyebiliriz. Ordu, tüm ülkenin kontrolünü ele geçirmedi; sadece kamuoyu talebi doğrultusunda harekete geçti. Mısır'da bugün yaşanan güvensizlik ve kaos, bu dinamiğin bir sonucu. Eğer ordu tüm kontrolü ele geçirmiş olsaydı, sokaklarda bu çatışmaları görmezdik.
 

* Tüm bu kargaşada Türkiye'yi nerede görüyorsunuz? Türk hükümetinin dış politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
 

Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin merkezde yer alacağı evrensel bir Müslüman İmparatorluğu hayal etti ve bunu kurmaya çalışıyor. Bu bir tür yeni Modern Osmanlı İmparatorluğu. Fakat Erdoğan ve taraftarlarının, demokrasinin sadece çoğunluğun hakimiyeti olmadığını anlaması gerekiyor. Bu çoğunluğun, azınlıkların haklarını koruması ve azınlıkları etkin bir şekilde yönetime dahil etmesi gerekiyor. Oysa Türk hükümetinin politikaları benmerkezci bir yaklaşım sergiliyor. Türkiye bu yüzden, gereksiz yere, Arap dünyasında birçok kişinin sevmediği bir ülke oldu.
 
* Arap Baharı'nın çöktüğünü söyleyebilir miyiz? Bölgenin geleceğine yönelik umutlu musunuz?
 

Arap Baharı, Arap Kışı'na dönüştü. Tüm mevsimler gibi, bu da geçecek ama kalıcı etkileri olacak.
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar