"Standart Dışı"
Can Alagöz / FİNANSINVEST
Avrupa Merkez Bankası Başkanı (ECB) Draghi'nin son basın açıklamasında "standart dışı" olarak nitelendirdiği önlemler biraz kafaları karıştırdı. Başkan'ın bölgede yükselen tahvil faizlerine farklı bir strateji ile müdahale edileceğini söylemesi ise, ECB'nin periferi ülke faizlerini kontrol etmek için sadece piyasa müdahalesi mi yoksa daha kapsamlı bir finansal istikrar paketi mi planladığına ilişkin soru işaretlerine neden oldu.
Piyasa beklentileri ise bölgenin geçici kurtarma fonu EFSF'nin birincil, ECB'nin ise ikincil piyasadan imtiyaz durumu olmaksızın tahvil alarak periferi ülke faizlerini kontrol altında tutacağına işaret ediyor. EFSF'nin geriye kalan 200 milyar EUR'luk fon kapasitesinin kaldıraçlandırılabileceği veya ECB'nin piyasa faiz oranları için belirlenen bir seviyenin üzerinde sınırsız alım yapabileceği gibi çok agresif beklentiler de var. Ancak ECB'nin bilançosunu şişirerek sistematik riski artıracak bu varsayımların, piyasa risklerini sadece kısa vadeli olarak sınırlayabileceğini söylemek pek yanlış olmaz.
Kalıcı ve etkili bir çözüm ise hükümetlerin yapması gerekenler dışında ECB'nin daha farklı "standart dışı" önlemler almasını gerektiriyor. Bu noktada, İngiltere Merkez Bankası'nın "kredi talebine göre fonlama" operasyonun bir türevi akıllara gelebilir. Bu standart dışı adımın temelinde bankaların verdikleri krediler oranında ucuz fonlanma bulması yatıyor. Bu da ECB'nin fiyat ve finansal istikrarın ötesinde büyümeyi destekleyici bir adım atabilme olasılığını ortaya çıkarıyor. ECB'nin görev tanımının değişmesine bile neden olabilecek bu alternatifin hayata geçme olasılığı ise bölge hükümetlerinden beklenen büyüme reformları geciktikçe daha da artıyor.
Büyüme odaklı desteğin diğer bir alternatifi ise ECB'nin devlet tahvilleri yerine şirket borçlanma senetlerini alması. Bu strateji ile ECB'nin bankaları araya sokmaksızın düşük maliyet ile reel sektör fonlamasını direkt yapma ihtimali bulunuyor. Bankaların hâlâ kredi verme standartlarını yüksek tutması ve kaynaklarını risksiz alanlarda değerlendirme eğilimleri, ECB'nin 2 trilyon euro'luk hacme sahip şirket borçlanma senetleri pazarının büyümesine destek olma olasılığını artırıyor.
Eylül ayında ECB'nin tahvil alımı için koşullarını açıklaması piyasaların şimdilik baz senaryosu. Ancak bölge ülkeleri arasında bile mali birlik için artan arzular, büyümenin üçüncü bir el tarafından güvence altına alınmasının istenildiğini ortaya koyuyor. ECB'nin standart dışı bir adım ile büyümeyi destekleyerek faiz oranlarını suni olarak değil, doğal yollarla kontrol altında tutması ise hem sağlıklı hem de istikrarlı bir çözüme işaret ediyor.