"Siyasi hak olmadan ekonomik hak elde edilemez"

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

 

Önceki gün TEPAV'da bir saygı günü etkinliği vardı. 2004 yılında aramızdan ayrılan Prof. Merih Celasun için ikincisi düzenlenen saygı günü... Prof. Celasun, DPT'de başladığı, ODTÜ ve Bilkent Üniversitesi'nde sürdürdüğü parlak kariyeri boyunca, ekonomi politikasında bilimsel düşünceyi temel alarak yaptığı çalışmalarla Türkiye'nin yaşadığı yapısal sorunlara önemli çözümler getirmiş bir akademisyendi. Bir anlamda hocaların hocası da sayılırdı Prof. Celasun. Mütevazı kişiliğiyle, bugünün hocaları üstünde çok emeği olan bir isimdi...
Etkinlik kapsamında dünyanın önde gelen akademisyenlerinden biri tarafından verilen "Merih Celasun'u Anma Dersi"nin konuğu Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nden (MIT) Prof. Daron Acemoğlu'ydu. Acemoğlu, James Robinson ile birlikte yazdığı "Bazı Milletler Neden Başarısız Olur" adlı kitapta yer alan tezleri anlattığı bir konuşma yaptı.
Salonda, hemen hemen tümü TOBB ETÜ, ODTÜ ve Bilkent Üniversitesi'nden olmak üzere 400'e yakın öğrenci vardı. Üniversite öğrencilerinin, yalnızca popüler şarkıcı ya da oyuncularla değil, dünya çapında bir iktisatçıyla fotoğraf çektirmek, onun kitabını imzalatmak için birbirleriyle yarıştıklarını görmek de umut vericiydi doğrusu. Öğrencilerin fotoğraf çektirdikleri kişi sıradan biri değildi çünkü; Prof. Daron Acemoğlu, iki kez Nobel ekonomi ödülüne aday gösterilmiş bir isimdi.

"Bazı milletler neden başarısız olur?"

Prof. Daron Acemoğlu, 1700'lü yıllarda en zengin ile en yoksul milletler arasındaki uçurumun 4-5 kat olduğunu, bugün ise farkın 40 katın üstüne çıktığını belirterek; "Peki nasıl oluyor da, kimi uluslar refah düzeyi ve yoksulluk, sağlık ve hastalık, gıda ve kıtlık açısından diğerlerinden bu kadar farklı bir konumda olabiliyorlar" diye soruyordu.
Prof. Acemoğlu, daha sonra bu farka ilişkin teorileri sıraladı. Kimi görüşlere göre coğrafi faktörler bu farka yol açmıştı. Ne var ki, bu tez hemen çürüyordu; çünkü bugün çok zengin olan bir ülke, doğal olarak geçmişte de aynı coğrafyadaydı ama o zamanlar çok yoksuldu.
Daha geniş kabul gören bir görüşe göre kültürel faktörler bu farka neden oluyordu. Burada kuşkusuz din olgusu önemli bir etken olarak devreye giriyordu.
Acemoğlu, lidere odaklı zenginlik-yoksulluk kavramına değinirken, zenginliğe giden yolu ya liderlerin ya da onların danışmanlarının doğru fikirlerinin açtığını belirtti.

Siyasetin önemi

Prof. Acemoğlu, milletlerin başarısız olmasıyla ilgili değerlendirmeden çıkarılacak en önemli dersin siyasetin önemi olduğunu vurguladı. Acemoğlu, "Elbette ekonomik teşvikleri ve bunların sonucu olarak kaynakların, yatırımların ve inovasyonun tahsisini belirleyen ekonomik kurumlardır. Ancak ekonomik kurumların nasıl işleyeceğini ve bunların nasıl bir evrim sürecinden geçeceğini belirleyen siyasi kurumlardır" diye konuştu.
Arap baharının, yalnızca, başladığı yer olan Tunus'u sallamakla kalmadığını; Mısır, Libya ve Yemen'i ve her ne kadar iktidarlar hala direniyorsa da Bahreyn ve Suriye'yi de sarstığını belirten Acemoğlu, bu ülkelerdeki hoşnutsuzluğun kökenlerinin ekonomik ve sosyal olduğunu, ancak bunların siyasi faktörlerce şekillendirildiğini söyledi.
Prof. Daron Acemoğlu, konuşmasını "Siyasi haklarınızı elde etmeden, ekonomik haklarınızı elde edemezsiniz. İşte bu işin zorluğu da burada yatmaktadır. Zira siyaseti düzeltmenin bir formülü yoktur" şeklinde sürdürdü.

Türkiye nasıl görünüyor?

İki kez Nobel ekonomi ödülüne aday gösterilmiş, dünyanın en genç sayılı ekonomistlerinden, Prof. Daron Acemoğlu, yurtdışından Türkiye'yi nasıl görüyordu acaba, bunu sormamak olmazdı.
Acemoğlu, Türkiye'nin kısa vadeli ekonomik başarılar yerine, demokratik standartları ve katılımcı yönetim kurumlarını güçlendirmeyi tercih etmesinin daha yerinde olacağını söyledi. Türkiye'nin, alınabilecek kararlar açısından fazla bir esnekliği bulunmadığına işaret eden Acemoğlu, makroekonomik olarak riskli bir noktada bulunulduğunu vurguladı.
Acemoğlu'nun yabancı sermayeye ilişkin değerlendirmesi ise üstünde önemle durulması gereken bir değerlendirme... Acemoğlu, yeni teşvik sistemiyle yabancı sermaye beklentisinin arttığının hatırlatılması üzerine, yabancı sermayenin ekonomik avantajları gözetmesinin normal olduğunu, ancak, ağırlıklı olarak hukuk düzenine, siyasi istikrara, ülkenin bir hukuk devleti olup olmadığına da bakıldığının bilinmesi gerektiğini kaydetti.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar