"Sigortacı Ali'nin maceraları"
Sigorta acenteleri sigorta sektörünün belkemiği. Sektör prim üretiminin 3/2’sini acenteler gerçekleştiriyor. Sigorta acentesi sigorta şirketi olmadan mesleklerini yapamaz. Diğer taraftan da birçok sigorta şirketi için de acenteler vazgeçilmezdir. Sigorta acentesi şirketin sigortalıya dönük yüzüdür aslında. Fakat bir başka açıdan bakıldığında da sigorta acentesi sigortalı için adeta bir sigorta şirketidir. Örnek vermek gerekirse “Sigortacı Ali” sigortalı için aynı zamanda bir danışman yeri geldiğinde bir sırdaştır bile. En acil vakalarda birçok sigortalının ailesinden önce sigortacısını aradıklarını bilirim. Bu ilişkilerin kurulması zaman ister. Sigorta şirketlerine duyulan güvenin üzerindedir “Sigortacı Ali”ye duyulan güven. Nedeni ise açık ; zor gününde yani hasar yaşandığında yanında olan “Sigortacı Ali” her şeyi halleder çünkü. Sigorta acenteliği mesleği karşılıklı güven üzerine kurulu ve bu da uzun zaman alıyor. Mesleği bıraktığınızda da bir koca emek geride kalabiliyor. İşte bu nedenle ‘portföy mülkiyet hakkı’ gibi konularda bir çaba söz konusu. Bu konu bir türlü çıkamayan acenteler yönetmeliğinde de var. Bazı şirketler ‘portföy mülkiyet hakkı’ için samimi adımlar attılar. Bilmeyenler için söylüyorum, ‘portföy mülkiyet hakkı’ sigorta acentesinin kıdem tazminatıdır. Bu birikimin bir gün elinizden uçup gittiğini hayal etmek bile kişiyi yıkar.
Günü kurtarmak
Acentelerin bu hassasiyetini vurgulayarak biraz da rekabete gelmeye çalışıyorum. Rekabet güzel bir şeydir, kaliteyi getirir. Buna kimsenin itirazı olamaz. Fakat bu rekabet etik olmadığında sıkıntı başlıyor. Sigorta sektörünün sorunu pastayı büyütememek. Yapılan şu, sektörde bazı oyuncular bir taraftan pastayı büyütmeye çalışırken diğer taraftan fiyat kırarak günü kurtaran oyuncularda var. Tüketiciyi burada suçlamamak gerekir. Bana da her zaman 10 liraya aldığım ürünü 8-9 TL’ye biri önerse elimin tersi ile iterim. Ama 10 TL’lik ürünü 5 TL teklif eden olursa, önce bir araştırırım şartlar eşit mi diye aynıysa veya yakınsa biraz da risk alır 5 TL’lik ürünü seçerim. Birbirinden iş kapan sigorta şirketleri ve acentelerinin biraz da etik değerlere saygı duyması gerekmez mi ? Sana fiyat kırdığın için gelen sigortalı başka biri fiyat kırdığında da senden gideceği kesin. Ama sen günü kurtarmak ise amacın o zaman başka.
Hasarı al şirketi değiştir
Bir acente bana ulaştı ve yaşadığı olayı paylaştı. Ben olayı bir taraftan dinledim ama o tarafı bilebana yetti. Bugüne kadar bu kadarını değil ama birçok benzer olayı duymuştum. Olay şöyle; bir acentemiz yıllardır her şeylerini sigortaladığı ve 23 yıl danışmanlık yaptığı kuruluş ile yollarının bir telefon ile ayrıldığını öğrenmiş. Konunun detayı ise, bu acentemiz bir kuruluşu sigortalamış. Sözleşme yaptıktan bu yana 4 ay geçmiş, bu arada hasarlar olmuş tazminatlar ödenmiş, ancak prim tutarının da ilk bir iki taksitini vermiş. 4.’üncü ayda poliçemi iptal ettim demiş. Bu acentemiz bu gelirinin vergisini ödemiş bu arada. Fakat sigortalı daha önceki prim tutarının yarı tutarına poliçe öneren bir başka acente ve sigorta şirketini seçmiş. Acenteye sordum ‘her kişi kafasına göre sözleşmesini iptal edip bir başka sigorta şirketini seçebiliyor mu ?’ diye, aldığım cevap 'mevzuat buna izin veriyor'. Her iki acenteyi ve her iki şirketi de iyi tanıyorum. Fakat burada konu gerçek böyle ise rekabet falan değil. Bu konunun aktörleri tanınan bir acente ve çok iyi yönetildiğini bildiğim bir sigorta şirketi. Burada bir karlı kişi var tüketici o da pek etik davranmamış bence. Ben bir poliçe satın alacağım, primin çok az kısmını ödeyeceğim. Hasar olacak hasar tazminatımı da alıp ödediğim primlerin üzerinde bir gelir elde edeceğim. Sonra da yarı fiyat veren birini bulup kendime yeni kurban seçeceğim. Bunu birileri açıklamalı. Yenileme dönemi geldi aman ayağımıza kurşun sıkmayalım.