"Sektör entelektüeli" mi daha önemli, "enerji teşviği&quo
Tarım ve Köyişleri Bakanı Müsteşarı Vedat Mirmahmutoğlu, Le Monde Diplomatique Türkiye'de iddialı demecinde, "…bir şey daha tespit ettik: Gördük ki, tarımın Türkiye'de entelektüeli yok. Kendisine entelektüel diyor ama aslında değil. Dikkat ediyor musunuz hangi gazetenin köşe yazarları arasında tarımda çalışmış ya da müsteşarlık yapmış biri var mı? Yok.. Evet niye yok? Halbuki üç öğün tarım ürününe muhtacız " diyordu
Mobilya sektörünü dert edinmiş, içinde çalışmış ve sorunlarını derinliğine bilen Hüsnü Karagözoğlu da fuarda yaptığı sektör değerlendirmesinde, sorunların ilk sırasına, "…sektörün entelektüel birikimindeki yetersizliği " yerleştiriyordu..
Birbirinden çok farklı iki sektörü derinliğine bilen iki insan, kaynaklarımızı etkin kullanabilmemiz için "…entelektüel eksikliğe" vurgu yapıyordu.
Entelektüel birikimi, iş yaparken "performansı belirleyen etkenlerden biri " olduğu için gerektiği kadar düşünmeliyiz.
Benim entelektüelliğin ne olup olmadığına ilişkin bilgimin temelini Edward Said'in iki çalışması oluşturur: Biri, 1993 yılında verdiği "Entelektüel Temsilleri" adlı konferansları. Bu çalışma "Entelektüel: Sürgün, Marjinal ve Yabancı" adıyla Tuncay Birkan'ın dilimize aktardığı Ayrıntı Yayınları'nın kitabı. Diğeri de Osman Akınhay'ın çevirdiği Agorakitaplığı'nın "Hümanizme ve Demokratik Eleştiri" adlı derleme kitapta yer alan "Yazarların ve Entelektüellerin Kamusal Rolü" başlıklı kapsamlı makale.
Çok sık kendime şu soruyu yöneltiyorum: "Bir üretim alanında, uzun dönemli geleceği güven altına almada, entelektüellerin varlığı mı daha önemli, yoksa ilerleme stratejilerinin önemli araçlarından biri olduğu kabul edilen maliyetleri düşüren teşvikler mi?"
Tereddütsüz yanıtım
Soruya, zihnime en küçük bir tereddüdün gölgesini düşürmeden, "…evet üretim alanlarında entelektüellerin varlığı, enerji teşviklerinden de, ucuz arsa temininden de, işgücü maliyetleri üzerindeki yüklerin kaldırılmasından daha önemli" diyebiliyorum.
Edward Said, "Entelektüelin rolü, diyalektik bakımından ve muhalif olması itibariyle, yukarıda değinmiş olduğum çekişmeyi -çıkarlar sistemindeki çekişmeler- ifşa edip aydınlığa kavuşturmak, hem topluma dayatılmış suskunluğa hem de gözle görünmeyen gücün normalleştirilmiş sükunetine mümkün olan her yer ve zamanda meydan okuyup bu eğilimleri kırmaktır. Çünkü tahakkümünü kurmuş bulunan bu kolektif çıkarlar kütlesi ile bir yandan bu çıkarlara itirazları ya da kafa tutmaları engelleyip bastırırken, öbür yandan bu sistemin işleyişini meşrulaştırmak, gizlemek ya da mistifiye etmek için başvurulan söylem arasında toplumsal ve entelektüel düzlemde bir denklik söz konusudur" tanımını yapıyor.
Sistemin öncelikle maddi ve kültürel zenginliği artırması, sonra da artan zenginliği hakça paylaştırması önemli. O nedenle entelektüel, eleştiri oklarını, önce insan ve sermaye kaynaklarını israf eden mekanizmaların işleyişine odaklamalı. Entelektüel, sonuçlar üzerinde tartışmanın, süreçler üzerinde tartışmadan daha az yarar ürettiğini bilmeli. Görüntülerin sağduyuya tutsak almasının karşısında durmalıdır ki, insan yaşamını kolaylaştırıcı kamusal görevini yerine getirmiş olsun.
Yeni konumlanma için
Ekonomik anlamda baktığımızda, ülkemizde hiçbir dönemde, "entelektüele olan ihtiyaç" bugünkü kadar olmamıştı. Bunun birinci nedeni, mevcut sistemin işlevsiz kalan yanlarının tasfiyesi sürecinin hızlanmasıdır. Mahalle bakkalı yok oluyorsa, küçük ölçekli işletmelerde kapananların sayısı artıyorsa, bu tasfiyenin vahşi biçimde olmaması, kurunun yanında yaşında yanmaması uyarıları önce entelektüellerden gelmeli. İkincisi de, değişen dünyaya ayak uydurmak için "yeni konumlanmanın" önem kazanıyor olması... Dünya genelindeki eğilimleri iyi gözleyerek, onların fırsat ve tehlikelerini anlatmak, girişimciye ve yatırım yapacak olanlara aydınlık yolu göstermek de bir başka entelektüel sorumluluğu. Her iki alanda da kaynakları etkin kullanmak için bilgiye dayalı fikre, derinliğine anlamaya dayalı uygulamalara ihtiyaç var.
Bu bir "çağrı" yazısı… Bu yazıdaki fikirlere katılmıyorsanız, gerekçelerinizi öğrenmek isterim; çünkü ortak aklın erdemine inanıyorum. Katılıyorsanız, o zaman da bu tartışmayı nasıl derinleştirebileceğimize ilişkin düşüncelerinizi almalıyım ki, onları daha geniş kitlelerle paylaşarak bir "kitle gücü" yaratmanın yollarını bulalım…