"Sahte Müslümanlarca öldürüldük, sahte demokratlarca kutsanıyoruz&q
"Sahte Müslümanlar tarafından öldürüldük, sahte demokratlar tarafından kutsanıyoruz"
Charlie Hebdo saldırısının ardından Fransa genelinde 4 milyonun üzerine insan terörizme karşı yürüdü. Terörizmi kınadı. Philippe Val de, bu kalabalık arasında yer alan; kaybettiği arkadaşları için ağlayanlardan biriydi. Val, bundan sonra Fransa'da hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını; gazetecilik adına Charlie Hebdo öncesi ve Charlie Hebdo sonrası diye iki ayrı dönem olduğunu söylüyor.
1992-2009 yılları arasında Charlie Hebdo'nun direktörlüğünü yürüten Philippe Val ile bundan yıllar önce İstanbul'da söyleşi yapma şansım olmuştu. Philippe Val, Voltaire'in "Fikirlerinizden nefret ediyorum. Ama onları savunabilmeniz için hayatımı feda etmeye hazırım" sözünü hayat felsefesi olarak benimsemiş bir isim. Bugün 63 yaşında olan Val, Cezayir savaşı sırasında işkence görmüş; 1973'ten 1981'e kadar Şili Cunta Hükümeti'ni yöneten Augusto Pinochet'ye karşı direniş şarkıları bestelemiş. "Haklı savaşları", "sorumlu mizahı" ve "medeniyetler şoku"nu savunan Val'in en sevdiği film ise medya, bilgi ve iktidar bağlamındaki güç ilişkilerine değinen Yurttaş Kane.
Philippe Val, Charlie Hebdo saldırısı sonrasında Paris'te düzenlenen dev yürüyüşe dair ilginç bir yoruma yer verdi blogunda:
"Milyonlarca insan sokaklarda. Ama sokakta olmalarının nedeni biz değiliz. 3.5 milyon Fransızın mizah veya karikatür hakkı için sokaklara döküldüğünü gördün mü hiç? Fransa İçişleri Bakanı, İsrail Başbakanı veya Beyaz Saray, çarşamba günü Charlie Hebdo'nun yeni sayısını almak istedi mi? Sadece kandırılıyoruz. Sahte müslümanlar tarafından öldürüldük, sahte demokratlar tarafından kutsanıyoruz."
Paris'teki yürüyüşe, Türkiye'yi temsilen Başbakan Ahmet Davutoğlu katıldı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Ürdün Kralı II. Abdullah, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Almanya Başbakanı Angela Merkel, İngiltere Başbakanı David Cameron, Mali Cumhurbaşkanı İbrahim Boubakar Keita gibi 44 ülkenin liderleri de törende yerlerini aldılar. Onlar, düşünce özgürlüğünü savunmak için bir araya geldiler.
Özgürlük savunucusu Mandela
Farklı dünya görüşlerine sahip bu kadar çok devlet adamının tek bir sembol etrafında bir araya gelmesi kolay değil elbette. Ancak insan haklarına ilişkin tüm belgelerde ilk sıralarda yer alan düşünce özgürlüğü gibi temel ilkeler tehdit edildiğinde, tüm dünya 'Ben de Charlie Hebdo'yum diye ayağa kalkıyor.
Bu kadar çok lideri bir araya getiren bir başka sembol de, Güney Afrikalı lider Nelson Mandela'nın cenazesi olmuştu. Özgürlük savunucusu olan Mandela, hayatını ırkçılık, fakirlik ve eşitsizlikle mücadeleye adadı. O yüzden aslında herkesin kahramanıydı.
Sonuçta, kimse Charlie Hebdo'yu sevmek veya Charlie Hebdo mizahına gülmek zorunda değil. Ama gülmek öldürmemeli. Fransız filozof Voltaire'i yeniden hatırlamakta fayda var: "Fikirlerinizden nefret ediyorum. Ama onları savunabilmeniz için hayatımı feda etmeye hazırım."