"Ortak akıl arayışına kızılmaz…"

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan [email protected]

 

 

Cemil Çiçek'in "Terörle mücadele için mutabakat önerisine" AK Parti'nin iki üst düzey yöneticisinin eleştirel yaklaşmaları benim kafamı karıştırdı. Bu konuyu aralarında AK Partililerinde bulunduğu dostlarımla konuşup değerlendirmelerini aldım. Vardığım sonuç, bir dostumun söylediği "Ortak akıl arayışına kızılmaz…"değerlendirmesi oldu.

Cemil Çiçek'in 11 maddelik "Terörle mücadele için mutabakat önerisi" ne muhalefetin değil de AK parti içinde yöneticilerin "Olumsuzluk içeren açıklamaları" benim kafamı karıştırdı.
Bunun üzerine siyaset içersindeki araların Ak Parti'li  bazı dostlarımla bulunduğu kişilerle konuştum. Onların anlattıklarımla kafa karışıklığımı gidermeye çalıştım. Bu dostlarım ilginç değerlendirmeler yapıp, farklı noktalarda benzer açıklamalarla bana yardımcı olmaya çalıştılar.  Bunlardan bazılarını alt alta sıralayarak sizle paylaşmak istiyorum. Ama önce çok önemli gördüğüm bir Ak Partili dostumun değerlendirmesiyle başlayayım.

-"Sayın Başbakan Ortadoğu haritasının 100 yıl sonra yeniden çizildiği dönemde güçlü bir lider olarak, ortak değerlendirme için hem muhalefetteki siyasilerle, hem de toplum içinde sözü olan, düşüncesi olan herkesle diyalog içersinde olmalıdır. Ortak akıl, ortak çözüm arayışına girmelidir."

-Bir başka Ak partili dostum Cemil Çiçek'in mutabakat önerisine belli övgüler içerse de özde olumsuz olarak gören Başbakan yardımcısı Bülent Arınç ve  AK Parti Genel Başkan yardımcısı Hüseyin Çelik'in tutumlarını değerlendirirken, "Niye böyle tepki gösterdiler bilemem. Ama bana göre ortak akıl arayışına kızılmaz. Bence aynı şekilde CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun mektubuna mektupla   sert yanıt vereceğine Sayın Başbakan davet edip karşılıklı görüşüp düşüncelerinin nedenlerini sorup öğrenseydi daha doğru olurdu" dedi.

-Bir siyaset bilimci Çiçek'in açıklamalarının öyle söylediği gibi sadece kişisel olduğunu söylemenin doğru olmadığını belirtip, Amerika'ya uzanan bir tedirginliğin doğurduğu arayıştan kaynaklanmış olabileceğini söyledi. Ardından da , "Bu konu son günlerin konusu değil, ta Mavi Marmara dönemine dayanıyor. O gemide önde gelen kişinin, iki gazetecimizin kurtarılmasında İran'ı devreye sokan kişi olduğu da unutulmamalıdır. Mavi Marmara olayında da hiç aranmayan İran etkisini düşünmenin de zamanı geldi sanırım " değerlendirmesini yaptı.

-Aynı kişi Mavi Marmara olayının Kürecik Füze Kalkanı girişimine rağmen, bölgenin iki demokrat ülkesi Türkiye ile İsrail arasındaki diyaloğu yeniden yaratmaya yetmediğini, o nedenle bölgede kürt devleti hesabı yapanlara fırsat yarattığını da iddia etti. Türkiye ve İsrail'in Kürt devleti konusunda ortak direnç göstermelerinin son bulduğunu da öne sürdü.

-Bir başka siyasetçi dostum, "Peygamberimiz müslüman olmayan bir kişiyi bile islamı anlatmakla  görevlendirmiştir. Yaşadığımız bu dönem bölge yeniden dizayn  edilirken öneride bulunanların 'Siyasal kişiliğinin bize yakın olup olmamasından önemli olan vasıf ve kabiliyetidir.' Bu dönem sadece bizimle aynı safta siyaset yapanların değil, toplumun her kesiminin katkılarına ihtiyacımız olduğunu unutmayalım" düşüncesini de aktardı.
Benim bu aktardıklarımdan sonra söyleyebileceğim, yaşadığımız sorunların çözümü için "Ortak akıl arayışının" çok önemli olduğu. Bunun siyasal saflaşmadan değil, empati içersinde kaynaşmayla sağlanabileceği düşüncesini edindim. Siyasiller başta olmak üzere herkese, hepimize düşen bu olmalıdır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar