"Ortadoğu'da savaşı engelleyen tek neden ekonomik kriz"
Kuveyt Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Sami Alfaraj Arap dünyasının önde gelen siyasi uzmanlarından. Alfaraj, Kuveyt hükümetine ve Körfez İşbirliği Konseyi'ne (GCC) güvenlik, savunma ve istihbarat alanlarında danışmanlık yapıyor. Bazı STK'lar ve hükümet yetkilileri ile görüşmek amacıyla Türkiye'ye gelen Dr. Alfaraj ile Ortadoğu'daki gelişmelerden, Arap Baharı'nın gidişatından, Türkiye'nin bölgedeki rolünden, ABD'nin düşen kredi notu üzerine konuştuk. Dr. Alfaraj, Ortadoğu'nun geleceğine yönelik oldukça çarpıcı görüşlere sahip. Bunlardan birisi, bir kaç sene içinde bölgede savaş yaşanacağı. Bu savaşın bugün yaşanmamasının tek nedeni ise ekonomik kriz. İşte Dr. Alfaraj'ın yorumları:
Arap Baharı, tozlu ve rüzgarlı
"Arap halkları mevcut rejimleri kabul etmediklerini ortaya koydular. Fakat bugün bu halkların bazı desteklere ihtiyaçları var. Örneğin, Yemen'de ABD ve Körfez ülkelerinin; Bahreyn'de İran'ın etkisi gündeme geliyor. Libya'da ise halk nereye dua edeceğini bilmez durumda. Tam anlamıyla bir çıkmaz söz konusu. Bu ülkeler, üçüncü dünya ülkelerinin en önemli özelliklerinden biri olan, güçlü ve düzenli ordulara sahipler. Fakat sorun, ordunun, devlet içinde devlet olma özelliğine sahip olması. Yaşanan şartlarda, herkes yargı önüne çıkartılabiliyor. Eğer bu süreç çok uzarsa, kurumların dağılması söz konusu olabilir."
İslam devleti yeniden tanımlanmalı
"Arap Baharı'nı takip edecek süreçte, Ortadoğu'yu önemli değişimler bekliyor. Bunlardan birisi, İslam devleti kavramının ve değerlerinin yeniden belirlenmesi olacak. Türk modeli mi, Mısır modeli mi, Tunus modeli mi temel alınmalı? Mevcut rejimler küresel köy tanımına uygun değil. İkinci konu, sosyal ağda yaşanan özgürlüklerle, normal yaşam arasında bir denge sağlanması gerekliliği. Kadınlar, gençler daha fazla söz sahibi olmak isteyecek. İnsanlar ideolojilerle ilgilenmekten vazgeçecek. Üçüncü konu ise, bölgede yaşanacak olan savaş. Her ne kadar, savaşa neden olacak hiçbir nedeni tolere etmesek de, bu savaş kaçınılmaz. Şu anda "kriz istikrarı" olarak tanımlayabileceğimiz bir süreçteyiz. Herkes birbirine vuruyor, silahlanma yarışı hız kazanıyor, fakat kimse henüz silahlarını kullanmış değil. Bölgede en fazla gerilim yaratan ülke ise İran."
Arap dünyasını sarsanlar, Araplar değil
"Arap dünyasını hareketlendirip, sarsanlar Araplar değil; Türkiye, İran ve İsrail. Batılı devletlerin Suriye'yi sert bir şekilde cezalandırmaya hazırlandıkları; Kuveyt ve Bahreyn gibi ülkelerin Suriye elçilerini geri çağırdıkları bir dönemde, Türkiye Başbakanı Erdoğan, Esad'ın reform yapacağına inanıyor ve bunun için 15 gün veriyor. Bazı ülkeler, Türkiye'yi Suriye hükümetine karşı farklı bir dil kullanmakla eleştiriyor. Türkiye'nin bu konuda bir an önce harekete geçmesi gerektiğini düşünüyorum. Öte yandan ABD, Suriye'ye yönelik yaptırım konusunda çok geç kaldı. Asıl yapılması gereken Rusya'nın silah satışını engellemekti. Tabii ki kimse Suriye ile ilişkilerini bozmak; ya da Suriye'de yeni bir siyasi modelin oluşmasını istemiyor; çünkü bu daha büyük bir belirsizliğe neden olur. İran ise, her ne kadar reddetse de, Beşar Esad'a gizli bir şekilde destek sağlamaya devam ediyor. Bizim düşüncemize göre, yaptırımların devreye girmesini beklemek yanlış; hatta Suriye halkı çok tehlikeli olur. "
İran'la savaş kaçınılmaz
"Bugün kimse savaş istemiyor, ama gizli silahlanma tüm hızı ile devam ediyor. Yakın dönemde İran'la savaş kaçınılmaz. Bunun bir çok nedeni var. Birincisi İran'ın Körfez bölgesindeki istikrarı tehdit etmesi. İkincisi, nükleer programından vazgeçmemesi. Üçüncüsü ise Suriye'ye destek vermesi. İran'ın Suriye'ye müdahalesinin artmasından endişe ediyoruz. Bu durum, İran'ı Türkiye ve İsrail'le karşı karşıya getirir. Bugün her ülkenin kendi içinde sorunları var. İsrail'de güvenlik sorunlarının yanısıra, yaşam şartlarına yönelik gösteriler gündeme geliyor. Türk ekonomisi güçlü olsa da, Kürt sorunu önemini koruyor. Sonuçta yaşanan ekonomik krizi de dikkate aldığımızda, kimsenin bugün için savaşa cesaret edemediğini söyleyebiliriz."
Körfezde oyunun kuralını silahlar değil, ekonomi belirliyor
"Körfez'de oyunun kuralını silahlar değil, ekonomi belirliyor. Erdoğan, Türkiye'nin önemli bir ekonomik oyuncu olduğunu biliyor. Avrupa'ya köprü oluşturduğu için Türkiye bizim için önemli. Avrupa'da güç sahibi olmak için, biz de Türkiye için önemliyiz. Türkiye ile sadece benzer değil, ortak çıkarlara sahibiz. Kuveyt'in tek hedefi petrol satmak değil; biz, yatırım yapan, bölgedeki ülkelerin ekonomik kalkınmasını destekleyen bir ülkeyiz. Örneğin Körfez bölgesinde ekonomik kalkınmanın desteklenmesi amacıyla Lübnan'a çok önemli yatırımlar yapıyoruz. Bölgenin geleceği açısından, Arap-İsrail çatışmasının ötesine geçmek; daha farklı boyutlarda düşünmek gerekiyor. Filistin ve İsrail arasındaki çatışmalar, bir kaç metre toprak için senelerdir sonuçlanamıyor. Bu sürece siyasi bir yaklaşım gerekiyor. Öte yandan kendi bölgemiz dışında, Çin, Hindistan, Singapur, Romanya gibi ülkelerle de yakın ilişkiler, ekonomik ortaklıklar içindeyiz. Herkesle iyi ilişkiler içinde olmak çok önemli."
Petrolü para için değil, söz sahibi olmak için satıyoruz
"Kuveyt, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar gibi Körfez ülkeleri 2010 yılında altyapılarını tamamen yenileyecek bütçeler gerçekleştirdiler. Bu bütçelerin toplamı, finans krizine rağmen trilyon doların üzerinde oldu. Bu, Körfez ülkelerinin finansal başarısı. Bizim petrol satmaya ihtiyacımız yok. Petrol satıyoruz, çünkü müşterilerin petrole ihtiyacı var. Amacımız daha fazla para kazanmak değil, zaten paramız var. Bizim hedefimiz daha fazla etki sahibi olmak; söz sahibi olmak. BM'de daha fazla etki sahibi olmak, uluslararası toplumla karmaşık ilişkileri doğru yönlendirmek; kendi bölgemizdeki gelişmeleri kontrol edebilmek gerekli. Eğer biz rolümüzü oynamazsak, bunu yapmaya niyetli adaylar var. Ortadoğu'da barışın sağlanmasında diplomasiye çok büyük bir görev düşüyor. Cezayir ve İran gibi paraya ihtiyacı olduğu için petrol satan ülkeler de var; çünkü bu ülkeler paralarını silaha, nükleere yatırıyorlar."
Kuveyt, BAE ve Katar'daki ABD tahvilleri Çin'den fazla
"Kredi derecelendirme kuruluşu S&P ABD'nin notunu AAA'dan AA'ya düşürüp, görünümünü negatife çevirdi. Kuveyt'in notu ise AA'ya yükseldi ve görünümü pozitif. Bugün Çin'in elinde bulunan ABD hükümet tahvilleri 1.3 trilyon dolara ulaşıyor. Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar'ın elinde bulunan tahvillerin toplamı, Çin'den fazla. Eğer bu ülkeler kendi dövizlerini dolar karşısında dengeleme kararı alırlarsa, bu ABD ekonomisi için çok kötü olur. Fakat bu tür bir uygulama kısa vadede söz konusu olmaz. ABD ile ilişkilerimiz iyi olmalı. Bunun nedenlerinden birisi, İran'la yakın gelecekte yaşanacak savaş için ABD'den silah alıyor olmamız. Öte yandan, seçim öncesinde Barack Obama'ya bu tür bir kötülük yapmak istemeyiz."