"Negatif faiz" ne kadar sürdürülebilir tartışması
Bir süredir ülkemizde tasarrufların getirisinin "Negatif faiz" seviyesine düşmesi tartışılıyordu. Merkez Bankası Para Politikası Kurulu'nun dünkü faiz indirimleri kararları bu tartışmaya yeni bir ekleme yaptı: "Negatif faiz ne kadar sürdürülebilir". Ve bununla birlikte çözülecek banka faizinin alternatif arayışları da gündeme geldi.
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu politika faizi ile koridorun alt ve üst bantlarında 50 baz puan indirime gitti. Bazı vadelerde yabancı para zorunlu karşılıkları ile rezerv opsiyon katsayılarını artırdı. Bu kararlarla bir yandan kredi artışını frenlemeyi sağlarken, diğer yandan rezervlerini artırmaya devam etirtebilmeyi amaçlıyor. Buna bağlı olarak enflasyonla ilgili sorun yaşanmayacağı da hesaplanıyor.
Piyasa aktörlerinin bu konudaki ilk değerlendirmeleri ise ağırlıklı olarak, "Merkez Bankası daha önceki kararıyla negatif faiz uygulamasını gündeme getirmişti. Şimdi bu negatif faiz uygulamasının ne kadar sürdürülebilir olacağı tartışması gündemde olacaktır" görüşü öne sürülüyor.
Bu kararın ardından uzmanlar tasarruf sahiplerinin bankalardaki 778 milyarlık liralık toplam tasarruflarının bir bölümünün "negatif faiz" nedeniyle hızla çekilerek gidecek yeni alan arayacağını belirtiyorlar. Bu çekilen paraların bir bölümünün bir yandan emlak ve arsaya yönelebileceği, bir kısmının dolar alımlarına, bir kısmının da tüketime ihtiyaçlar için harcamalara yöneleceği tahminleri yapılıyor. Borsanın endeksinin beklenenin üstünde bir seviyeye geldiği belirtilirken, ilk anda dün dolarda bir artışın gözlendiğini görüyoruz.
Ancak, bütün yorum yapanlar "Negatif Faizin uzun vadede sürdürülebilir olamayacağının" altını çiziyorlar.
Merkez Bankası eski Başkanı Durmuş Yılmaz, bu son karar öncesi yaptığı bir değerlendirmede, "Tasarruf oranının artması için ne kadar getiriye ihtiyaç olduğunun iyi düşünülmesi gerekir. Şu anda negatif reel faiz var. Bunun etkisi henüz hissedilmedi. Bankalardan mevduat çekilmesi olmadı. Ama önümüzdeki dönemde mevduat sahibi 'paramı niye mevduatta tutayım' derse arsaya, emlağa gidebilir" görüşünü öne sürüyordu.
Yılmaz, büyüme için Milli Gelirinin yüzde 25'i kadar kaynağa ihtiyacımız olduğunu belirterek, "Şu anda bunun yüzde 15'i tasarruftan gelirken yüzde 10'u cari açığa neden oluyor. Bu yüzden tasarruflarımızı artırmalıyız. Oysa gelir artışına rağmen tasarruf oranı geriliyor. Bunda da nüfusun genç olması etkili oluyor" yorumunu getiriyor.
Son dönemde tasarruf oranlarının artması için Bireysel Emeklilik Sistemine girişi artırmak amacıyla bu alanda devlet prim desteği getirildi. Ancak, bu da tasarruf artışını yeterince hızlandırmadı. "Gelişmekte olan ülkelerde Özel emeklilik fonlarının yurt içi Tasarruf Oranına Etkisi" konusunda 21 ülkeyi kapsayan araştırma, emeklilikle ilgili reformların gecikmeli olarak yurt iç tasarruf oranlarına yüzde 1.5 etkilediğini gösteriyor. Türkiye'de uygulanan gönüllülük sistemine dayanan BES'in tasarruf etkisinin daha düşün oranda olacağı tahmini yapılıyor.
Bütün bunlar "Negatif faizin ne kadar sürdürülebilir" olacağından, bankalardan çözülecek tasarrufların nereye gideceğine, büyümenin sürdürülebilir kaynağına kadar birçok alanda tartışmalara yol açıyor. Ancak, üzerinde birleşilen konu "Negatif faizin" sürdürülebilir olmadığı…