"Mali kural, keşke sadece denklem olsaydı"

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Önceki gün açıklanan mali kuralın en çok nesini sevdik dersiniz. O uzun formül var ya, medya olarak en çok onu sevmişiz anlaşılan. İtiraf ediyorum, ben dizüstü bilgisayarımda o formülü yazamıyorum, çünkü bazı karakterleri bulamıyorum. Yazmak bile zor olduğuna göre, demek ki bu formül çok önemli!

Formül önemli olmaya önemli ama, konuya hakim olanlar mali kuralda "biraz" eksik bulunduğu görüşünde.

TEPAV Kamu Politikaları Eğitim ve Araştırma Enstitüsü Direktörü Doç. Ümit Özlale de "mali kural, keşke sadece denklem olsaydı" diyerek başlıyor değerlendirmesine. Doç. Özlale, Türkiye gündemine 2009 yılının eylül ayında açıklanan orta vadeli program ile giren mali kuralın, uzunca bir süredir birçok ülkede maliye politikasının temel unsurlarından biri olduğuna dikkat çekiyor:

"Gelişmiş ülkelerde önceden sağlanmış olan mali istikrarın korunması için kullanılan mali kuralların gelişmekte olan ülkelerde ise kredibiliteyi inşa etmek amacıyla hayata geçirildiğini görüyoruz. Giderek daha fazla sayıda ülkede uygulanması bu kuralların başarılı olduğu izlenimini uyandırsa da, detaylı bir analiz mali kuralların sayısal bir denklemle sınırlandırıldığında istenen sonuçları üretmeyeceğini göstermektedir. Başka bir deyişle, mali kuralların, maliye politikasının esnekliğinden ödün vermeden 'çıpa' görevini görmesi için dayandıkları kurumsal ve teknik altyapı açısından değerlendirilmesi gerekir."

Doç. Ümit Özlale, mali kuralın Türkiye uygulamasına ilişkin değerlendirmesinde "mali şeffaflık ve etkili iletişim"in önemine dikkat çekiyor. Doç. Özlale, "mali kural izleyen ekonomilerde sıklıkla görülen harcamaların bütçe dışı fonlara kaymasının, 'yaratıcı muhasebecilik' gibi faaliyetlerin engellenmesinin ve mali şeffaflığın inandırıcı bir biçimde geliştirilmesi"nin atılacak ilk adımlar olması gerektiği görüşünü dile getiriyor.

Denetleme ve yaptırım mekanizmalarının önemine dikkat çeken Özlale, bu konudaki görüşlerini de şöyle özetliyor:

"Maliye ve para politikalarının kurala bağlanmasının arkasındaki temel nedenlerden biri de, kurala uyulmamasının getireceği maliyetleri arttırıp keyfi politikaları sınırlamaktır. Mali kuralın işlerlik kazanabilmesi için de uygulama sürecinde etkin bir denetleme mekanizmasının geliştirilmesi, kurala uyulmaması halinde devreye girecek yaptırımların iyi tanımlanması gerekir. Giderek daha fazla sayıda ülkede uygulanan bağımsız mali konseyleri ve maliye politikası kurulu uygulamalarını da bu çerçevede tartışmaya açmak yararlı olacaktır. Bu kurumlar mali kuralın denetlenmesinde, kuraldan sapmanın maliyetinin artırılmasında, dolayısıyla da kredibilite inşasında önemli rol oynayabilmektedir."

TEPAV Kamu Politikaları Eğitim ve Araştırma Enstitüsü Direktörü Doç. Ümit Özlale'nin mali kuralla ilgili değerlendirmesinde dikkat çeken diğer satır başları da şunlar:

-Mali kurallar genellikle mali disiplini sağlamak yerine, elde edilmiş olan mali istikrarın korunması için tercih edilmektedir. Dolayısıyla mali kurallar diğer kurumsal düzenlemeler ve reformlar olmadan tek başına uygulandığında mali istikrarı yakalamak için yeterli olmamaktadır.

-Daha da önemlisi mali kuralların son küresel krizde dışsal şokların bütçe üzerinde yarattığı olumsuz etkiyi önleyemediği görülmüştür. Bu da mali kuralların neden kriz sonrası dönemlerde uygulamaya konulduğunu ve ekonomik daralma döneminde uygulanmadığını açıklar niteliktedir.

-Mali kuralların ekonomide algılanan risk primini düşürdüğüne ilişkin güçlü bir kanıt bulunmamaktadır.

-Ekonomideki vergi yükünün borç stoku ile beraber düştüğüne ilişkin deneysel bir sonuç yoktur. Bu bulgu özellikle Türkiye ekonomisinin uzun dönemli büyüme dinamiği açısından önemlidir. Mali kurala uyum sağlamak için vergileri ya da bir defalığına gelirleri arttırmak zaten olumsuz olan vergi kompozisyonunu daha da kötüleştirip potansiyel büyüme hızını azaltabilir.

Doç. Özlale değerlendirmesini "Mali kural mucize bir ilaç değildir" diyerek noktalıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar