"Made in Italy'nin başarısını, genç Türk girişimcilere öğretel
"Made in Italy'yi sanat eserinden daha iyi anlatacak bir şey yoktur. İtalya'nın en büyük başarısı, her tür ürünü tasarlayıp, yaratabilecek sanayi platformuna sahip olması" yorumunda bulunan ICE Dünya Başkanı Umberto Vattani, "Made in Turkey'nin kaliteye dayanan anlamlı bir mesaj taşıması gerekir. Gelin bu başarıyı nasıl yakaladığımızı size öğretelim" diyor.
Türkiye'de faaliyet gösteren İtalyan şirketlerinin sayısı son beş yılda yüzde 128.5 oranında artış göstererek 350'den 800'e ulaştı. Bu firmaların toplam yatırım oranı 5 milyar doları aşıyor.İki ülke arasındaki ticaret hacminin ise 2010 sonu itibariyle 18 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Bu arada İtalya kamu ihalelerini kazanan ilk iki yabancı ülke arasında yer alıyor.
İtalyan Ticaret Merkezi geçtiğimiz beş sene içinde, ikili ticaret ve yatırımları teşvik etmek amacıyla 300'ün üzerinde faaliyet düzenledi. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti faaliyetleri kapsamında gerçekleştirilen önemli bir organizasyon da, ilk İtalyan tasarım müzesi olan Triennale Tasarım Müzesi'nin, İtalyan tasarımını dünden bugüne anlatan "The New Italian Design 2" sergisi oldu. Sergi, İtalyan Başkonsolosluğu Ticari İlişkileri Geliştirme Bölümü, İtalyan Ticaret Merkezi (ICE) işbirliği ve Unicredit ortaklığı ile 10 Aralık- 23 Ocak tarihleri arasında Santralistanbul'da gerçekleşiyor.
Serginin açılışı amacıyla Türkiye'ye gelen İtalyan Ticaret Merkezi Dünya Başkanı Büyükelçi Umberto Vattani ile konuşma fırsatı bulduk. Birleşmiş Milletler; OECD, İtalyan Dışişleri Bakanlığı, Bilimsel Araştırma ve Teknolojiler Bakanlığı, İtalyan Başbakanlığı Kabine Genel Sekreterliği, Başbakanlık Danışmanlığı, Avrupa Birliği daimi temsilciliği gibi çok sayıda görevde bulunan Büyükelçi Vattani, "Made in Italy" kavramı ardında yatan başarı hikayesini en iyi anlatan isimlerden birisi.
'Made in Turkey' anlamlı bir mesaj taşımalı
"Made in Italy'yi sanat eserinden daha iyi anlatacak bir şey yoktur" yorumunda bulunan Vattani'ye, "Made in Turkey"nin de aynı başarıya ulaşması için ne yapmak gerekli sorusunu yönelttiğimizde, cevabı şöyle oldu: " İtalya, rönesans döneminden bu yana tekstil, ev ürünler, lüks ürünleri sektöründe öncü oldu. Bunun başlıca nedeni, nesnelere farklı şekilde bakmamızdan kaynaklanır. Biz nesnelere, saygınlıklarını teslim ederiz. Onlara birer sanat eseri gibi davranırız. Made in Italy deyimi ilk kez savaş sonrası bazı dergilerde görülmeye başladı. 1950'ler sonrasında ise iyice yaygınlaştı. Yapılan bir istatistik, "Made in Italy" teriminin 1959-1961 yılları arasında basında 500 kez gündeme gelirken, bu oran daha sonra binlere ulaştı. İtalyan Ticaret Merkezi'nin (ICE) Domus dergisiyle birlikte Zürich, Amsterdam, Londra, Paris ve daha sonra da ABD'de bu terim iyice yaygınlaştı. İtalyan Ticaret Merkezi o dönemde düzenlediği organizasyonlar sandalye, lamba gibi günlük eşyaları uluslararası kamuoyuna tanıtıyordu. Bugün Made in Italy, stil, elegans anlamına geliyor. Made in Turkey kavramının da aynı etkiyi bırakmasını sağlamak için, Türk dostlarıma önerim şu olur: Her ülke, kendi sahip olduğu zenginliklerden, geleneklerden, yaratıcı düşüncelerden faydalanmayı bilmek zorundadır. Made in Turkey'nin de anlamlı bir mesaj taşıması gerekir. Bu mesajın kalite, farklılık üzerine oluşturulması çok önemli."
"Size de öğretelim"
Vattani, bu kapsamda sadece tavsiye vermekle kalmıyor, aynı zamanda "Gelin size bu başarıyı nasıl yakaladığımızı öğretelim" diyor. Türkiye'nin tekstil, mermer gibi alanlarda son derece başarılı olduğuna dikkat çeken Vattani, iki Akdeniz ülkesi olan Türkiye ve İtalya'nın birlikte çok önemli başarılara imza atabileceklerini söylüyor. Bu kapsamda da, İtalya'nın başlangıçta iyi bir öğretmen görevini üstlenmeye hazır olduğuna dikkat çekiyor.
Vattani, Venice International University'nin başkanı. Veni International, İspanya, ABD, Çin ve Japonya'nın oluşturduğu bir üniversiteler konsorsiyumu aslında. Vattani, bu konsorsiyuma Türkiye'den Boğaziçi Üniversitesi gibi üniversitelerin de katılması gerektiğini söylüyor. "İtalya'nın en büyük başarısı, her tür ürünü tasarlayıp yaratabilecek sanayi platformuna sahip olması" diyen Vattani'nin teklifi son derece net: "Bu makineleri en verimli şekilde nasıl kullandığımızı Türk girişimcilere öğretmek istiyoruz. Bunu yapabilmek için ihtiyacımız olan üç şey var. Bir okul; bu okula devam edecek öğrenci sayısı ve bu öğrencilerin ilgi duydukları alanların belirlenmesi. Bu üç konunun netleştirilmesinin ardından, Türkiye'de son derece etkin bir öğretim süreci başlatabiliriz. Türkiye'de faaliyet gösteren İtalyan şirketleri de bize gerekli olan makineleri sağlar. Bu uygulamayı çok sayıda ülkede gerçekleştirdik. Genç girişimcilerin başarılı olmasına, kısa sürede kendi işlerini kurabilmelerine katkı sağladık. Bu süreç, gelecekte daha fazla rekabetçi olmanızda da önemli bir rol oynayacaktır."
On kobi, bir büyük şirketten daha iyi
"İtalya'da 5 milyon girişimci var. Bunların 1.8 milyonu yurtdışına ihracat gerçekleştiren şirketler" diyen Vattani'nin ilginç bir yorumu da şu: Toplamda 1 milyon euro yatırım yapacak büyük bir Batı Avrupa firması yerine, aynı yatırımı gerçekleştirecek on tane İtalyan KOBİ'nin gelmesi daha yararlı olur. Tek bir büyük banka ile çalışan büyük bir şirketin tersine, küçük firmalar, yerel bankalar ve firmaların dahil olacağı bir iletişim ve paylaşım ağı oluştururlar; hem küçük hem de başarılı olunabileceğini kanıtlarlar.
İtalyan firmalarının geleneksel olarak, makine, otomotiv, tekstil ve hazır giyim, kimya sektörlerini tercih ettiklerini söyleyen Vattani, son 2-3 yıldır ise çevre, yenilenebilir enerji, enerji altyapı, savunma sanayi, ulaşım, telekomünikasyon, nano ve biyo teknoloji sektörlerine yoğun ilgi gösterdiklerini ifade ediyor. Türkiye'nin altyapı sektöründe inanılmaz başarılı olduğunu da söylüyor Vattani ve bu alanda iki ülke arasında önemli işbirlikleri yapılabileceğinin altını çiziyor. Vattani'nin dikkat çektiği bir diğer konu da, İtalyan KOBİ'lerin sadece İstanbul, Ankara değil, aynı zamanda Kayseri, Gaziantep ve İzmir gibi bölgelere de ilgi gösterdikleri.