"Küresel ekonomide yaşanan iyimserlik gerçek değil, sadece umut&quo
"GSYİH rakamlarını nominal değer olarak kabul etmek, saflık olur" diyen Standard Chartered Bank CEO'su Mike Rees "GSYİH'nin etkisi krizin bitmesinin ardından iki sene sonra kendini gösterir. Ekonomide hakim olan iyimserlik yüksek miktarda likidite ve düşük faiz oranlarından kaynaklanıyor. Bu bir gerçeklik değil, bir umut" yorumunda bulunuyor.
Bu sene çok sayıda ekonomi, olumlu büyüme rakamları açıklamaya hazırlanırken, Standard Chartered Bank CEO'su Mike Rees, "GSYİH rakamlarını nominal değer olarak kabul etmek, saf bir cevap olur" diyor.
Canlandırma paketlerinin bir sonucu olarak yaşanan ekonomik büyümenin sürdürülebilir olmadığını söyleyen Rees, "Hayatın gerçeklerini görmüyorsunuz. Sürdürülebilir ekonomik büyümenin gerçekte ne anlama geldiğini anlamadan bu rakamlara umutla bakmak, işin kolayına kaçmak olur" yorumlarında bulunuyor.
ABD, AB ve Çin'in GSYİH büyüme oranlarının, canlandırma politikalarına verilen tepkisel bir cevap olduğunu ifade eden Rees, bunun gerçek ekonomik büyümenin bir yansıması olmadığını söylüyor. "Aylık istatistiklere ve eğilimlere bakmak yerine, ekonomide gerçekte ne olup bittiğini anlamak gerekiyor" diyen Rees'in yorumları şöyle: "Genellikle, GSYİH etkisi krizin bitmesinin ardından iki sene sonra kendini gösterir. Ekonomide hakim olan iyimserlik yüksek miktarda likidite ve düşük faiz oranlarından kaynaklanıyor. Bu bir gerçeklik değil, bir umut.
Gevşeme politikaları, yan etkileri olan ilaç gibi
Bugün hakim olan iyimserlik havasını, oy kapmak isteyen politikacıların da yaratıyor olabileceğini söyleyen Rees, diğer yandan geçtiğimiz sene merkez bankaları tarafından ortaya konan gevşeme politikalarını da uzun vadeli yan etkileri olan bir ilaç olarak değerlendiriyor. Rees bunun nedenini ise, "Sıkı faiz oranları ekonomideki likiditeyi azaltacak. Likiditenin azalması da krediye ulaşımı zorlaştıracak" şeklinde açıklıyor.
Ulusal ve uluslararası boyutta bankacılık sektörünün doğru yolda ilerlediğini kaydeden Rees, bölgesel siyasi tepkilerde ise hala tehlike olduğunu hatırlatıyor. Rees'in açıklamaları şöyle: "Regülatörler ve merkez bankalarının, finans kurumlarının artan sermaye ihtiyaçları; kantitatif gevşemenin kaldırılması gibi konularda fikir birliğine ihtiyaçları var. En büyük risk, bu iki tarafın politikacılarla fikir ayrılığına düşmeleri, çünkü politikacılar bu konularda popülist yaklaşımlar sergileyebiliyorlar."
Küresel ekonominin ince ayara ihtiyacı var
Rees'e göre sorulması gereken gerçek siyasi soru ise şu: "Daha düşük büyüme oranlarını kabul ederek riskleri azaltmalı mıyız?" Rees, bu sorunun çözümüne yönelik henüz gerçek bir tartışmanın başlamadığını söylüyor. Bireysel gündemlerin koordinasyon içinde olması gerektiğini ekleyen Rees, doğru sonuca ulaşmak için tutucu bir yaklaşım sergilenmesini; ekonomik toparlanmanın aşamalı bir şekilde gerçekleşmesini tavsiye ediyor: "Gerekli olan ani kaldıraç hareketleri değil. Dünya ekonomisi bundan çok daha hassas ve doğru dengeyi bulmak için ince ayara ihtiyaç var. Temel ilkelere geri dönmek gerekiyor. Bunun için sağdan sola koşturmaya gerek yok: Bu daha çok ortada bulunacak bir denge. Küresel finans piyasaları bundan çok daha karmaşık ve daha zeki bir cevaba ihtiyacı var."
Tüm suç bankalarda değil
"Bankacılık sektörünü suçlamak kolay, fakat siyasiler ve düzenleyiciler de bu suça işbirliği ediyor. Bulunduğumuz yere gelmiş olmamızda hepsinin payı var. Ne yazık ki suçun tüm sorumluluğu bankacılara atılıyor" diyen Rees, sonuç olarak bankacıların temel değerlere geri dönmeleri gerektiğini vurguluyor. İşte Rees'in yorumları: "Bilonçonun güçlü olması çok önemli. Aktif-mevduat oranının da yüzde 80'in altında tutmamız gerekiyor. Bankaların aktif-mevduat oranının yüzde 140'ın üzerinde olması sürdürülebilir değil" diyen Rees, şöyle devam ediyor: Herşeyden önce bankacılığın bir güven sanayi olduğunu hatırlamamız gerekiyor. İnsanlar tüm hayatları boyunca para biriktirmeye çalışıyorlar. Biz onların birikimlerinin muhafızlarıyız. Yapmamız gereken en önemli şey onların birikimlerini korumak ve güvenlerini kazanmak. Güvenlerini sağlamak, temel görevleri doğru şekilde yerine getirmekle ilgili. Bunu kazanmanız yıllar sürer, ama dikkatli olmazsanız çok hızlı bir şekilde kaybedebilirsiniz."